BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Kılıçdaroğlu: Size acıyorsam namerdim!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısı kapsamında Meclis'te konuşma yaptı, Başbakan'a ve AK Parti'ye çok sert mesajlar verdi.

Abone ol

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis'te grup toplantısındaki konuşmasında Başbakan Ahmet Davutoğlu'na ve AK Parti'ye çok sert sözlerle seslendi.

Kılıçdaroğlu'nın konuşmasından satır başları şöyle:

2014 bizim için bir facia gibi geçti. Soma ve Ermenek'te facialar yaşadık. Recep Amca'nın yırtık ayakkabısı yüreğimizi yaktı. Onu ziyaret ettiğimde geleceğe umutlu bakması benim de umudumu artırdı. Tarihin en büyük yolsuzluğuyla karşılaştık. 2014 bitti 2015'teyiz. Seçim yılı 2015. Karabasan'dan kurtulmak istiyorsak, ülkeyi aydınlığa çıkarmak istiyorsak, yasalar sadece vatandaş içindir, egemenler için çalışmaz anlayışını yıkmak istiyorsak önümüzde 2015 fırsatı var. 2015 umut yılıdır.

"HARAMİLERİN SALTANATI..."

2014'te haramilerin saltanatına tanıklık ettik. Devleti açıkça soyuyorlardı buna tanıklık ettik. Dolayısıyla yolsuzluğun toplumda yarattığı çürümeye ve yozlaşmaya da tanıklık ettik. İnançların hırsızlığa gerekçe yapıldığı bir döneme tanıklık ettik. Onun için 2015 hepimizin yeniden düşünmesi gereken bir yıldır. Hırsızlığa bulaşan iktidarlar diktatörleşir ve otoriterleşir. Romanya'da Çavuşesku, Şili'deki Pinoche, Küba'daki Batista, Endonezya'daki Suharto dönemlerine bakın. Önce çaldılar sonra adaleti yok ettiler. Otoriterleştiler, diktatörleştiler ve kendi egemenliklerini kurdular. Bütün dünya bunlardan rahatsızdı. Bu ülkelerin hiçbirinde sağlıklı bir kalkınma olmadı, medya özgür değlidi, adalet bizim anladığımız anlamda değildi. Çalma ve çırpma üzerine, toplum üzerine baskı kurma yapısı bütün görkemiyle ortaya çıkıyordu. Bunların hepsi tarihin tozlu sayfalarında yerlerini aldılar.

Yolsuzluk derin bir çürümeye yol açıyor. O nedenle bütün ülkeler yolsuzluk konusunda son derecede dikkatli olmayı amaç ediniyorlar. Masaya yatırıyorlar olayı. Sağlıklı sorguluyorlar. Çözmek istiyorlar.

Romanya eski başbakanı yolsuzluk iddialarıyla yargılandı 2 yıla mahkum edildi. Hiçbir zaman çıkıp bizim hükümete darbe yapılıyor demedi. Kimse de buna inanmazdı. Adaletin önüne çıktı ve mahkum oldu. Romanya prestij kazandı itibarı kurtuldu. Çek cumhuriyeti başbakanının özel kalem müdürünün adı yolsuzluğa karıştı diye başbakan istifa etti. Hırvat eski başbakanı, yolsuzluk gerekçesiyle yüce divana çıktı 10 yıl hapis cezası aldı. Bana darbe yapılıyor demedi. İspanya Kralı'nın kız kardeşi ve eşine yolsuzluk iddiasıyla 19 yıl 6 ay hapis cezası istendi. Hiçbir zaman kral çıkıp bana darbe yapılıyor demedi. Herşey açıkça sorgulansın dedi. İspanya'da iktidar partisi yolsuzlukla suçlandı. Genel merkezi bir saat değil tam 14 saat polis tarafından didik didik arandı. İktidar partisinin genel merkezi arandı. Ama çıkıp bize darbe yapıyorlar söylemi asla dile getirilmedi. Ne söyledi İspanya Başbakanı: "Bu iddiaların soruşturuluyor olması İspanya'nın onurudur" dedi.

"BİR ŞEY ÇALMADIYSANIZ HESABINI VEREMEYECEĞİNİZ BİR ŞEY YOKTUR"

Darbe yapılıyor, hükümeti devirmek istiyorlar bahanelerinin arkasına kimse saklanmadı. Bir şey çalmadıysanız hesabını veremeyeceğiniz bir şey yoktur. Alnınız açıksa korkmazsınız. Almanya Cumhurbaşkanı da yolsuzlukla suçlandı. Yaptığı açıklama şu: Bana güven sarsıldı görevimden ayrılıyorum... Arkasından yüce divana gitti aklandı. Almanya'da onuruyla geziyor, bir cumhurbaşkanı. Danimarka kalkınma bakanı, bakanlığında yolsuzluk iddiası yok ama hükümetin yardım yaptığı bir kuruluşta lüks seyahat harcaması var diye bakan istifa etti. Japonya'da tarım bakanı suçlandı, tarım bakanı intihar etti. Aynı gelenek Türkiye'de olsaydı kabinede sağ kalan bir tane bakan kalmazdı, hepsi intihar ederdi.

"MALI GÖTÜRME PROGRAMI..."

AKP'nin malı götürme programı var ama yolsuzlukla mücadele programı kesinlikle yok. Kamu ihale kurumu rahmetli Ecevit'in başbakanlığı döneminde kuruldu. Devletin bütün ihaleleri saydam olsun diye. Bunlar geldiler kamu ihale mevzuatını tam 114 kez değiştirdiler. İnsaf ya. Bir şey daha yaptılar. Kamu ihale kurumunun içine çete yerleştirdiler. Şimdi kalkmışlar programlarında neler söylüyorlar, uygulamada neler yapıyorlar. Herkesin bilmesi lazım.

 Sivil toplum örgütleri yolsuzluk denetimine katılacak diyorlar. Hiçbir zaman ve hiçbir dönemde son 12 yılda AKP yolsuzluklar konusunda hiçbir STK'ya danışmadı. Ama ne yaptı? Hırsızları koruma sivil toplum örgütünü oluşturdu. Geçen gün gazetelerde bir ilan gördünüz. Sivil dayanışma platformu diye bir platform. Herhalde hırsızların hamisi bu platform. Ben onlara hırsızlarla sivil dayanışma platformu diyorum. Bu gazete ilanlarının parasını kimler ödedi. Tam sayfa arka sayfa, biz parti olarak gazetelerin arka sayfalarına ilan veremiyoruz. Dünyanın parası... Bu platform nerden besleniyor, havuz medyasından mı, müteahhitlerden mi? Çaldıkları altınları harcamaz onlar, başka adamlardan alıyorlar. Bu hırsızlarla dayanışma platformu diyor ki, Anayasa mahkemesi aklanma yeri değildir diyor. Peki bu mahkemeleri niye kuruyoruz biz? AYM, yüzde 92 oyla kurulmuştur. Peki bir insan mahkemede aklanmayacak da nerede aklanacak? Hırsızlar koalisyonu toplanıp onları aklayacak. Bu ilanda çok önemli bir itiraf var. Siyasi kariyerlerini ve kazanımlarını sağlam iradenin gölgesine borçllu olanlar... Siyasi kariyerler, yani bakansın, milletvekilisin bana borçlusun diyor. Kim sağlam irade? Davutoğlu'nun abisi... Biliyoruz biz bunları. Sadece kariyerlerini değil kazanımlarını da bana borçlu diyorlar. Bu işi çok iyi biliyorlar. Malı götürüyorlar. Sen diyor malı götürdün bana borçlusun, bakan yaptım bana borçlusun diyor. Bu hırsızlarla sivil dayanışma platformunun ilanında yer alan açık bir itiraf.

"RECEP'E VARACAK BU İŞ, BİLAL'E VARACAK..."

Küçük hesapları büyük Türkiye yürüyüşünü durdurmaya yetmeyecektir diyor. Ne kokuyor bu? Kendisine karşı açıkça şantaj yapıldı. Soruşturma komisyonu eğer bizi yüce divana gönderirse konuşacağız denildi. İlk seslendiren Erdoğan oldu. TOKİ'den sorumlu bakan. ikincisi eski içişleri bakanı dedi ki, "6 Ocak'tan sonra ben de konuşacağım" dedi. Konuşursa bu işin sonu nereye varacak herkes biliyor. Recep'e varacak bu iş, Bilal'e varacak, çocuklara aileye varacak, aile boyu malı götürenlere varacak, herkes biliyor. Hemen 22'sinde toplantıyı ertelediler. Sonra hırsızlarla sivil dayanışma platformu başta olmak üzere havuz medyasında bir kampanya. Darbeye karşıyız biz. Ne darbesi? Gidip aklanmak ne zaman darbe oldu? Hukuk darbesi yaptılar vicdanları satın aldılar. 9 AKP milletvekilinin oylarıyla olay genel kurula intikal etti.

"BU PARAYI NEREDEN BULUYORLAR?"

Ne diyorduk? Yolsuzluk bir toplumda derin çürümeler yaratır. O çürümeler bir süre sonra topluma sirayet eder. İşte sivil dayanışma platformu gibi. Kimlerden oluşuyor bu platform, parayı nereden buluyorlar?

"SİYASİ HIRSIZLARIN YERİ BAKANLIK KOLTUĞU DEĞİL YÜCE DİVANDIR"

Davutoğlu, "milletin hakkına uzanan eli kardeşimiz olsa kopartırız" diyor. Breh breh breh... Ne diyeceğiz buna? Elin kalmadı, kolun kalmadı, bacağın da kalmadı, maskotsun maskot. Hala farkında değil. Eline almış yalın kılıç konuşuyor. Ama boşuna konuşuyorsun. Arkanda seni kuran bir el var. Davulu asmışlar boynuna, tokmak abinin elinde. Kendisi şu anda başbakanlık koltuğundaki etkisiz eleman. Herhangi bir fonksiyonu yok. Yukardan gelecek talimata göre davranan bir kişi. Başbakanlık koltuğu boş. Yeteneği yok, kabiliyeti yok, sorularımıza cevap verecek bilgi birikimi de yok. Siyaseti erdem ve ahlak vesilesi olarak görürüz diyor. Siyasetimizin ahlakı şeyh edebalinin ahlakıdır diyor. Ağzına şeyh Edebali'yi alma. Ona hakarettir. Başka birini al. Abini al mesela, abini konuş, onu anlat, onu öv. Erdoğan Bayraktar'ı öv, Hilmi Güler'i öv. Onlar senin yol arkadaşın. Ama dini imanı mezhebi Kur'anı ağzına alma. Sana yakışanı ağzına al. Ne demiş atalarımız, "büyük lokma ye ama büyük laf etme", asarım keserim diyor, ne asabilirsin, ne kesebilirsin, sen etkisiz elemansın, sana talimat verilir, sen yaparsın. Başbakanlık koltuğuna da kongreden önce atandın. Siyasi hırsızların yeri bakanlık koltuğu değil yüce divandır.

"ALLAH'TAN DA MI KORKMADINIZ"

Eğer Deniz Feneri’nin gereği yapılsaydı devleti soymaya cesaret edemezlerdi. Tüm bu 17-25 Aralık olaylarından sonra bir komisyon kuruldu. Komisyon dün kararını verdi. 9 AKP milletvekili 4 bakanın Yüce Divan’a gitmemesi yönünde oy kullandılar. Bunların isimlerini tekrar aymak istiyorum. Hakkı Köylü, Bilal Uçar, Mustafa Akış, Ayşe Türkmenoğlu, İsmet Su, İlknur İncesöz, Mustafa Kemal Şerbetçioğlu, Yılmaz Tunç, Yusuf Başer…

Bu milletvekilleri hırsızların hamiliğine soyunmuş milletvekilleridir. Herkes böyle bilsin. Hadi kuldan utanmadınız Allah’tan da mı korkmadınız. Nasıl bir vicdan var sizde. Nasıl vicdanınızı kiralarsınız. Siz kimsiniz ki bu kadar açıkça ortaya çıkmış yolsuzluk dosyalarını kapatıyorsunuz.Hangi yüzle çocuklarınızın yüzüne bakacaksınız.

"SİZE ACIYORSAM..."

Eşi şöyle bakmıştır, “bizim hırsızın hamisi geldi” diye. Onların çocukları, torunları ne diyecekler? Size acıyorsam namerdim. Çocuklarınıza acıyorum. Onlara sormak istiyorum. Hiç aklınıza geldi mi acaba. 17 Aralık’tan 8 ay önce zamanın başbakanının önüne bir MİT raporu kondu. Raporda Reza Zarrab’ın Zafer Çağlayan ve Muammer Güler ile mevcut ilişkisinin ortaya çıkması halinde söz konusu hususların hükümet aleyhine kullanılabileceği değerlendirilmiştir deniyor. Bu dokuz kişinin, Ey zamanın başbakanı sen o raporun gereğini yaptın mı yapmadın mı diye sorması gerekiyor.

Çünkü vicdanının, ahlakını, imanını, inancını sattın. Para kasalarını, ayakkabı kutularını sormadınız. Çünkü siz satılık insanlarsınız. Bir bakana 700 milyarlık kol saati veriliyor. Siz bunu bile sormadınız. Sizde iman, vicdan, din var mı? Sizde ne var? Çikolata kutularının içinde 500-500 bin dolar gönderiyorlar. Her Cuma bakara makara diyerek bir ayet sallıyorum diyor.

Bu bile siz rahatsız etmedi. Nasıl insanlarsınız siz. Zarrab’ın önüne yatan bir İçişleri Bakanı sizin onurunuza dokunmadı mı? Siz onursuz musunuz? Ne yaptıysam Başbakan’ın talimatı üzerine yaptım diyen kabine arkadaşı. Senin milletvekilin benim değil. Sen bu soruyu kendi ahlakına inancına sormadın mı? Nasıl milletvekilisiniz siz. Hırsıza sahip çıkmak daha büyük hırsızlıktır. Siz bunu bilmiyor musunuz?

En son MASAK raporu geldi. "Bakanların malvarlıkları ile gelirleri orantılı değil" diyor. Daha ne desinler. Sen bu soruyu sordun mu? sormadın. Senin bunları ağzına alma hakkın yok. böyle bir ahlaksızlığa dünya tarihi şahit olmamıştır. Bunların inancı şu. Rüşveti hediye, hırsızlığı helal, israfı itibar olarak görüyorlar. 9 vekile soruyorum bunları kabul eden bir din, mezhep, kitap, iman var mı? Ahlaklı insanlar üzerlerine toz konduğunda mahkemeye başvururlar. Eğer birisi kaçıyorsa suçluluğu baştan ortaya çıkmıştır. 9 kişiye soruyorum: Sizde ahlak, şeref var mı acaba.

"KUL HAKKI YİYENE TAHAMMÜL EDEMEM"

Sert konuştuğumu biliyorum ama kimse kusura bakmasın. Her şeye tahammül ederim ama kul hakkı yiyene tahammül edemem. 10 milyon emekli vatandaşıma sesleniyorum. Aldığım para iyi diyorsan sözüm yok. ama bu yapılan zam dilenciye bile verilmez diyorsan kendine gel ve uyan. Oturacaksınız ve düşüneceksiniz. Senin hakkını en çok savunan parti başkanı benim. Nereye gitsem ağzımı açtığımda emeklinin hakkı diyorum.

Buradan AKP milletvekillerine seslenmek istiyorum. Olay gene kurula gelecek. Hiçbir konuşmamda AKP grubunu hiçbir zaman eleştirmedim. Onlara belli olaylar konusunda eleştirilerim oldu ama hükümetle bir tutmadım. En büyük eleştirim siz hükümeti şımartıyorsunuz oldu. Yasama ile yürütmeyi birbirine karıştırmadım. O nedenle AKP’nin vicdanlı bütün milletvekillerine sesleniyorum. Lütfen istirham ediyorum. Neye inanıyorsanız vicdanınıza sorun ve poyunuzu öyle kullanın. Sizin kullanacağınız oy Türkiye’yi itibarsızlaştırabilir. İtibar kazandırabilir.

"MADEM SUÇUNUZ YOK NEDEN KORKUYORSUNUZ..."

Eğer 4 bakan Yüce Divan’a gitmek istemiyorsa sebebi vardır. Mahkum olacaklarını biliyorlar. Biz toplumun çıkarlarını savunmak zorundayız. Hırsızların haklarını savunmak TBMM’ye yakışmaz. Emin olun tüm dünyada alay konusu olacağız. Vicdanınıza sesleniyorum sizin vicdanınıza. O dört kişi Yüce Divan’a gitsin gitmesin. Umurumda değil. Türkiye’nin ve parlamentonun itibarını korumak zorundayız. Dört bakana da rica ediyorum adamsanız çıkarsınız “Yüce Divan’a bizi gönderin dersiniz. Maden suçunuz yok neden korkuyorsunuz?

Ortada darbe marbe yok. Bunların hepsi hikaye ne darbesi kardeşim. Hangi darbeden bahsediyorsunuz siz. Biliyorum olay büyüyebilir… Alman cumhurbaşkanı ne yaptıysa senin abin de onu yapmak zorundandır Davutoğlu bunu unutma.