BIST 9.716
DOLAR 32,55
EURO 34,82
ALTIN 2.430,69
HABER /  EKONOMİ

Doğum koçu ile doğum ölümle bitmişti Ebeler Derneği harekete geçti

ANKARA'da, 'doğum koçu' tarafından evde doğum yaptırılan Ö.G.'nin (41) bebeği, ters gelerek doğum kanalında kaldı ve ölü doğdu. Bunun üzerine ebeler açılan davaya müdahil olacaklarını açıkladı.

Abone ol

Anadolu Ebeler Derneği Başkanı Uzman Ebe Nesibe Üzel, “Bu davaya müdahil olacağız ve süreci takip edeceğiz. Kendi alanıyla ilgili görev yapmayan kişilerin neden olduğu olumsuz sağlık sonuçları ile derneğimiz, suç duyurusunda bulunmuştur” dedi. Üzel, ebelik sisteminin zayıfladığı ülkelerde bundan doğan boşluktan yararlanmak isteyen bazı kesimler için doğum koçluğu gibi “sosyal medya” trendlerinin, suistimallere yol açtığını ve anne bebek hayatının güvenliğini tehdit eder hale geldiğini vurguladı.

Doğumun, doğal koşullar altında ama tıbbi takipleri de içerecek şekilde yürütülmesi gereken bir süreç olduğunu belirten Doğasında Doğum Derneği Başkanı, Kadın Doğum ve Perinatoloji Uzmanı Prof. Dr. Aydan Biri, 33 yıllık bir kadın doğum hekimi olarak “doğum koçu” kavramını asla kabul edemeyeceğini, bu işi ancak sağlık eğitimi almış ebelerin güvenle yapabileceğini söyledi.

10 yıldır bu tehlikeyi görüyor ve uyarıyorduk

Sağlık Bakanlığı’na geçtiğimiz Temmuz ayında konuyla ilgili bir uyarı yazısı yazdıklarını da söyleyen Üzel, Bakanlığın 25 Aralık’ta bu yazıya cevaben il müdürlüklerine yazı göndererek, bu kurumlarla ilgili yasal sürecin başlatılacağını belirttiğini ifade etti.

Üzel, “Biz, Anadolu Ebeler Derneği olarak, 10 yıldır böyle bir tehlikeyi zaten öngördük ve bu tür mesleklerin türemesi ve kadınlara sosyal medya üzerinden doğrudan, hiç denetimsiz ve kontrolsüz bir şekilde erişebildikleri, bu durumun çok korkunç düzeylere ulaştığı konusunda uyarılar yaptık. Tanımlanmış olan bir takım destek ve yardım hizmetleri ve bunların ücret mukabilinde anneye cazip tekliflerle sunulmuş olması kesinlikle güvenlik tehdidi oluşturmaktadır.

Çünkü burada, tanı ve tedaviyi geciktiriyorsunuz; aynı zamanda da anne adayını gerçek ebelik yaklaşımından da mahrum bırakıyorsunuz. Sonuçta da ciddi sağlık sorunları ile sonuçlanan vakalarla karşılaşıyorsunuz” dedi.

Suç duyurusunda bulunduk

Uzman Ebe Üzel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadınların müdahalesiz, son derece trend olan uygulamalarla doğum yaklaşımlarını, sağlık personeliolmayan birinden talep etmeleri çok sakıncalı ve tehlikeli. Biz dernek olarak aynı zamanda toplumun daha sağlıklı gebelik doğum hizmetlerine erişmesi için mücadele ediyoruz. O yüzden de bu davaya müdahil olacağız ve süreci takip edeceğiz.

Kendi alanıyla ilgili görev yapmayan kişilerin neden olduğu olumsuz sağlık sonuçları ile derneğimiz, suç duyurusunda bulunmuştur. Doğuma hazırlık, danışmanlık merkezleri açılması ile ilgili 2018 yılında bir genelge yayınlandı. Burada örneğin (bu kurumların) ebenin sorumluluğunda ve kadın doğum hekiminin varlığında açılması gerekliliği var; asla görev alanı dışına giren bir meslek tanımı yok.

Sağlık Bakanlığı’na da dernek avukatımız kanalıyla geçtiğimiz Temmuz ayında bir uyarı başvurusu yapmıştık bununla ilgili. 25 Aralık’ta bu yazımıza bir cevap geldi Sağlık Bakanlığı’ndan ve tüm illere, ‘denetimsiz ve kontrolsüz yapılan eğitimlerin aslında Sağlık Bakanlığı’nın izni olmadan yapıldığına ve takibe alınması gerektiğine, suçu tespit edilenlere de  suç duyurusunda bulunulacağına dair’ yazı gönderildiği belirtildi.”

58 bin ebenin 8-9 bini aktif

Bu sıkıntıların, sağlık hizmetlerinde ebelik sisteminin zayıfladığı ülkelerde daha çok görüldüğünü vurgulayan Üzel, sözlerini şöyle noktaladı: “Gebelik sürecinde bir risk belirdiğinde, o riskin belirtilerini en erken tanımlayıp bir hekim ile ilişkilendirilecek olan yegane kişi ebedir.

Dolayısıyla ebe dışında birisinin danışmanlık yapmaya kalkması, malpraktis davalarını da içeren sonuçlara sebep olabilir. Türkiye’de her yıl yaklaşık 1 milyon 250 bin doğum gerçekleşiyor ve 58 bin ebemiz var. Bunu orantıladığınız zaman sayılar şahane görünüyor.

Ancak ebelerin hemşirelik alanına kaydırılması, bu ihtiyaçları ve bu tehlikeleri doğurdu. Bu ebelerin kaçı gerçekten gebelik, doğum ve lohusalık süreçlerinde aktif olarak görev alıyor derseniz, yaklaşık 25 bini yani yarıya yakını hemşirelik hizmetlerinde görevlendirildi, 10-15 bin kadar ebemiz de aile sağlığı merkezlerinde, birinci basamakta.

Yani doğum ve doğum sonrası lohusalık süreçlerindeki aktif ebe sayısı 8-9 bini geçmez. Biz, çok yüksek olan anne ölüm oranlarına çok büyük mücadelelerle düşürmüş bir sağlık camiasıyız bu ülkede. Şu anda çok idealize olan ve daha iyiye giden anne çocuk sağlığı hizmetlerini bu gibi denetimsiz oluşumlarla riske atamayız”