BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Doğu Perinçek 180 derece değişirse

Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, hükümetin Kıbrıs politikasını eleştiren ve şu anki statükonun devamı için yazan Doğu Perinçek'le ilgili bir

Abone ol

Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Kıbrıs politikasıyla ilgili geçmişte yaşanan bir olaydan yola çıkarak İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek'e 'döneklik'le itham etti. İşte Özkök'ün 1975'li yıllara ait bir anısı ve düşünceleri... Demek ‘döneklik’ herkese lazım olabilirmiş SİZİ biraz gerilere götürmek istiyorum. Yıl 1975... Ocak ayı. İstanbul'da ‘‘Yelken Matbaası’’nda ilginç şeyler oluyor. Yelken Matbaası o günlerde Ercan Arıklı'nın yayınladığı Pembe ve Sarı dizileri basıyor. YELKEN MATBAASI Ayrıca bazı gazetelerin yan yayınları da orada basılıyor. Matbaanın bastığı tek bir siyasi nitelikli yayın vardır. Bu haftalık derginin adı da ‘‘Aydınlık’’tır. Yani bugün hálá yayınlanmakta olan bildiğimiz ‘‘Aydınlık’’ Dergisi. İşte o yılın ocak ayında bir gün bu matbaa Birinci Şube ekiplerince basılır. Artık bu terimler yok. O nedenle genç okurlara ‘‘Birinci Şube’’nin ne olduğunu açıklayayım. Birinci Şube, Emniyet'in siyasi olaylara bakan şubesidir. O gün Yelken Matbaası'nın bütün personeli, baskı ustaları, işçileri alınıp Birinci Şube'ye götürülür. Oradan da yargılanmak üzere Ankara'ya. Birinci Şube'nin matbaayı basma nedeni, ‘‘Aydınlık’’ Dergisi'nin o haftaki kapak konusudur. Bilin bakalım o haftaki kapakta hangi konu vardır? ‘‘Kıbrıs...’’ Üstelik de şöyle bir yaklaşımla: ‘‘Kıbrıs'ta Türk işgaline son...’’ Derginin başyazısı da o konuya ayrılmıştır. Türk Ordusu'nun Kıbrıs'ta işgale devamı halinde, bunun bir gün Türkiye'nin geleceğini etkileyeceği teması işlenmektedir. Peki bu derginin sorumlusu ve başyazılarını yazan kişi kimdir? Doğu Perinçek. Yani şimdi Kuzey Kıbrıs'ta Denktaş'a ve Türk Ordusu'na karşı gösteri yapanlara ‘‘hain’’ diyen, kendine ‘‘ulusalcı güçler’’ adını takmış bir koalisyonun üyesi. Demek ki Perinçek ve Aydınlık Dergisi'nin en azından Kıbrıs konusundaki görüşleri, 1975'ten bu yana 180 derece tersine dönmüş. İŞGALCİ ORDU Bana ‘‘Bu görüşlerden hangisini tercih edersin’’ diye sorarsanız, ille de, yani kerhen birini tercih etmem gerekirse ‘‘Şimdikini’’ derdim. Ama bu, Perinçek'in bugünkü görüşünü savunduğum anlamına gelmez. Bana göre, ne 1975'teki görüşü doğrudur, ne de bugünkü. İkisi de aynı ölçüde bağnazlığı temsil eden görüşlerdir. Ben epey bir süredir, Kuzey Kıbrıs'ta çözümün iki kutuptaki bağnaz yaklaşımların altın dengesinde olacağını yazıyorum. ZALİM KAFALAR Türk Ordusu'na ‘‘işgalci’’, Türkiye'ye ‘‘bizi sömürüyor’’ diye bakan zihniyet beni ne kadar rahatsız ediyorsa, çözüm isteyen herkese ‘‘hain’’ damgası yapıştıran zihniyet de o kadar rahatsız ediyor. Ve ancak böyle bir zihniyetin Kıbrıs'ta çözümü sağlayabileceğini düşünüyorum. Ama bugünkü yazımın asıl konusu bu değil. Benim konum, Türk medyasında insanların birbirlerine karşı ne kadar insafsız, ne kadar zalim olduklarını anlatmak. ‘‘Aydınlık’’ Dergisi yıllardır bu ülkenin birçok aydın insanını, sırtına ‘‘dönek’’ etiketi yapıştırıp aşağılıyor. Yerden yere vuruyor. O insanlarla ilgili inanılmaz bir linç kampanyası sürdürüyor. Haklarında diziler yapıp okuyucusunun gözünde küçük düşürüyor. Bense yıllardır, insanların dünya görüşlerinin, olaylara bakışlarının değişebileceğini savunuyorum. O nedenle ‘‘döneklik’’ sıfatından da hiç rahatsız olmuyorum. Ama bakın tarih, bazen intikamını nasıl alıyor. Görüşlerdeki değişikliğin döneklik olamayacağını nasıl ders verircesine hepimize öğretiyor. Ben o Çin atasözünü bu yüzden çok severim. ‘‘İnsan uzun süre bir nehrin başında oturursa, bütün düşmanlarının cesetlerinin önünden geçtiğini görür.’’ Aslında bu atasözündeki ‘‘düşmanlık’’ ve ‘‘ceset’’ kelimelerini sevmiyorum. O nedenle de bu atasözünü şöyle değiştiriyorum. ‘‘İnsanlar uzun süre bir nehrin başında oturursa, kendisine yapılan haksızlıkların cansız bedenler halinde önünden geçtiğini’’ görür. Tabii kendi yaptığı haksızlıkları da başkaları görür. ORADA OTURUN O nedenle medya lincine uğrayan insanlara hep o tavsiyede bulunuyorum. Uzun süre o nehrin başında oturmaya gayret edin. Çünkü ancak bu takdirde, size dönek diyenlerin dönekliğini görme imkánınız olabilir.