BIST 10.471
DOLAR 32,82
EURO 35,20
ALTIN 2.453,22
HABER /  GÜNCEL

Ekonomi kafaları karıştırdı

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı, son ekonomik gelişmelerin kafa karıştırdığını söyledi

Abone ol

Türk Sanayici İş Adamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı, son günlerde yaşanan ekonomik gelişmelerin herkesin kafasında soru işaretleri bıraktığını belirterek, "Ekonomimizin uluslararası dalgalanmalardan en az düzeyde etkilenmesi için yapısal önlemlere hız verilerek, ekonomimizin dayanıklılığının güçlendirilmesi gerekiyor" dedi.

Adana Genç İş Adamları Derneği'nin (AGİAD) "01 İş Meslek Ödülleri" törenine katılan Sabancı, ekonomideki gidişatı değerlendirdi. Son günlerde ekonomide yaşanan gelişmelerin, ekonominin gidişatı konusunda herkesin kafasında soru işaretleri oluşturduğunu belirten Sabancı, "Geçtiğimiz Mayıs ayı sonunda uluslararası piyasalarda başlayan dalgalanma sonucunda, gelişmekte olan ülkelerde sermaye çıkışları görüldü. Temelde Amerikan Merkez Bankası'nın faiz politikalarına bağlı olarak gelişen bu dalgalanmaların etkileri, ülkemiz ekonomisinde de kendini hissettirdi. Ekonomimizin bu tür olası hareketliliklerden en az düzeyde etkilenmesi için Türkiye'nin önünde tek bir kalıcı çözüm mevcuttur. Bu çözüm, yapısal önlemlere hız vererek ekonomimizin dayanıklılığının güçlendirilmesidir" diye konuştu.

Ekonomideki son gelişmelerin, daha fazla çaba içerisinde olunması gerektiğinin sinyallerini verdiğini ifade eden Sabancı, "Ekonomimizin bugüne kadar sergilediği başarının ardında, olumlu seyreden uluslararası konjonktürün rolü yansınamayacak boyutlarda olmuştur. Dolayısıyla, uluslararası konjonktürün eskisi kadar olumlu olmadığı bugünkü ortamda yapılması gereken, ekonomimizi, giderek daha sağlam temellere oturan bir yapıya getirmektir. Bu bağlamda istihdam, refah düzeyi ve gelir eşitliği gibi konularda ilerleme sağlayabilmemiz ve sürdürebilir büyüme oranlarına ulaşabilmemizin için gerekli olan uzun dönemli stratejilerin önemini hatırlatmak isterim" ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE, AVRUPA İÇİN BİR ÜRETİM ÜSSÜ OLABİLİR"
Gelişmekte olan ülkelerin ileriye dönük uyguladıkları uzun vadeli stratejilerin, ekonomik dalgalanmalardan etkilenme oranını azalttığını dile getiren Sabancı, "İçinde bulunduğumuz yoğun rekabet ortamında, Türkiye'nin de aralarında olduğu gelişmekte olan ülkeler, artık gerçekleştirmiş oldukları yapısal reformlarla yetinmeyip, ileriye dönük uzun vadeli stratejiler geliştirmek, bunların gerektirdiği yapısal dönüşüm sürecine bugünden başlatmak zorundadırlar. Bunu gerçekleştiren ülkeler, küresel ölçekteki dalgalanmaların etkisini en az düzeyde hissetmektedirler. Uzun vadeli stratejiler geliştirilirken, reform sürecinin, yapısal reformlardan mikro ekonomik reformlara doğru genişletilmesi ve derinleştirilmesi gerekmektedir. Böylece, piyasalara üretim, paylaşım, tüketim süreçlerinde kazanımlar sağlanacaktır. Bu kazanımlar ise beklentilerin yeniden olumluya dönmesine katkıda bulunacaktır" şeklinde konuştu. Türkiye'nin ekonomik alanda Avrupa ile ilişkisini iyi kullanması halinde iyi bir geleceği olduğunu kaydeden Sabancı, "Avrupa'nın KOBİ'leri de yabancı ülkelerde yatırım ihtiyacı içinde. Ancak Çin'e gitmeye güçleri yetmiyor. Bunun yerine Türkiye'ye gelmek istiyorlar. Yurtdışındaki muadillerimizin de ifade ettiği gibi, Türkiye Avrupa için bir üretim üssü olabilir. Avrupa'nın, yeni sanayileşme hedeflerini ortaya koyduğu Lizbon Stratejisi'nin de önemli ayaklarından biri KOBİ'lerin gelişmesi. Türkiye, Avrupalı KOBİ'lerin Çin'i olabilir. Bu söz çok önemli bir gerçeğe parmak basıyor. Bu gerçeği yakından takip etmekte fayda var. Türkiye'nin, Avrupalı KOBİ'lerin üssü olabilmesi için dinamik, kolay uyum sağlayan, istihdam yaratma kapasitesine sahip KOBİ'lerin gelişmesinin önünün açılması gerekmektedir" dedi.

Avrupa Birliği (AB) müzakereleri ile ilgili de açıklamalarda bulunan Sabancı, son gelişmelerin sevindirici olduğunu belirterek, "Lüksemburg'daki Türkiye-AB Ortaklık Konseyi Toplantısı ve Hükümetler Arası Konferans'ın sonuçları itibariyle, müzakerelerde ilk adımların atılmaya başlanmış olduğunu da memnuniyetle görüyoruz. Türkiye'nin bu tarihsel aşamayı, AB'nin kendi iç siyasal dengeleri ve sosyo-ekonomik ortamı açısından kurulduğundan beri yaşadığı en zor dönemde gerçekleştirmiş olması, gelinen noktayı daha da anlamlı kılmaktadır. Bunu yeni bir hareket noktası olarak kabul ederek, tüm dünyaya, Türkiye'nin AB yolunda ilerlemeye kararlı olduğunu göstermek zorundayız. Bu kararlılık sayesinde hem Türkiye'nin bugün önünde yükselen problemler daha olay çözülecek, hem de AB, Türkiye'nin katkılarıyla geleceğe dönük ekonomik ve jeopolitik imkanlarını geliştirme fırsatı yakalayacaktır. Önümüzde parlak bir gelecek duruyor. Bu geleceğe giden yolları her türlü engelden arındırmak zorundayız. İş dünyası olarak bu süreçte üzerimize düşen görevleri azami ölçüde yerine getirmek için tüm imkanlarımızı seferber etmek zorundayız" diye konuştu.