BIST 10.046
DOLAR 32,47
EURO 34,77
ALTIN 2.423,54
HABER /  GÜNCEL

Hayko Bağdat: Üniversitede Osmanlıca dersi aldım!

Hayko Bağdat da, zorunlu din dersi ve zorunlu Osmanlıca dersi tartışmasına katıldı.

Abone ol

NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün, Ankara'da Din Şurası'nın açılışında, çok konuşulan ve tartışılan 'zorunlu Osmanlıca dersi' konusunda son noktayı koydu, Osmanlıca dersini eleştirenlere çok sert cevap verdi.

Erdoğan, şura'da özellikle son günlerin önemli tartışma konusu 'zorunlu Osmanlıca dersi' konusunda çok net bir açıklama yaparak; "Osmanlıca'nın bu ülkenin evlatlarının öğrenmesinden ürkenler var. Bunlar istese de istemese de bu ülkede Osmanlıca öğrenilecek ve öğretilecektir." demişti.

Yazar Hayko Bağdat, son günlerin en sıcak konusu "Zorunlu Osmanlıca Dersi"ni internethaber.com'dan Nesrin Yılmaz'a değerlendirdi. Eğitimini İstanbul Üniversitesi Edebiyat fakültesi Tarih bölümü'nde gerçekleştiren Hayko Bağdat, üniversitede Osmanlıca dersi aldığını, ilgili bölümlerde okuyan, bu konuyla ilgilenen kişilerin Osmanlıca dil eğitimde bir sakınca görmediğini ama bunun dayatma olmasının toplumda bir patlamaya yol açacağını söyledi.

Hayko Bağdat'ın açıklamaları şöyle:

İNSANLARDA TEHDİT EDİLİYORUM ALGISI VAR

Bu tür sorunları parça parça, her birini kendi içimizde tek tek tartışmamıza mani olacak bir söylemle karşı karşıyayız. Çünkü iktidar çok uzun süredir bu topluma kafasında yarattığı ideal insan tiplemesini dayatıyor. Daha önce de dindar nesil-kindar nesil gibi tarifler yaptı. Bu ideal neslin hangi ahlaki özelliklere sahip olacağı, tarihe, bugüne nasıl bakacağı konusunda birtakım tarifler yapıyorlar. Erdoğan son açıklamasında da "çocuklara bir yaşam tarzı aşılayacağız" dedi. Dolayısıyla bu bir sürü insanı "tehdit ediliyorum" algısıyla karşı karşıya bırakıyor.

BEN BAŞBAKAN OLDUĞUMDA ERMENİLİK KÜLTÜRÜNDEN BAHSETSEM

Bu ülkede ben de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, ben de Başbakan olma hakkına sahibim, ven ben çıksam kafamdaki ideal inanç sisteminden, ideal mezhep sisteminden, idela ahlak bakışından bir nesil yetiştireceğimden behsetsem, bunu Ermenilik tarihinden, Ermenilik kültüründen, Hristiyanlık, Ortodoksluk inancından mükellef olacağını beyan etsem, ya da bunu bir Alevi çıksa yapsa veya bir Kürt çıksa yapsa, tabii ki toplumda ortak bir söz haline gelmeyecektir.

Bugün Cumhurbaşkanı'nın inandığı değerler ve ahlak anlayışı da bu toplumda bir çok insanın aynı fikirde olmadığı bir tarz olabilir. Demokrasilerde dünya, devltin resmi dili, resmi etnik kimliği, resmi ideolojisi olmaması gereken bir yere doğru giderken bunlar bizi çok geri tartışmalara götürüyor.

Bunların hepsi toplamda değerlendirildiğinde toplumsal kesimin önemli bir kısmında bir tehdit algısı oluşuyor. Zorunlu din dersi de aynı şekilde bir inancın bir mezhebinin bir yorumu olarak karşımıza çıkıyor. Hayata böyle bakmayan insanlar var, kutsalı buradan bilmeyen insanlar var. Dolayısıyla bu ahlaki yaptırımlar, dünyamızın geldiği noktada geri anlayışlardır.

ÜNİVERSİTE DE OSMANLICA DERSİ ALDIM 

Üniversite'de Osmanlıca dersi almış birisi olarak Osmanlıca'nın önemli bir kaynak olduğunu düşünüyorum. Bu konuyla ilgilenenlerin, ilgi duyanların, ilgili branşta olanların hayatında önemli bir yer tutacağını düşünüyorum. Zaten üniversitelerimizde bu alanlarda hizmet var. Üstelik Osmanlıca'yı daha önceden öğrenmek isteyenler için seçmeli derslerden biri olmasında fayda olabilir.

Fakat milyonlarca Kürdün Anadilde eğitim hakkı istediği bir yerde, "Kürtçe eğitim yaparsak tepki olur" bahanesine sığınarak bu temel insan hakkını esirgeyen hükümetin oldu bittiyle kendi dünyasından ve kendi değerlerinden birtakım yaptırımlara herkesi mecbur tutmasında sorun var.

75 MİLYONA DAYATIRSANIZ BİR YERDE PATLAR

Burada sorun biraz önce anlattığım anlayışta gizli. Hiçbir konuyu kendi içerisinde tek tek tartışamıyoruz. Bir ahlaki anlayışın ve bir inanç sisteminin çocuklara kreşten itibaren dayatılması ile ilgili bir sorunla karşı karşıyayız. İhtiyaca göre, talebe göre karşılanmasının makul olduğu bütün bu kavramların ailenin tercihi doğrultusunda, talep ettikleri yerlerde ulaşılmasının mümkün olması gereken değerler olduğunu düşünüyorum. Fakat bunlardan bir tanesini 75 milyona dayatırsanız bu bir yerde sıkışır ve sosyal bir patlamayla karşınıza çıkar. Dolayısıyla ben bunu salt bir Osmanlıca eğitimi tartışması olarak görmüyorum, külliyen siyasi ideolojinin artık üzerine kabus gibi çökmeye başlayan kesimler tarafından tepkiyle karşılanması olarak görüyorum, bu tepki haklıdır.