BIST 9.963
DOLAR 32,41
EURO 34,81
ALTIN 2.435,95
HABER /  DÜNYA

’’IMF’ye 5 milyar dolar verebiliriz’’

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Türkiye’nin IMF’ye olan kredi borcunun bugün sıfırlanmasına ilişkin, "IMF’den borç alan değil IMF’ye kaynak ...

Abone ol

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Türkiye’nin IMF’ye olan kredi borcunun bugün sıfırlanmasına ilişkin, "IMF’den borç alan değil IMF’ye kaynak kullandıran bir ülke haline gelmiş durumdayız. Bundan sonraki süreçte IMF’ye 5 milyar dolarlık bir kaynak sunmamız söz konusu" dedi.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Sheraton Otel’de düzenlenen ’İSEDAK İzleme Komitesi 29. Toplantısı’na katıldı. Yılmaz, yaptığı konuşmada, Türkiye’nin IMF’ye olan kredi borcunun bugün sıfırlanmasına ilişkin, "Ekonomik olarak tarihi bir günün yaşanıyor. IMF’ye olan borcumuzun son taksitini bugün ödemiş bulunuyoruz. Türkiye, uzun yıllardır IMF’yle ilişki içindeydi ama bundan sonra bu ilişkisini farklı bir şekilde devam ettirecek. IMF’den borç alan değil IMF’ye kaynak kullandıran bir ülke haline gelmiş durumdayız. Bundan sonraki süreçte IMF’ye 5 milyar dolarlık bir kaynak sunmamız söz konusu. Ayrıca karar alma süreçlerinde de daha etkili bir şekilde yer alacağız" dedi.
Etkilerini dünya çapında hissettiren küresel krizin ardından dünya ekonomisinin nispeten bir toparlanma eğilimine girdiğine dikkati çeken Yılmaz, gelişmiş ülkelerin düşük büyüme performansının Avrupa bölgesinde sürmekte olan finansal riskler ve dünyanın değişik bölgelerinde cereyan eden afetlerin küresel belirsizlik ortamının sürmesine neden olduğunu ifade etti. Yılmaz, tüm bunlara rağmen son yıllarda gelişmekte olan ülkelerin, özellikle yükselen ekonomilerin küresel ekonomideki payındaki artış eğiliminin devam ettiğini bildirdi.

"GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER, DÜNYA EKONOMİSİNİN ’İTİCİ GÜCÜ’ OLMA YOLUNDA HIZLA İLERLEMEKTEDİR"
Dünya ekonomisinde gelişmekte olan ülkelerin paylarının her geçen yıl arttığını anlatan Yılmaz, "Bu bağlamda, 2001 ve 2011 yılları arasında gelişmiş ekonomiler Gayri Safi Yurtiçi Hasıla oranlarını yaklaşık olarak ikiye katlamışken, gelişmekte olan ülkeler bu oranı takriben dört katına çıkarmışlardır. Dünya ekonomisindeki bu eksen kayması doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının dağılımını da etkilemiştir. UNCTAD’ın verilerine göre, 2007 yılı itibariyle gelişmekte olan ekonomiler dünyadaki toplam doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının yaklaşık olarak yüzde 29’unu çekerken, bu oran 2011 yılında yüzde 45 civarına çıkmıştır. Gelişmekte olan ülkeler dünya ekonomisinin itici gücü olma yolunda hızla ilerlemektedir. Bununla birlikte, gelişmekte olan ülkeler grubu iç dinamikler açısından oldukça heterojen bir yapıya sahiptir. Önemli sayıda gelişmekte olan ülke, bilhassa en az gelişmiş ülkeler, ağırlıklı olarak hammadde veya sınırlı sayıda tarım ürününe dayanan ihracatları ile kırılgan bir yapı arz etmekte olup ekonomik etkinlik, fakirlikle mücadele ve gıda güvenliği gibi önemli alanlarda istenen ivmeyi henüz yakalayamamışlardır" diye konuştu.
İSEDAK ülkelerinin grup olarak dünya yüz ölçümünün 6’da 1’ini ve nüfusunun 5’te 1’ini oluşturmasına rağmen, ulaşılan ticaret hacminin potansiyeli yansıtmaktan henüz uzak olduğunu söyleyen Yılmaz, bununla birlikte, 1999 ile 2008 arasındaki dönemde İSEDAK ülkelerinde ortalama ticaret artışının, dünya ortalamalarından daha yüksek düzeylerde gerçekleştiğini dile getirdi.
(İHA)