BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67

Geçmişin çöp tenekesini boşaltmak

Geçmişi hatırlayanlardan mısınız?Yoksa geçmişte yaşayanlardan mı?Dünü, bu günün öğretmeni olarak görenlerden misiniz?Yoksa dünü, bugününüzün hırsızı mı yapıyorsunuz

Geçmişinizi geçebiliyor musunuz?

Hatalarınızla aranız nasıl?

Yaşadığınız üzücü olaylar, hayal kırıklıkları, pişmanlıklar, acılar, başarısızlıklar bu gününüzü esir mi alıyor?

Yoksa aynılarını tekrar yaşamamanız için, bu gününüze kılavuz mu oluyor?

Geçmişi hatırlayanlardan mısınız?

Yoksa geçmişte yaşayanlardan mı?

Dünü, bu günün öğretmeni olarak görenlerden misiniz?

Yoksa dünü, bugününüzün hırsızı mı yapıyorsunuz?

Düne ait üzüntüler ve yarına ait korkular arasında, elimizdeki bugünü kaybediyoruz.

Oysa Dale Carnegie çok güzel söylemiş; “Batan güneşe ağlayacağına, güneş yeniden doğduğunda neler yapacağına bak.”

Çoğunlukla insanlar, geçmişte hatırlaması gerekenlere değil de; hatırlamaması gerekenlere bozuk bir plak gibi daha fazla takılıyor.

Geçmişte yaşadığımız, mutlu, başarılı, huzurlu, neşeli, sakin onca günümüz olduğu halde, hayal kırıklıklarımızı, üzüntülerimizi, acılarımızı tekrar tekrar yaşamayı biraz seviyor muyuz ne?

O üzücü olayı yaşadığımız anda çektiğimiz acı yetmiyormuş gibi, yıllar sonra da aynı olayı hem de alakasız bir zamanda hatırlayıp zihnimizde, aynı olayı tekrar yaşıyor; aynı acıları tazeliyor, güçlendiriyor ve büyültüyoruz.

Geçmişi hatırlamak ve geçmişi yaşamak

Geçmişi hatırlamakla geçmişi yaşamak ayrı şeylerdir.

Herkes geçmişi hatırlar ama geçmişi tekrar yaşamaz.

Ya da geçmişte yaşamaz.

Evet, geçmişi geçmek, bazen zor olabilir.

Sorun, bize acı veren olayları hatırlamak değil, o olayın duygusunu tekrar yaşamaktadır.

Yaşadığımız üzücü olayları kendimize bir ders çıkarmak, aynı hataları yaşamamak için hatırlamak, bize gelecek için bir rehber, bir uyarıcı olmalı.

Bilgelerin hocası Hz. Ali, “Geçmişte yaşadığın olayları, gelecekte yaşayacakların için kılavuz yap” derken, bu olayları bir öğrenmeye dönüştürmemizi öneriyor.

O olayın duygusu ile bilgisini birbirinden ayırmak ve duygusunu silip, bilgisini almak yaşadığımız olumsuzluklardan ders almamızı sağlar.

Çünkü hayatta, daima üzüntüler, sorunlar, acılar olacak. Bunu, hayatın doğal bir parçası olduğunu kabul ederek işe başlamak lazım.

“Üzüntüler, acılar sorunlar geçsin, ben öyle mutlu olayım” diye beklemek de bir nehrin durmasını beklemeye benzer. Nehir hiçbir zaman durmaz.

Bir Çin atasözünde; “Bırak keder ve üzüntü kuşları başının üstünden geçsin, gitsin. Sen onları değiştiremezsin, fakat onların saçlarının arasında kendilerine yuva yapmalarına engel olabilirsin.” der.

Her işin hayrı sonuçlarıyladır.

İnsanlar, çoğunlukla sahip olduğu güzelliklere değil, kaybettiklerine bakarlar.

Geçmişinizdeki bütün acıları, üzüntüleri, hayal kırıklıklarını toplar onlara günlerce, aylarca, yıllarca bakarsanız, bu geleceğinizi de karartmayı garantiler.

Ve genelde biz, bu acılara o kadar çok uzun bakarız ki önümüze çıkan yeni fırsatları fark etmeyiz bile.

Oysa Lao Tzu’nun dediği gibi; “Hayatta bir yol biter, bir yenisi başlar.”

Mevlana da; “Her işin hayrı sonuçlarıyladır” derken hiçbir şeye erken karar vermememiz gerektiğini öğütlüyor.

Geçmişin bizi bırakıp gitmesine izin vermek, elimizdedir.

Bu bir tercihtir.

Şöyle bir düşünün;

Acaba geçmiş mi bizim yakamızı bırakmıyor yoksa biz mi geçmişin yakasını bırak mıyoruz?

Ne dersiniz?

Herkes hata yapar ama…

Herkes hata yapabilir ama ancak bir aptal hatada ısrar eder.

Ve ancak bir aptal geçmişte yaşadıklarından ümitsizlik çıkartır.

Hayatta en önemli şey, kazançlarınızı kullanmak değildir. Bunu herkes yapar. Asıl önemli olan, kayıplarımızdan kazanç sağlamamızdır. Bu zekâ gerektirir. Akıllı insanlarla aptal insanlar arasındaki fark budur.

Onun için geçmişi, arkanıza atın gitsin.

Geçmişin acılar, pişmanlıklar, hayal kırıklıkları, üzüntülerle yüklü çöp tenekesini boşaltın.

Kendinize tertemiz ve bembeyaz yeni bir sayfa açın.

Zihniniz, şimdide olsun ve umutla geleceğe bakın.

Yaşadıklarınızı size öğüt veren bir bilge gibi görün.

SGK yöneticilerine ve çalışanlarına teşekkür!

Geçtiğimiz günlerde SGK çalışanlarına, Antalya Kemer’de, “Duygu yönetimi, kendini ve başkalarını tanıma, ekili öğrenme, motivasyon, konsantrasyon” konularında bir eğitim verdim.

SGK yetkilileri, şeflik sınavına hazırlanan çalışanlarını Antalya’nın şirin bir ilçesinde, doğanın ve denizin rahatlatan güzellikleri arasında, yaklaşık iki haftalık bir eğitim kampı düzenlemiş. Öncelikle böyle yoğun ve yorucu bir programı, böyle güzel bir mekânda düzenleme inceliğini düşündükleri için SGK yetkililerini tebrik ediyorum. Ankara’da sıkıcı bir salonda da yapabilirlerdi.

Yaklaşık 900 kişinin katıldığı seminere, SGK çalışanlarının yoğun ilgisinden dolayı teşekkür ediyorum.