CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, HSYK seçimlerini değerlendirdi: "Adalet Bakanlığı'nın HSYK listesi iddia değil gerçek"
Abone olİNTERNETHABER / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, yargının AK Parti yargısına dönüştüğünü söyledi. HSYK'nın, Adalet Bakanlığı'nın yan birimi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, 'Yargıda tuz koktu' diyerek Haşim Kılıç'ın açıklamalarına da sert sözlerle yanıt verdi.
Kılıçdaroğlu ayrıca Zonguldak'taki madencilerimizin neden ölüme terk edildiğini de irdeleyerek, bu konudaki görevin Başbakan Erdoğan'a düştüğünü belirtti. 'Şili'deki mucizenin Türkiye'de de gerçekleşebilmesi için önceden önlem alınması gerekirdi' diyen Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ı bu konuda yerden yere vurdu.
HAŞİM KILIÇ'A SERT ELEŞTİRİ
Anayasa Mahkemesi'ndeki yemin törenini, AK Parti'nin yemin törenine benzeten Kılıçdaroğlu, Haşim Kılıç'ın "Çağın nabzını tutamayan statükonun kibirli mensupları artık halkı ikna edememektedir" açıklamasını da şu sözlerle eleştirdi:
Hukuk ahlaktır. Konuşanların da ahlaktan nasip alması lazımdı. Haşim Kılıç, hülle yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne atananlara nasıl yemin ettirdin? Hukuk fakültesinde okumayan biri bana hukuk dersi verme hakkı yok. Sayın başkan, hukukun haliç bölümünde yaşıyor herhalde. Kokulara alıştı çünkü... Yargıda tuz koktu bile... Faili meçhul cinayetlerin araştırılması önergelerimiz demokrasi diyen AKP’lilerin oylarıyla reddedildi"
Zonguldak'taki maden kazasında ölen işçilerin haklarını savunan Kemal Kılıçdaroğlu, Şili'de yaşanan mucizenin bizde neden yaşanmadığını sorguladı:
"Şili’de önemli bir gelişme oldu. Yerin 700 metre altındaki madenciler çıkarıldı. Bütün dünya izledi bunu. Bizim gazetelerde birinci sayfadan verdiler. Bizde ne oldu? Bizde de 17 Mayıs 2010’da kaza oldu. İşçilerimiz hayatlarını yitirdiler. İki işçimizi cesedi hala çıkarılamadı. Başbakan kader diyordu. Şili’de ölmeyen maden işçisi Türkiye’de niye ölüyor? Çünkü orada akıl var mantık var. Ama sayın Başbakan’ın bu taraflarla işi yok. Başbakan’a göre onların kaderi ölmektir. Başbakan’ın anlayışı budur, insana bakış açısı, alın terine bakış açısı budur"
HAŞİM KILIÇ'TAN OLAY YARATACAK SÖZLER |
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Anayasa değişikliklerini, “Çağın nabzını tutamayan statükonun kibirli mensupları artık halkı ikna edememektedir” sözleriyle savunurken, yeni Anayasa’ya ilişkin de “Dinsel dogmalardan arınmış anayasalar toplumun hayat sigortasıdır” dedi. |
Sınır ötesi operasyonlar için Meclis'te yapılan gizli oturuma da değinen Kemal Kılıçdaroğlu, oturumdan elle tutulur hiç bir bilgi çıkmadığını öne sürdü:
"Bir acı gerçek. Geçen hafta olası sınır ötesi operasyonlar dolayısıyla TBMM’de gizli oturum yapıldı. Gizli oturumu isteyen Adalet ve Kalkınma Partisi. Biz de herhalde ciddi şeyler var, bakanlar gidiyorlar, görüşmeler yapıyorlar. Acaba TBMM’ye, yasama organına acaba lütfedip doğru dürüst bir bilgi verecekler mi diye. Gazete haberlerinin içeriği daha dolu arkadaşlar. Bu kadar boş ve sığ kapalı oturumu ilk kez dinliyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin gerçekleri gizlemek için bir takkiye yöntemiyle kapalı oturum istediklerini hemen anladım.
Bir grup başkanvekili oturmuş gizli oturumda twitter’da mesaj gönderiyor. Dışarıya çıktığımda Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin dışarıda maç izlediklerini gördük. Şu milletin haline bakın, şu parlamentonun haline bakın. Böyle parlamento olabilir mi? Çünkü onlar konuşamazlar, onların dilleri yoktur, onlar duyamazlar, onların kulakları yoktur. Onlar düşünemezler, onların yerine başkaları düşünür. Böyle bir anlayış olabilir mi? Ama sizlere söylüyorum. Tanık oldunuz gördünüz. AKP’nin getirdiği parlamento bu. Kendileri çalar kendileri oynarlar. Böyle bir parlamento olmaz"
YARGI ŞİMDİ BAĞIMSIZ MI? AYRINTILAR DİĞER SAYFADA...
"Yargıda ciddi bir sorun yaşadık. HSYK seçimleri yapıldı. Benim bildiğim kadarıyla defalarca ama defalarca hep söyledik. Dedik ki, AKP sıradan bir parti değildir. AKP demokrasiyi özgürlükleri hakları genişletmek isteyen bir parti değildir. Gizli gündemi olan bir partidir. Bunu unutmayın dedik. Bize dediler ki hadi canım o da bir siyasi parti, o da halktan oy aldı. Hiçbir şey de yok dediler. Anlatamadık. Ve bunun sonucu ortaya çıktı. Somut bir şekilde ortaya çıktı. Ne diyordu AKP. Yargı tarafsız ve bağımsız değil, öyle olması lazım diyordu. Yargı derneklerini suçluyordu. Hakimlere yargıçlara müdahale ediliyordu. Onların bağımsızlık ve tarafsızlık anlayışıyla, bizimki farklıydı. Ama aynı sözcükleri kullanıyorduk. Bunun için bazı tuzu kuru aydınlar, yahu AKP’ye özgürlük istiyor, niçin itiraz ediyorsunuz diyorlardı.
12 Eylül Anayasası’nın getirdiği anayasa sisteminde yargı bağımsızlığı yok dedik. HSYK’da Adalet Bakanı olmayacak, müsteşarı olmayacak, ayrı bütçesi olacak, adalet bakanlığı teftiş kurulu doğrudan doğruya HSYK’ya bağlı olacak. Yani yargıyı da yargıçlar denetleyecek. Adalet akademisi de HSYK’ya bağlanacaktı. Programımıza koyduk, herkes de dile getirdi.
Deniz Feneri davasına bakan hakim de geldi. Almanya ikinci deniz feneri davasını açmak üzere, biz daha ilkini bilmiyoruz. Ama takip edeceğiz. Bizi yıldıramazlar. Sonuna kadar takip edeceğiz. Öyle “HSYK değişti, buraya bir yargıç geldi, o yargıç bizim dediğimizi yapacak” diyenler unutmasınlar bu ülkede hak hukuk arayanlar var.
Kendi atadıkları Adalet Akademisi’nden birilerini de getirdiler. Böyle de HSYK, Adalet Bakanlığı’nın yan kuruluşu haline geldi.
Destek veren her aydına soruyorum. Elinizi vicdanınıza koyun. Bu HSYK, 12 Eylül Anayasası’nın getirdiği yargıdan daha mı bağımlı, daha mı bağımsız. O değişikliklere destek veren bir yazarımız, bile bunun sakıncasını yazdı bugün"
ALİ DİBOCU’DAN ADALET BAKANI MI OLUR?
Hep Adalet Bakanı’yla konuşursanız, size gerçek bilgileri vermezler. Ali Dibocu’dan adalet bakanı olur mu? Biz söyleyince kızıyorlar. Hatay’da gittin, ihale dağıtımında kendi el yazınla yazdın, senin arkadaşın notere onaylattın. Sen uygar bir toplumda, adalet bakanı değil, milletvekili olamazsın.
Listeler çıktı. Zaten dağıtıldı. Bizim elimizde de vardı. Ve Milliyet gazetesi’nin bugün birinci sayfasında fotoğraf var. Bakanlığın listesi çıkarılmış, seçim sonuçları kontrol ediliyor. Şimdi liste ortaya çıktı. Efendim sayın bakan demiş ki, liste iddiası seçim iradesine saygısızlıktır demiş. Seçim iradesine saygısızlık o listeyi hazırlamaktır sayın bakan. Asıl hazırlayanlar saygısız. Yargıya hukuka demokrasiye saygısızlıktır.
Şimdi bunları söyledik ya bizi eleştiriliyordu. Siz demokrasinin gelmesine, hukukun üstünlüğüne karşısınız, siz statükocu bir partisiniz diyorlardı. Demokrat yargı derneği eş başkanı dayanamamış artık. Ne diyor? Adalet Bakanlığı kendi bürokratları seçtirmek için, iki bin kişiyle sahada çalışma yürüttü. Liste hazırlayacaksınız, bütün savcılara göndereceksiniz. Propagandalar yapacak. İki bin kişi sahaya inecek, yeni fark edilecek. Ve şunu söylüyor. Hakim ve savcıların üstünde bakanlık baskısı var. Yeni mi öğrendin?