BIST 9.970
DOLAR 32,38
EURO 34,75
ALTIN 2.435,13
HABER /  DÜNYA

Erdoğan: CHP her zaman sokak eylemlerinde yer almıştır

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Siz aylarca, yıllarca süt gibi temiz, süt kadar beyaz eserler üretirsiniz ama birkaç vandal, birkaç barbar ç...

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Siz aylarca, yıllarca süt gibi temiz, süt kadar beyaz eserler üretirsiniz ama birkaç vandal, birkaç barbar çıkar o sütün saflığını, temizliğini, güzelliğini kirletmeye kalkar” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rixos Otel’de düzenlenen ’AK Parti İlçe Başkanları ve İlçe Belediye Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada 11 yıl boyunca olduğu gibi bundan sonra da bir yandan millet için hizmet üretmeye, bir yandan kendilerini bu yoldan alıkoymaya çalışanlara karşı mücadele etmeye devam edeceklerinin altını çizdi. Teşkilatlarını bu yönde uyarmak istediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, “Çok ama çok dikkatli ve uyanık olmak zorundayız. Tarihte nice büyük medeniyetler görüldü. Barbarlar gelmiş o medeniyetleri kökünden kazımışlardır. Tarihte nice kütüphaneler görürsünüz. Alimler bütün bir hayatlarını vererek tek nüsha halinde kitaplar yayınlaşmış ama barbarlar gelip o kütüphaneleri acımasızca yakmışlardır. Tarihte nice şehirler görürsünüz, adeta bir masalın içinde yaşamış gibi ama Vandal tarafından, istilacılar tarafından yok edilmişlerdir. İşte bunu bu son olaylarda da gördük. İşte şurada nefis bir alt geçit yapılmış, seramiklerle dayalı, döşeli seramikleri bu Vandallar ne yaptı, kırdılar. Şimdi bunun hemen anında yenisi yapılabilir, onlar sökülür yenileri takılabilir ama bunları bir müddet milletin görmesi lazım. Görmesi lazım. Buradan ibret alması lazım. Bu çok önemlidir ama ben hala şunu anlamakta zorlanıyorum; acaba diyorum vatandaşımız şu soruyu soruyor mu? Bunu acaba kimler yaptı, bunu acaba hangi Vandallar yaptı. Bunun hesabını sormak için acaba ben 30 Mart’ta bu seramikleri, bu canım şehrin güzelliklerini kırıp dökenlere bunun hesabını 30 Mart’ta soracağım diyor mu? Bunları bizi anlatmamız lazım” diye konuştu.

“90 ARTI UZATMALAR VAR”
Taksim Meydanı’nın yayalaştırma projesinin bir etabının bittiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, artık araçların yerin altına alındığını ifade etti. Başbakan Erdoğan, “Çıkmışlar şimdi ‘Ama üstü yeşillik yok.’ Daha önce orada yeşillik var mıydı. Daha önce orada arabaların egzozu vardı, arabalar vardı. Şimdi egzoz konularından, arabaların gidiş gelişinden sizi kurtarıyoruz, araçları tamamen yerin altına alıyoruz. Tamamen yayalaştırma bittiği zaman inşallah çevresi gayet güzel bir peyzaj düzenlemesiyle o da halledilecek. Biz bunların tamamıyla bir plan, bir proje içerisinde devamını düşünen, onu hazırlayan insanlarız ama bunlarda böyle bir anlayış, böyle bir düşünce yok ki. Daha yolda giderken saldırı başlıyor. Ya sonunu bir bekle bakalım. 90 artı biliyorsunuz uzatmalar var. Bunları bir oynayacağız, daha burada çok şeyler var. Yapacağımız işler var. Bütün bunlara rağmen her zaman ifade ediyorum yapmak zor olandır, yıkmak ise en kolayıdır. Onlar kolaya talipler, biz ize zora talibiz” şeklinde konuştu.
Yapmak kadar yapılanı muhafaza etmenin de zor olduğunun altını çizen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Vandalların karşısında bu yapılanı da koruyacaksınız. Burada da tabii ki güvenlik güçlerimize görev düşüyor. Çünkü medeni olmak medinelerden geçiyor, yani şehirlerden. Bunu halletmemiz lazım. Biz 11 yıl boyunca hep zora talip olduk. Her zaman yaptık, her zaman inşa ettik ve taş üstüne taş koyduk. Bunun heyecanını yaşadık ama böyle bir derdi, böyle bir gayesi olmayan da yapılanı bozmak, inşa edileni yıkmak, taş üstünde taş bırakmak için ellerinden ne geliyorsa onu yaptılar ve yapıyorlar. Kardeşlerim süt bembeyazdır ama zerre kadar bir pislik nokta olarak sütün içine düşerse o süt temizliğini, beyazlığını, saflığını kaybeder. Siz aylarca, yıllarca süt gibi temiz, süt kadar beyaz eserler üretirsiniz ama birkaç Vandal, birkaç barbar çıkar o sütün saflığını, temizliğini, güzelliğini kirletmeye kalkar. İşte onun için uyanık olacak, onun için dikkatli olacağız. Bir yandan hizmet ve eser üretirken bir yandan da onu hem daha yükseğe taşımanın hem de muhafaza etmenin mücadelesini vereceğiz. Bir anlık bir rehavetle bir anlık bir dikkatsizlik bile yılların emeğini, alın terini alıp götürür. İşte biz buna izin vermeyeceğiz, müsaade etmeyiz. Ben şu kadar iş yaptım, şu kadar eser ürettim, şu kadar hizmet ettim deyip kenara çekilen emin olun kaybetmiştir. Altını çizerek ifade ediyorum; bizim için menzil önce Allah’ın, sonra milletin takdirindedir. Allah ömür verdikçe, nefes verdikçe aralıksız hizmet edeceğiz. Millet bize dur deyinceye kadar aralıksız hizmet üreteceğiz. Millet bize dur deyinceye kadar, Rabbim bize dur deyinceye kadar biz kendi kendimize ‘durmak devam yola devam’ diyecek kararlılıkla yürüyeceğiz.”

“MAKAMLAR BİZİ DEĞİL, BİZ MAKAMLARI İDARE EDECEĞİZ”
‘Biz bu millete efendi olmaya değil, biz bu millete hizmetkar olmaya’ geldik diyen Başbakan Erdoğan, kendilerinin farkının bu olduğunu söyledi. Millete hizmet üretmenin sayısız yöntemi ve metodunun bulunduğunun altını çizen Başbakan Erdoğan, millete hizmet yolunda küsmek gibi, darılmak gibi bir kavramı bu zamana kadar tanımadıklarını ifade etti. Her fırsatta Türkiye’nin bir olduğunu, beraber olduğunu, birlikte Türkiye olduğunu vurguladıklarını belirten Başbakan Erdoğan, aynı çağrıyı teşkilat nezdinde kendilerine yapacaklarını dile getirdi. Bu mücadelenin kendilerinin şahsi mücadelesi olmadığını, millete hizmet mücadelesi, ülkeye hizmet mücadelesi olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, “Milletin biz verdiği süreyi de son ana kadar değerli kardeşlerim hep birlikte devir teslim anına kadar inşallah alnımızın akıyla tamamlayacak, sonrasında ya devam edeceğiz ya da bayrağı diğer kardeşimize emanet edeceğiz. Makamlar bizi değil, biz makamları idare edeceğiz. Bize makamlar hükmetmeyecek. Bize millet, biz de makamlara hükmedeceğiz” dedi.
Türkiye için çok önemli bir seçime gidildiğinin altını çizen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
“2014 Mart seçimleri çok önemli. Dün 17 Eylül’de Türkiye tarihinin en karanlık günlerimizden birinin 52. yıl dönümü çok büyük bir buruklukla, büyük bir hüzünle ve kalp kırıklığıyla ifa ettik. Bundan 52 yıl önce Türkiye’nin serbest çekimlerle, milletin özgür iradesi ile seçilmiş bir başbakanı, merhum Adnan Menderes ve ondan bir gün önce iki bakanı çok hazin bir şekilde idam edildiler. Birileri bunu sürekli hatırlıyor ve hatırlatıyor olmamızdan, bu acıyı sıcak tutuyor olmamızdan rahatsızlık duyabilir. Bunların kimler olduğunu zaten sizlerde biliyorsunuz, bizlerde biliyoruz. Ancak 27 Mayıs müdahalesi öyle bir müdahaledir ki etkisi bugünlere kadar devam etmiş, kara gölgesi bugünlere kadar Türkiye’nin üzerimizde kalmış bir müdahaledir. 11 yıl boyunca yaşadığımız birçok sıkıntının, bugün karşılaştığımız birçok sorunun, özellikle temelinde 27 müdahalesi vardır, Yassıada süreci vardır. Dün 52 yılı dolduran insanlık dışı idamlar vardır. Çok enteresan. Şimdi Yassıada ile ilgili bir proje hazırlıyoruz. Proje hemen hemen bitti ve adını da Yassıada’nın ‘Demokrasi ve Özgürlükler Adası’ koyduk. Şimdi bir grup gitmiş o mahkemenin olduğu salona adının Demokrasi ve Özgürlükler Adası olmasını istiyoruz diye yazmış. Bir ayrı grupta gitmiş adamıza el dokundurtmayız demiş. ‘Yassıada bizimdir demiş.’ Sen kimsin ya. Neye dayanarak bizimdir diyorsun. Yassıada bu ülkede özgürlük ve demokrasiye karşı olanların değil, özgürlük ve demokrasinin yanında olanların adasıdır. Bunun mücadelesini verenlerindir. İşte şimdi biz bu adayı bu anlamda özgürlükçü ve demokrasi mücadelesini verenlere hizmet edecek hale getirmek üzere kongrelerin yapıldığı, kültürel etkinliklerin yapıldığı bir adalar haline dönüştürüyoruz. Anayasa’da, yasalarda, yargıda, bürokraside, hatta siyasette var olan birçok sorunun kaynağında 27 Mayıs müdahalesi yatmaktadır. 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Mayıs bütün bunları pekiştirmek adına, onu tahkim etmek adına, onun gölgesini Türkiye üzerinde daha fazla tutmak adına yapılmış darbelerdir. Bunun devamını isteyen var mı, şuanda var. Onun da kim olduğunu, kimler olduğunu biliyorsunuz. 27 Mayıs’ın nasıl geldiğini, ülkeyi adete bir silindir gibi nasıl ezip geçtiğini, Türkiye’ye nasıl bir ağır bedeller ödettiğini eğer hatırlamaz ve hatırlatmazsak, özellikle bunları genç nesillere aktarmazsak inanın aynı tuzaklara yeniden düşer, aynı acıları tekrar yaşarız. Şunu unutmayın, her darbe bize en az 10 yıl geri götürür. En az. Fazlası var azı yok. 20 diyebilirsiniz. En az 10 yıl. Toplamda bu 40 yıl demektir şuanda. Bunu yapanlar bunun bedelini ödeyemezler. Onun içinde millet bunu yapanlara veya onun arkasında duranlara bu ülkede hiç tek başına iktidar verdi mi? Vermedi. Vermiyor ve Allah’ın izniyle de vermeyecek.”

“CHP SOKAK EYLEMLERİNİN HER ZAMAN İÇERİSİNDEDİR”
“Şuanda eline taş alan, eline molotof alan, sokakları yangın yerine çeviren gençler yaptıklarının ilk olduğuna, özgün olduğuna, Türkiye tarihinde bunların ilk kez yaşandığına inanıyorlarsa çok ama çok büyük yanılgının içindeler demektir” diyen Başbakan Erdoğan, “Gitsinler 27 Mayıs öncesinde sokakların nasıl yangın yerine çevrildiğini okusunlar ya da büyüklerinden dinlesinler. Gitsinler 12 Eylül öncesinde gençlerin nasıl birbirine düşürüldüğünü, sokakların nasıl terörize edildiğini, sonradan bunların nasıl bıçakla kesilir gibi kesildiğini okusunlar, büyüklerinden dinlesinler. Sokakları yangın yerine çevirmek, üniversiteleri sokağa dökmek, huzuru bozmak, gençleri birbirine düşürmek, 27 Mayıs öncesi kullanılan bir metottur. İşe yaramıştır, sonrasında maalesef 12 Eylül’de başarıyla sahneye konulmuştur. 27 Mayıs’ı devrimci darbe olarak tanımlayan, 27 Mayıs’a çanak tutan, alkışlayan, hatta 27 Mayıs’ı bayram olarak kutlayan Cumhuriyet Halk Partisi de bu tür sokak eylemlerinin her zaman içerisinde yer almış, her zaman tahrikçisi olmuştur ve bugün de yine yanındadır, arkasındadır, içindedir. Şunu bilin ki; AK Parti ve bu teşkilat 27 Mayıs’la başlayan o kısır döngüyü kırmış, 11 yıl boyunca da 27 Mayıs’ı da Türkiye üzerindeki gölgesini cesaretle dağıtmıştır. 11 yıl içinde 27 Mayıs ruhunu, 12 Eylül ve 28 Şubat ruhunu diriltmek için çok kirli senaryolar bu ülkede uygulanmak istendi. Hepsine biz göğüs gerdik. Her senaryoyu boşa çıkardık. Her tuzağı bozduk. Şuanda 27 Mayıs ruhunu yaşatmak, sandığı ve milli iradeyi yok saymak için yazılan senaryoyu, kurulan tuzağı da hamd olsun bozacağız. Mart ayındaki seçimlerde bu ülkede sandığın artık tartışılmaz olduğunu, demokrasinin artık tartışılmaz olduğunu ilan edecek, inşallah milli iradenin tam ve mutlak zaferini tüm Türkiye’ye müjdelemiş olacağız. Bürokratik oligarşinin Türkiye’ye istikamet çizdiği günlerin artık geride kaldığını, önümüzdeki seçimlerde çok daha güçlü şekilde ilan edeceğiz. Sandık dışında, seçim dışında yolların Türkiye’de tedavülden tamamen kalktığını 30 Mart’ta bir kez daha hep birlikte ilan edeceğiz” diye konuştu.