BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  GÜNCEL

Esad rejiminin bölünmüş başkenti Şam

Güvenlik nedenleriyle ismini açıklayamadığımız bir gazeteci, Suriye'nin başkentinde ülkedeki krizin nasıl sona ermesi gerektiğine ilişkin artan fikir ayrılıklarını anlatıyor.

Abone ol

Üç aydır süregiden hükümet karşıtı gösteriler ve cumhurbaşkanı Beşar Esad'ın kanlı müdahalesi sonrasında, Suriye giderek bölünmüş bir ülke haline geliyor.

Ülke çapında rejim karşıtı protestolar devam ederken, başkent Şam'ın sokakları cumhurbaşkanına destek veren kitlesel gösterilere evsahipliği yaptı.

Başkentin batısındaki bir mahallede toplanan binlerce kişi, devasa bir Suriye bayrağı açtı, cumhurbaşkanının resimlerini taşıyarak rejim yanlısı sloganlar attı.

"Allah, Suriye, Beşar - bu kadarı yeterli" diye bağırdılar, gösteriden çok karnavalı andıran bir atmosferde.

Şehrin sokaklarını turlayan araba konvoylarının camlarından sarkan gençler Suriye bayrakları salladı ve korna çaldı. Her dükkan, lokanta ve işyerinde Esad'ın posterleri asılı.

'Dış güçlerin komplosu'

20'li yaşlarda bir başkent sakini, "Ne kadar özel bir atmosfer var, tahmin edemezsiniz" diyor gülümseyerek, "Cumhurbaşkanını seviyorlar."

Ancak yalnızca birkaç kilometre ötede, Şam'ın Midan mahallesindeki ruh hali buna tamamen zıt.

Mahalle sakinleri, aylarca her cuma rejim karşıtı gösteri düzenlemek ve kendilerine gözyaşartıcı gaz, cop ve elektrik teması veren kablolarla müdahale eden güvenlik güçleriyle mücadele etmek için sokağa çıktı.

Siyasi değişim talebiyle yola çıkmışlardı, artık rejimin devrilmesini istiyorlar.

"Bu rejim, değişim getirme kapasitesinden yoksun ve daha fazla baskı yapma konusunda ısrarcı" diyor eylemci Riad, "Değişmesi lazım."

Ülkenin çeşitli yerlerindeki göstericilerin, eskisinden çok daha fazla ortak bir amaç etrafında birleştiklerini söylüyor.

Ancak eylemciler, özellikle de Şam ve Halep gibi, henüz büyük gösterilerin düzenlenmediği merkez şehirlerde desteğe sahip olduğu sürece Esad'ın hiçbir yere gitmeyeceğini kabul ediyor.

Riad da "Bazı kişiler rejimin hala bir koruyucu olduğunu düşünüyor" diyor ve ekliyor: "İnsanlar ayrıca hükümetle ilişkili oldukları ya da yolsuzluktan çıkar sağladıkları için de rejim yanlısı oluyor."

Ancak bazı rejim yanlıları, yalnızca resmi açıklamaya inanıyor: Ülke dış güçlerin komplosuyla karşı karşıya. Hükümet de göstericilerle değil, aşırı İslamcılar tarafından desteklenen silahlı çetelerle savaşıyor. Rejimin düşmesi Alevi ve Hristiyan azınlıklarla Sünni çoğunluk arasında mezhep savaşından başka bir sonuca yol açmayacak.

Cizr el Şuhur'da silahlı çetelerin "katlettiği" 120 askerin hikayesi de bu söylemi güçlendirdi.

Şehir boyunca panolardan bölünmeye karşı uyarılıyor halk. Bir pano, "Ben de Suriyeliyim, sen de - Aramızda mezhep çatışması yok" diyor. Komşu Irak'ta yaşanan dini çatışmalar hafızalarda taze ve aynı şeyin Suriye'de tekrarlanmasını önlemek istiyorlar.

Kaybedilen dostluklar

Başkent dışındaki Hristiyanlar, Sünni ve Alevilerle birlikte, hükümete karşı yürüdü. Ancak Şam'daki Hristiyan nüfus protestolara karşı.

Ülkedeki ayaklanmaları sorduğum, 49 yaşında bir Hristiyan öğretmen, "Müslüman Kardeşler onlar" diyor, "Sorunlar çok dindar insanların yaşadığı bölgelerden çıkıyor."

Ancak göstericiler, amaçlarının dinle herhangi bir ilgisi olmadığını söylüyor. Bazı durumlarda, ağır silahlı güvenlik güçlerine karşı kendini savunmak isteyen göstericilerin silahlandığını kabul ediyorlar.

Şam'da, göstericilere yakın duran Suriyeli bir gazeteci, "Mevcut krizin kaçakçı ve çetelerin işine yaradığından şüphem yok" diyor.

Ancak şöyle devam ediyor sözlerine: "Eğer Suriye'deki baskı hakkında herhangi bir fikriniz varsa, askeri olarak örgütlenip, bir seferde ağır silahlı 120 askeri öldürmenin imkansız olduğunu bilirsiniz."

Gazeteci, rejim yanlıları ve muhalifleri arasındaki mesafenin açıldığını, kendisinin hükümetin yanında durmaya devam eden arkadaşlarıyla artık konuşmadığını ifade ediyor.

30'lu yaşlarının sonlarında bir Şam sakini olan Ammar, yıllarca desteklediği rejime olan inancını kaybetmiş, "Hükümetimin bu kadar aptal olabileceğini fark etmemiştim" diyor.

Ammar, hislerinde yalnız olmadığını da ekliyor: "Her gün daha fazla sayıda insan rejime karşı tavır alıyor. Zamanı tükenmek üzere ve hükümet bunun farkında bile değil."

Çoğu Suriyeli, hala cumhurbaşkanı Esad'ın durumu tersine çevirip, destekçilerinin endişeyle korumak istediği istikrardan taviz vermeden göstericilerin taleplerini karşılayabileceği umuduna tutunuyor.

Şam'ın üst sınıf mahalllerinden birinde, lüks bir apartmanda, eski bir hükümet üyesi arkasındaki televizyonda gösterilen şiddet ve kaos görüntülerine rağmen iyimser olmaya çalışıyor.

"Değişimin Esad hükümeti çerçevesinde gerçekleşeceğini umuyorum" diyor ve devam ediyor: "O zaman kansız bir değişim söz konusu olabilir."

Peki bu olası mı diye soruyorum. Suratını buruşturuyor ve kafasını sallıyor: "Hayır, hiç umut yok."



Dış basının giremediği Suriye'nin başkenti Şam'dan güvenlik nedeniyle ismini veremediğimiz bir gazetecinin izlenimleri