BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  GÜNCEL

IBM&Dell nasıl bilişim devi oldu?

Bilişim analistleri bilgisayar sektörünün sıradanlaştığını ve ekonomik potansiyel olarak doyuma ulaştığını savunuyor.

Abone ol

Nicholas Carr’ın ‘Harvard Business Review’ dergisinde yayımlanan ve ABD’de tartışmalara yolaçan makalesinin özeti. Bu sava göre bilgisayar sektörü diğer doygunluğa ulaşmış diş macunu ve ya duvar boyası sektörleriyle aynı problemi paylaşıyor: eriyen kar marjları. Ancak darboğazdaki bilgisayar sektöründe iki firma var ki son üç yılda diğerleri küçülürken, bu ikisi karlarını ve hacimlerini büyüttüler. Dell alt ürün grubunda, IBM ise üst ürün grubunda karlılığını koruyor. Merrill Lynch analisti Steve Milunovich bu durumu “ikili-büyüme” olarak nitelendiriyor. Bu görüşe göre, hiç bir sektör tekelleşmez, ama en sonunda duopolik yapıya kavuşabilir. Milunovich’e göre bu yapı içerisinde iki firma pazarın birbirine rakip olmayan iki yarısını aralarında paylaşabilirler. Şimdiki pazarda böyle bir durum sözkonusu, Hewlett Packard, Sun Microsystem, Gateway gibi 1990’ların ortalarına kadar büyüyen firmalar şimdi iki dev şirket arasında sıkışmış ve ancak özel-ilgi alanlarında rekabet eder konuma düşmüş durumdalar. Gateway, örneğin, Nisan ayında PC pazarından çekileceğini ve sadece ev elektronik cihazları üreteceğini açıklamıştı. "İkili-büyüme" nasıl oluştu? Harvard Business Review dergisinin Mayıs sayısında yayımlanan “IT Doesn’t Matter” makalesinde Nicholas Carr bilişim sektörünü otomotiv sektörüyle karşılaştırıyor. Bu görüşe göre: okulda hiç kimsenin arabası olmadığını düşünün, arabası olan tek çocuk bu ortamda son derece havalıdır. Ama bu çocuklar büyüyüpte araba satın alıp da herkesin arabası olduğunda araba özellikle bir üsütünlük değildir, eğer tabi söz konusu bir Rolls Royce değilse. Ancak işin mantığı şu; Megane ile Civic arasındaki fark, arabalı olmak ile olmamak arasındaki farktan daha az. İşte bilişim sektörünü duopole getiren süreç de buna benziyor. Carr ilk zamanlarda bilişim kullanan şirketlerin kullanmayanların önüne geçtiğini ama kısa zamanda tüm sektörlerin ve hatta evlerin de bilgisayar ve bilişim teknolojilerini edinmesiyle, giderek kar marjlarının düştüğünü savunuyor. İlk büyüme esnasında karların üretim başına artmasıyla ürün fiyatları düştü; ucuzlayan perakende fiyatlarıyla pazar hızla doyuma ulaştı (1993-2001 arası) ve şimdi firmaların en önemli iş potensiyeli yan ürünler olarak gerçekleşiyor, diğer bir deyişle başta edinilen kar “işte kalma maliyetine” dönüştü. Bu durumda firmalar teknolojiye yaptıkları yatırımı kestiler ve sektörde duraklamaya girdi. Bilgisayar sektörü yeniden tanımlandı Bilgisayar sektöründe yeni çıkan ürünlerin diğerlerine göre çok daha “tercih edilir” olabilmesi gerekiyor ve bu ürünün kalitesinden çok pazarlama metotlarına bağlı. Örneğin Apple’ın piyasaya sürdüğü renkli iMac’ler üç yıl sonra Apple tarafından piaysadan geri çekildi, çünkü tüm mesele bu bilgisayarların pazarlama metotları ile satılması noktasına odaklıydı. Bilgisayarın “rengi”, kalite ve gücünün gerisinde sunulmuştu. Ancak bu metotlar şirketlere uzun vadede karlılık getirmiyor. Kısaca şirket ArGe’si kuvvetli üründen ziyade “pazarlaması” kuvvetli ürünlere yöneliyorlar. İşte Dell’in başardığı da tam olarak bu strateji: ucuz, diğer bir deyişle ekonomik olarak “maliyeti düşük”, ama piyasanın sürekli değişen trandlerine uygun bilgisayarları satmak. IBM ise bunun tam tersi bir strateji izliyor. IBM giriş maliyeti son derece yüksek olan supercomputer pazarına demir attı; bu pazarda üretilen bilgisayarlar trendlerle değişmiyor ve satın alan firmaya, aynı “arabalı-arabasız” çocuk örneğinde olduğu gibi supercomputersiz firmalara göre açık ara avantaj sağlıyor. Bu durumda, avantajı yüksek olan ürünün satış fiyatı da yüksek oluyor. IBM supercomputerleri üretirken ArGe için milyarlarca dolar dökmekten çekinmiyor, zira onlar pazarın Rolls Royce’ları. Ne marka araba? Firmanın en son çıkardığı T-Rex supercomputeri 1 milyon dolardan satışa çıktı; Dell 1000 dolarlık “Civic-benzeri” bireysel bilgisayarlardan en az 1000 tane satmak zorunda, pazarlama harcamaları da cabası. Müşterilerden kimse Rolls Royce varken Mercedes ya da Civic varken Hyundai almak istemiyor. Sektör analistleri HP, Sun yada Gateway’in Dell kadar ucuza üretememesinin onların zaten şimdilerde başlayan çöküşlerini hazırladığı fikrinde birleşiyorlar. Gelecek hakkında öngörüleri ise basit; kimi şirketler, örneğin Gateway gibi, sektörden çekilecek, kimileri ise HP ve Compaq arasında olduğu gibi, şirketlerarası evlilikler yaşanacak.