BIST 11.007
DOLAR 42,53
EURO 49,56
ALTIN 5.746,23

En büyük silahı nedir?...

Sorunu olan kişi veya kurum ülkenin devasa holdinglerinden veya özel bankalarından biri olabileceği gibi, sıradan bir Şişlili mukim de olabilir...

 Sürekli gülen birisini tanıdığınızda aklınızdan iki şey geçer...
* O kişi sınırsız aptaldır...
* O kişinin saklayacak kusurları, suçları vardır...
Ne demek mi istiyorum?..
Tabii anlatacağım...
Ama önce neden böyle bir giriş yaptığımı belirteyim...

Sıradan ve herkesten kuşku duyan insanlar "Kim" sorusunu çok severler...
Tarih kitaplarını bile "Neler oldu? Niçin oldu?" sorularının cevaplarını aramak için değil; "Kim yaptı? Kiminle yaptı?"suallerine cevap aramak için okurlar... 
Padişah analarının kimler oldukları; o padişahın dünya tarihine yaptığı katkının temel gerekçelerinden daha önemlidir bu tipler için…

Farkında mısınız bilmiyorum…mustafa-sarigul-dspden-istifa-ediyor--1905091200_l.jpg
Benim işim olduğu için çok iyi biliyorum:
Mustafa Sarıgül "Neden? Niçin?" sorularının cevaplarını asla merak etmez...
O, her işin ve her olayın arkasında "kim" olduğunu araştırır...
Çünkü...
Sürekli "dingilder"...
 
Sarıgül işini yaparken de "Neden? Niçin" sorularına cevap aramaz...
Çünkü...
A
lacağı kararı "Kim?" sorusuna vereceği cevap  etkiler...
Şişli Belediyesiyle bir işiniz (sorununuz/talebiniz) varsa ne olduğu, niçin olduğu, neden oluştuğu ilgilendirmez Sarıgül'ü...
Zira...
“Problemin kime ait olduğu”, çözülüp çözülmemesinden daha mühimdir Sarıgül için...

Öyle ya...
Sorunu olan kişi veya kurum ülkenin devasa holdinglerinden veya özel bankalarından biri olabileceği gibi, sıradan bir Şişlili mukim de olabilir...
Sıradan ve mütevazı Şişlili bir mukimin sorununun çözümlenmesi Sarıgül'e ne duadan başka ne kazandırır?..
Hiç!..
Sarıgül'ün duaya ihtiyacı yok ki...
Bu dünyada "dua” karın da doyurmuyor zaten(!)...
Yaşı ilerleyip de ölüm yaklaştığında da hacca falan gider, bir camii yaptırır tamam...
Cennetin bileti(!) cepte
...
Yani...
Sarıgül hem bu dünyada yaşıyor cenneti...
Hem de...
Herkesten kuşkusu var da; sonsuz alemde cennete gideceğinden kuşkusu yok...



Sinirlenme Başkan!..

Mustafa Sarıgül CNN Türk
'te yayınlanan ve belediye başkanlarının konuk edildiği “Çıkış Yolu” programında soruları cevapladı...
Ama...
"Kolay" soruları...
Cevap verdiğinde gelecekte başına iş açmayacak soruları...
Kendisini "sevimli" gösterecek soruları...
Ne zaman ki muhabir Sami Altınkaya "Belediyenin kaç trilyon borcu var" diye sual etti…
Erken gelmiş Irene kasırgası patladı ekranın orta yerinde...
Sarıgül sinirlendi...
Her saniye gülen yüzü (gözleri değil çünkü Sarıgül gözleriyle gülemez; göz kaslarını "gülüyormuş" konumuna getirir sadece) birden asıldı...
Ve sorunun cevabını vermek yerine hemen tanıdık, bildik stratejik silâhına sarıldı:
"Bu soruyu size kim sordurdu çok merak ediyorum?..”

Girişi okudunuz mu?..
Teşekkür ederim...
O halde analizime geçebilirim...

























Nerede kalmıştık?..


"Bu soruyu size kim sordurdu çok merak ediyorum?..” karşı sorusunda...
Çünkü...
Sorulan soruya cevap verirse, borçlarının nasıl ve nereden kaynaklandığını da anlatacak?..
Belediye başkanlığı sırasında geçirdiği “Vergi Af” ve “Vergi yeniden Yapılandırılmaları”na ilişkin yasalardan nasıl faydalandığını açıklamak zorunda kalacak?..
O halde en kolayı eğilip yumruğu savuşturmak ve karşı atağa geçip (genel başkanlık için yarıştığı Kurultayı ve savurduğu yumrukları hatırlayın) üst üste yumruklar indirmek…
Bakın devamı nasıl geliyor:


Aabileri, ablaları!..

Muhabir "Belediyenin kaç trilyon borcu var?" diye soruyor; Başkan “Belediye olarak SSK ve Maliye'ye olan borçlarımızı, bizden önceki başkanlardan bize intikal eden borçları ödedik” diye cevap veriyor…

Efendim…
Zaten kamu veya özel hangi kurumu yönetirseniz yönetin, tabii ki sizden önce devreden borçları ödeyeceksiniz…
“Aabilerim, ablalarım; bu borçları valla ben yapmadım; benden önceki aabilerim ablalarım yapmış muhterem yetkililer” diyecek halin yok ya…
Öyle olsa bütün şirketler borç takıp, yönetim değiştirirler…

“Bana göre planlanmış bir soru”.
Bu soruyla muhatabının midesine sağlam bir kroşe indirdi…
Devam:
“Açık konuşayım canlı yayındayız zaten. Ben delikanlı adamım. Tenekeden teyyare değilim. Boşa da ateş etmem. Attığım zaman 12'den vurmam lazım.”
Burasının tercümesi şöyle:
“Ben halk adamıyım aabi… Öyle ‘osuruktan tayyare selâm söyle o yâre’ tipi acizlerden değilim”…
Bu bölüm tribünlere mesaj…

Devam:
“Seçim kampanyasında bazı insanlar Şişli'nin 850 trilyon borcu olduğunu söylediler. Neler neler söylediler. Ben gururla söylüyorum. Belediye olarak SSK ve Maliye'ye olan borçlarımızı, bizden önceki başkanlardan bize intikal eden borçları ödedik”…
Bu bölüm orta hakem ve masa hakemlerine selâm sarkıtma…

İyi de Başkan!..
Muhabir Sami Altınkaya “"Belediyenin kaç trilyon borcu var" diye sordu sana…
“Kimden borç devir aldın?” diye sual etmedi ki?..
Hani katıra sormuşlar:
“Baban kim?”
Utanmış katır babasının “eşek” olduğunu söylemeye..
“At, dayım olur” demiş övünerek…
Sarıgül’ün cevabı da o hesap…


Kıvırma Başkan…

Mustafa Sarıgül için bir tek Allah’ın kulu “Aptal” diyebilir mi?..
Diyemez…
Peki…
Sürekli güldüğü konusunda hemfikir miyiz?..
Tabii ki hemfikiriz
Peki…
Başka sorum yok!..

Hiç ıvırmayacak, kıvırmayaca cevap vereceksin…
Şişli Belediyesinin kaç trilyon (bugünkü parayla milyon) lira borcu var?..
Yeniden yapılandırmayı yaptın mı?.
Yaptıysan borcunu 36 aya mı yaydın?..
36 aya yaydıysan iki ayda bir ne kadar taksit ödüyorsun?..

Yahu Başkan!..
Dürüst, becerikli, havadan, sudan kaynak yaratıp belediyeyi yöneten bir başkan bu sorulara samimi bir gülücükle cevap verir…
“Sana bu soruyu kim sordurttu?” diye karşı soruyla atağa geçmez…