BIST 10.046
DOLAR 32,48
EURO 34,73
ALTIN 2.401,29
HABER /  GÜNCEL

Kentli alevilerde ateistlik yaygın

Sosyolog Kamil Fırat'a göre Dinsel kimliklerini "Ateist" olarak tanımlayanlar yüzde 14.6. Bu, dinsel kimliğini sadece "Müslüman" olarak tanımlayanlardan fazla.

Abone ol

Kürt Aleviler dinsel kimliğini "Alevi" ya da "ateist", Türk Aleviler ise "Müslüman" ya da "hem Müslüman hem Alevi" olarak tanımlıyor

Sosyolog Kamil Fırat, kentsel bir çevrede yaşayan Alevilerin, Alevilik ve dinsel kimlik algılarını araştırmak için yaptığı alan çalışmasında Aleviliğe ilişkin farklılığı 3 başlık altında özetliyor;
1- Aleviliği gerçek İslam ya da İslamın bir yorumu olarak kavramsallaştıranlar, 2- Bir kültür ya da yaşam biçimi olarak kodlayanlar, 3- Aleviliğin İslam dışı bir din olduğunu ileri sürenler.

Her 3 Aleviden birinin dinsel kimliği Alevi:
"Dinsel kimliğinizi nasıl açıklarsınız?" sorusuna yanıt verenler içinde en kalabalık kategoriyi, yüzde 34.5 ile dinsel kimliklerini sadece "Alevi" olarak tanımlayanlar oluşturuyor.

Deneklerin yüzde 32'si ise dinsel kimliklerini, "Hem Müslüman hem Alevi" olarak tanımlıyor. Salt "Müslümanım" diyenlerde bu oran yüzde 12.1'de kalıyor. Dinsel kimliklerini sadece "Müslüman" ve "hem Müslüman hem Alevi" olarak açıklayanların genel toplamına bakıldığında bu oranın yüzde 44.1 olarak karşımıza çıktığı görülüyor.

Kamil Fırat'a göre bu oran, Aleviliği İslamiyet içinde algılayanların oranından düşük olmasına karşın, her iki algılama biçimi arasında bir benzerliğe ya da tutarlılığa işaret ediyor.

Yani dinsel kimliğini bir biçimde "Müslüman" olarak açıklayanlar, Aleviliği de İslamiyetin bir yorumu olarak algılıyorlar. Bu olgu içinde "Müslümanlıkla ilişkilendirilmiş" bir Alevi kimliği genel toplam içinde en büyük kategori olarak karşımıza çıkıyor.

'Ateist Aleviler', 'Müslüman Alevilerden fazla
Dinsel kimliklerini "Ateist" olarak tanımlayanların oranı ise yüzde 14.6. Bu oran, dinsel kimliğini sadece "Müslüman" olarak tanımlayanların yüzde 12.1 oranından fazla. Tamamen dindışı bir anlam içeren bu kavramın, deneklerin dinsel kimliğini ifade eden üçüncü büyük kategori olarak karşımıza çıkması, araştırma sonuçlarına göre; hem modern tarihsel bağlamın Alevi kitlesi üzerindeki etkilerine ilişkin bir ipucu olarak, hem de Aleviliğin "etnik" bir özellik taşımaya başlamasının bir işareti olarak değerlendiriliyor.
Dinsel tutumlarını "ateist" olarak ifade edenlerin büyük çoğunluğu, son tahlilde Alevi olduklarını, ama Aleviliği bir kültür ya da yaşam biçimi olarak gördüklerini ifade ediyor.

Alevi "Sadece Müslümanım" demiyor!

Bu arada, ilginç bir nokta da deneklerin bir bölümünün dinsel kimliklerini sadece Müslüman olarak tanımlamaktan kaçınmaları. Bu denekler, dinsel kimliklerini belirtirken "Alevi" ya da "Müslüman ve Alevi" seçeneklerini yeğliyorlar.

Fırat'a göre bunun 2 nedeni olabilir: İlki, "Müslüman" sözcüğünü, "Sünni" sözcüğüyle eşanlamda düşünmeleri... İkincisi de, Müslümanlığı son 20 yıldır gelişen "siyasal İslam" hareketiyle ilişkilendirmeleri. Bu nedenlerle, Aleviliği İslam çerçevesi içinde kabul etseler de, dinsel kimliklerini bu sözcükle tanımlamaktan kaçınıyorlar

Alevilik "yaşam biçimine" doğru yol alıyor

Araştırma yaş, doğum yeri ve anadil faktörlerinin dinsel kimliğin tanımlanmasında son derece önemli olduğunu da ortaya koyuyor. Soruşturmayı yanıtlayan kişiler arasında ileri yaşlarda Aleviliği "gerçek İslam" ya da İslamın bir yorumu olarak nitelendirme eğiliminin daha fazla olduğu görülüyor.

1964 yılından önce doğmuş deneklerin yüzde 75'i Aleviliği "gerçek İslam" olarak tanımlarken, sadece yüzde 23'ü bir "kültür ya da yaşam biçimi" olarak görüyor. 1964'ten sonra doğanların yüzde 74'ü ise Aleviliği, bir "kültür" ya da "yaşam biçimi" olarak tanımlıyor. Aleviliği "gerçek İslam" olarak görenlerin oranı bu kategoride çarpıcı bir şekilde yüzde 21'e düşüyor.

Dinsel kimliğini batıya doğru gittikçe kaybediyor
Dikkat çeken bir başka nokta da, doğum yeri ile dinsel kimlik arasındaki ilişki. Orta Anadolu'da doğanların yüzde 65'i Aleviliği "gerçek İslam" ya da İslamın bir yorumu, yüzde 56'sı da dinsel kimliğini "Müslüman" ya da "hem Müslüman hem Alevi" olarak tanımlıyor.
Kamil'e göre, Doğu Anadolu'da doğanlar ile Aleviliğin bir "kültür" ya da "yaşam biçimi" olarak tanımlanması arasında da bir bağlantı var. Bu bölgede doğanların yüzde 60'ı Aleviliği bir "kültür" ya da "yaşam biçimi" olarak tanımlarken, bu oran Karadeniz bölgesinde yüzde 80'e çıkıyor.

Kürt Aleviler ya Alevi ya ateist!

Araştırma sonuçları Alevilik ile anadil arasında da bir ilişki kurmanın mümkün olduğuna işaret ediyor. Kürt Alevilerin çoğu, Aleviliği bir "kültür" ve "yaşam" biçimi olarak değerlendirirken, Türk Alevilerin yüzde 60'ı onu "gerçek İslam" olarak görüyor. Bir başka değerlendirmeyle, Kürt Alevilerin çoğunun dinsel kimliğini Alevi ya da ateist, Türk Alevilerin çoğunun ise Müslüman ya da hem Müslüman hem Alevi olarak tanımladığı ileri sürülebilir.

Kamil Fırat'a göre bu farklılaşma, Türk ve Kürt Alevilerin dinsel inançları arasındaki geleneksel ayrılıklardan kaynaklanmakta. Fırat, 19. ve 20. yüzyıl kaynaklarından edinilen bilgilere göre, Kürt Alevilerin din konusunda daha "aykırı", daha "karşıt" görüşlere sahip oldukları, Türk Alevilerin ise Sünni dokunun egemen olduğu bölgelerde, dinsel görüşlerini daha çok saklayıp zamanla "İslamlaştırıldıkları"nı söylüyor.

Kürt Aleviler, İslam dışı tapınmacı

Doğanın yüceltilmesi, güneşin doğuşunun bir kutsal olaya dönüştürülmesi gibi İslam dışı sayılabilecek birtakım "tapınma"lar Kürt Aleviler arasında daha yaygın. Araştırmacı, Aleviliğin algılanmasına ilişkin bu farkı, tarihsel sürecin bir sonucu olarak değerlendiriyor.

Sosyolog Kamil Fırat'ın araştırması
Yayına hazırlayan: Belma Akçura
Kaynak: