BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Dilmen'in hayranlıkla izlediği Beşiktaşlı

Beşiktaş Galatasaray'ı 2-1'le geçti. Peki siyah beyazlıları zafere götüren kilit isim kimdi?

Abone ol

Rıdvan Dilmen'e göre maçın şifresi Mert Nobre'den başkası değil. Dilmen Sabah'taki köşesinde bu futbolcu için "son yarım saat muhteşem bir Nobre izledik" ifadelerini kullandı.

Beşiktaş bu galibiyetle yarışta ben de varım dedi. Galatasaray için veda maçı gibi oldu. İşte spor yazarlarının derbi değerlerdirmeleri...

Rıdvan Dilmen (Sabah): Maçın şifresi: Mert Nobre

Galatasaray, bu sezon lige erken veda ediyor. Liderden 16 puan gerideler. Artık rakipleri yakalama şansı yok. Demoralize de oldular iyice... Önümüzdeki yılın planlamasının bu kez doğru yapılması için bir hayli zaman var. Galatasaray Kulübü, şampiyon olmuş olmamış, büyüklüğünden hiçbir zaman hiçbir şey kaybetmez. Bu yüzden bu sezonun kötü geçmesini bir şans olarak kullanabilirler, ki yeni stadı düşününce iyi kullanmaları gerek.
Beşiktaş'a gelince... 8. dakikada öne geçtiler. Bundan sonra Galatasaray'ın beraberlik çabasıyla kurduğu baskıya karşılık veremediler. Ve kale önünde panik nedeniyle (Galatasaray organize ataklarından değil), bireysel üç hata yapıp üç tane pozisyon verdiler.
İlk yarıda şuursuzca gelen rakibe karşı, maçı koparmanız için iki şeye ihtiyacınız var. Ya iyi kontra yapacaksınız. Holosko'nun dışında Nobre de Tabata da ikisi birden kötü oynayınca bunu yapamadılar. Ya da öndeki oyuncunuzun (Nobre) topu tutup takımını baskı altından kurtarması lazımdı.
Onu da yapamadı Nobre.
İlk yarı tek kale maç oldu. İkinci yarı başında Hagi'nin hamlesi geldi. Ali Turan'ın yerine sağ beke Sabri, Sabri'nin yerine sağ açığa Pino, Pino'nun yerine de santrfora Mehmet Batdal geçti. Yetmedi, oyunun son bölümünde direkt 4-2-4'e döndüler Baros'u sokarak.

SON 30 DAKİKADA BEŞİKTAŞ
55'inci dakikadan sonra çok iyi bir Beşiktaş izledik. Belki sahasında kalıyordu yine ilk yarıdaki gibi... Ama bu kez hem iyi kontra yapıyordu Guti liderliğinde, hem Holosko etkili oynuyordu, hem de son yarım saat muhteşem bir Nobre izledik.
Nobre, top tuttu. Kenardan bindirme yapan oyunculara servis yaptı. Kornerden gelen topa yükselip vurdu, auta gitti. Bir tane de golü sayılmadı. Üçüncüsünde, şahane bir kafa golü attı. Aslında dün geceki derbinin şifresi Nobre'ydi. 60 dakika Beşiktaş'ı kötü oynamaya götüren Nobre, 60'tan sonra da maçı kazandıran isim oldu.
Schuster'i de sabırlı tutumundan ötürü kutlamak gerek. İkinci yarıda gol hariç hemen hemen sıfır pozisyon veren takıma Tabata-Necip değişikliğiyle müdahale ederek orta sahayı tamamen ele geçirdi.

Ahmet Çakar (Sabah): Asıl kabus şimdi!


Bu tür maçlarda ilk dakikalarda golü yediniz mi bütün dengeler değişiveriyor.
Oyun sisteminiz değişiyor, rakip direnmeye başlıyor ve risk almaya devam ediyorsunuz. Dün gece de aynen böyle oldu. Hagi'nin iki çok önemli yanlışı Galatasaray'a belki de maçı kaybettirdi.
Elinde Sabri gibi çabuk bir sağ bek varken Ali Turan'la niye başlıyorsun be Hagi? Üstelik karşısında Holosko gibi Türkiye'nin en hızlı ve en etkili geniş alan oyuncusu varken.
Aynı Holosko Ali Turan'ı geçip ilerledi, Ali Turan da bir amatör futbolcunun yapmayacağı penaltıyı yapınca Beşiktaş maça galip başladı.
Tabii ki bu tablo Beşiktaş'ın ekmeğine yağ sürdü. İyi kapandılar, orta sahadan kaptıkları toplarla özellikle Guti ve Ernst ile hücuma çıktılar.
Peki Hagi'nin ikinci yanlışı neydi? O da çok açık. Takımında eli yüzü düzgün bir santrforun yok. Madem Baros oynayabilecek durumda; tam hazır olmasa da yine de onunla başlamalıydı.
Çünkü maç boyu Beşiktaş karşısında Galatasaray önemli pozisyonlar yakaladı. Bu tür pozisyonları Baros atar mıydı bilemiyoruz ama yer tutuşu ve vuruş tekniğiyle Mehmet Batdal ve Pino'dan çok çok iyi.
Üstelik Pino maç boyu adeta kendini yırttı. Sağa gitti, sola gitti, pozisyon buldu, arkadaşlarına pozisyon yaratmaya çalıştı ama arkadaşları ortada yoktu. Bu durumda da Pino'nun etkinliği azalıverdi.

ÇAKIR HARİKA YÖNETTİ
Beşiktaş tüm bunlara rağmen yine alıştığımız defansif zaaflar içindeydi ama önce dün gecenin yıldızı Cenk'e dua etsinler. Çok önemli toplar çıkardı ama son saniyelerde plaj futbolunda bile yenmeyecek bir golü yedi.
Ayrıca Galatasaraylı forvetlerin beceriksizliğini de söylemek lazım. Sonuçta Beşiktaş yarıştan kopmadı ama Galatasaray için asıl kabus bundan sonra başlıyor. Düşünebiliyor musunuz; koskoca Galatasaray düşme hattının sadece biraz üzerinde!
Cüneyt Çakır çok ama çok iyi bir maç yönetti.
Verdiği penaltıda karar doğru. Ali Turan'ın müthiş bir amatörlüğü var. Çok sakin, çok kontrollü ve oyunculara karşı tam FIFA'nın istediği şekilde davranıyor. Holosko'ya gösterdiği kartı vermeyebilirdi, Nobre'ye de öyle.
Ama her ikisi de yoruma açık pozisyonlar.

SERGEN YALÇIN VE ERMAN TOROĞLU NE YAZDI?

[PAGE]

Sergen Yalçın: (Fanatik) Schuster doğruyu buldu


Beşiktaş derbiyi ancak böyle kazanabilirdi. Önceki maçlarda ofansif oynayıp defansta inanılmaz açıklar veren Kartal'da Alman hoca pazar günü sistemi değiştirdi, geri çekilen Siyah-Beyazlılar işi bitirdi.

Beşiktaş derbiyi ancak böyle kazanabilirdi. Önceki maçlarda ofansif oynayıp defansta inanılmaz açıklar veren Kartal’da Alman hoca dün sistemi değiştirdi, geri çekilen Siyah-Beyazlılar işi bitirdi.

Alman teknik direktör Bernd Schuster’den derbide enteresan bir oyun sistemi. Daha önceki maçlarda ofansif oynayan, rakibine inanılmaz pozisyonlar veren Başiktaş biraz daha arkada kalıp takım savunmasını iyi yapınca bana göre çok da iyi oynamadığı bir mücadeleden glibiyetle ayrıldı. Bunun sonucunda Galatasaray’ı tamamen ligin dışına iterken Beşiktaş ön tarafa tutunmaya devam etti.

Demek ki oluyormuş Schuster efendi! Takımı biraz daha arkada tutarak Türkiye Ligi’nde maç kazanmak zor değilmiş. Geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamalarla Schuster, “Türiye’de 1960’ların futbolu oynanıyor” demişti. Peki dün akşam Beşiktaş ne oynadı? 90 dakikanın tamamında oyunu kendi alanında kabul eden Beşiktaş kontradan yakaladığı pozisyonlarla gol bulmaya çalıştı. Peki ne oldu Beşiktaş’ın ofansif anlayışına? Demek ki bazen maç kazanmak için saha içinde bazı şeyleri feda etmek lazımmış. Bir büyük takım gol yemediği zaman kazanma ihtimali çok yüksek. Schuster bunu anlamamıştı, dün nihayet anladı. Defans çok iyi oynadı, Guti takımı çok iyi yönlendirdi.

Ama oyunun genelinde kontratak bir futbol izledik Beşiktaş’tan. Beşiktaş bu maçı ancak böyle oynarsa kazanabilirdi ve kazandı. İnşallah Schuster bundan sonrası için doğruyu bulmuştur.

Beşiktaş bundan sonra bu sistemle devam ederse maç kazanması zor olmaz. Beşiktaş’ta kim eksik olursa olsun, burası büyük camiadır. Buradaki futbolcular her maçı kazanmak için sahaya çıkmaktadır. Önemli olan isimler değil, sistemdir. Beşiktaşlı oyuncuları tebrik etmek lazım.

Aslan’ın işi zor!

Galatasaray’a gelince; 60 dakika boyunca Beşiktaş’a göre daha iyi oynadılar, futbolun gereklerini yerine getirmeye çalıştılar. Ama şunu söylemek lazım, Ali Turan gibi tecrübeli bir defans oyuncusunun böyle basit bir penaltı yaptırması en büyük handikabıydı. Galatasaray’ın oyunu çevirecek
bir oyuncu kadrosuna sahip olduğunu düşünmüyorum. Bana göre futbolcu kalitesi yüksek olmayan bir takım Galatasaray. Bakalım takım bu kaos ortamından nasıl sıyrılacak, çok merak ediyorum. Hagi’nin işi hiç kolay değil. Kimi gönderecek, kimler kalacak, gerçekten işi zor.

Galatasaray genelde belli kriterde oyunculardan kurulu. Bu oyunculara camianın şampiyonluklara oynadığının hatırlatılması lazım. Bir çok oyuncu hala Anadolu takımında oynadığını sanıyor. Ama bu takımdan çok oyuncunun gitmesi lazım. Yönetimin ve Hagi’nin işleri çok zor. Eğer hamle yapmadan devam ederlerse önümüzdeki sezonu da kaybedecekler.



Erman Toroğlu (Hürriyet): Tek adam 


G.SARAY kepenkleri kapattı... Bundan sonra neler olur, bunun kararını Adnan Polat verecek. Çünkü aynı Adnan Polat, G.Saray’da çok başlılık olduğunu söylüyordu. Aslında bu savunma tamamen göstermelik.

Dün gece olay net gözüktü, G.Saray’daki başkanlık sisteminin ne olduğunu Türkiye’de bütün kamuoyu gördü. Şu ana kadar Adnan Polat tek adamdı. Ama bunu kullanamadı. Yaptığı büyük hatalarla takımı bu hale getirdi. G.Saray yönetiminin fiyaskosu dün gece sahada net bir şekilde gözüktü. Kime karşı? Beşiktaş’a... Beşiktaş aman aman futbol mu oynadı? Hayır. Schuster’in tabiriyle 60’ların futbolunu oynadı. Yani önce mantıklı bir defans yaptı. Sonra da hücum. Schuster bu maça kadar hep macera arıyordu. İlk defa macera aramadı. Aslında Holosko’yu biraz daha iyi kullanabilseler, sonuç çok daha farklı olabilirdi.

Böylesini görmedim

Cana’nın sarı kartı var, ama daha 65. dakikada Hagi, Servet’i oyundan alıp, çift santrhaf Cana ile Neill’ı sahada tutuyor. Yani o da ayrı bir mesaj. Futbol hayatım boyunca Galatasaray takımının bu kadar çabuk havlu attığı bir yılı daha görmedim. Göreceğimi de zannetmiyorum.
Bu kadar çabuk havlu atan bir takımın, bir tek hatalısı vardır; o da yönetim. Eğer Galatasaray’da sistem başkanlık ise, o da başkandır. Bu başkan ve yönetimle Galatasaray düze çıkar mı? İmkansız.
Birbirlerinin altını oyanların, arkadan kuyusunu kazanların yönetimiyle bu koca camia bir yere varamaz. Aslında bir kurtuluş olabilir. Ne ile? Eğer ilaç olacaksa, Adnan Polat’ın kankası olan Aziz Yıldırım’dan yardım isteyerek!

Beşiktaş aldanmasın

BEŞİKTAŞ biraz akıllı oynayarak, Guti’nin idaresinde çok fazla sıkmadan Galatasaray’ı çok net biçimde yendi. Maç berabere bitseydi ne olurdu? Hiçbir şey fark etmezdi. Galatasaray’ın gücü yok. Sakın Beşiktaş bu Galatasaray’ı yenerek, bu işi kurtardım demesin. Çünkü bu Galatasaray’ı yenmeyeni döverler.

Cüneyt Çakır farkı

Cüneyt Çakır, verdiği penaltıda son derece haklı. Futbolcular üzerindeki ürkütücü etkisi de, bu maçta fayda sağladı. Bir başka hakem, bu maçı bu kadar rahat tamamlayamazdı. Demek ki hakemin isim olarak etkisi, maçtan evvel stadın ve sahanın üzerine çökebiliyor.

İsim benzerliği

Bir beyin cimnastiği yapalım; Polat Holding’in yönetim kurulu başkanı Adnan Polat olsun. Genel müdürü de isim benzerliğinden gene bir Adnan Polat olsun. Şirketteki başarısızlıktan dolayı patron Adnan Polat, isim benzerliği olan arkadaşını genel müdürlükten kovar mı, kovmaz mı?

BEĞENDİM
Beşiktaş’ın oyun disiplinini. Guti’nin takımı yönetmesini.

BEĞENMEDİM
G.Saray’ın G.Saraylılık ruhunu... Ruh kalmamış, tuz ruhu olmuş.

DİKKAT
Galatasaray bu yönetimle gitmez.

ALİ AYDIN HAKEMİ NASIL BULDU?

[PAGE]

İsmet Tongo (Fotomaç): Gerçek bu

Artık sıradan bir takım haline gelen Galatasaray'ın yenilgisine herkes alıştı. Ola ki Galatasaray bu maçtan üç puanla çıksaydı, herkes "Sürprize bakın, Galatasaray Beşiktaş'ı yendi" diyecekti. Maçtan sonra herkes diyor ki, "Oyunun hakimiyeti Galatasaray'da idi. Pozisyon buldu şansı yoktu, gol atamadı." Beyler, hiç kimse Beşiktaş'ın akıllı ve kontrollü oyunundan bahsetmiyor. Kartal, Galatasaray'ı kendi sahasında kabul etti. Akıllı oynadı. Kalabalık defansla topları kesti ve kontra ile Galatasaray sahasına gitti geldi. İşte böyle bir pozisyonda Holosko'nun süratli çıkışına Ali Turan önce yetişemedi, yetiştiğinde de penaltıyı yaptı. Galatasaray'da ise kaçan ciddi pozisyonlar vardı. Pino santrfor değildi ama, iki defa eline geçen gol şansını kullanamadı. İlk yarının görüntüsü buydu.

Hatalı transferin sonu
İkinci yarı başlarken Mehmet Batdal oyuna girdi. Sabri beke geçti. Ali Turan çıktı. Hagi daha sonra Servet'i oyundan aldı, Barış'ı soktu. Anlayacağınız girenleri değil ısınma hareketleri yapan Baros'u istiyordu. Nihayet o da istek üzerine Elano'nun yerine oyuna girdi. Oyundaki mücadele bu yarıda da sürdü. Galatasaray gol kaçırdı. Ama Beşiktaş durumu 1-0'dan Nobre ile 2-0'a getirdi. Kewell'ın attığı gol işe yaramadı.

POLAT YÖNETİMİNE: Hatalı transferleriniz, inatla almadığınız bir kaleci, bir orta saha, bir de gerçek santrfor yüzünden Galatasaray bu hale geldi.
FUTBOLCULARA: Bundan sonra, yaptıklarınızdan değil, yapmadıklarınızdan sorumlu olacaksınız. Bu hale düşmüş bir Galatasaray'ın, düzlüğe çıkması yolunda rol almayanlar, problemin bir parçası olacaklardır. Gelecek onlar için "gidiş bileti" ile sona erecektir.

Ali Aydın (Zaman): Çakır, derbinin hakkını verdi

Türkiye'nin ve UEFA'nın yükselen yıldızı Cüneyt Çakır, yıldızını dünkü maçta da yükseltmeye devam etti.

Çakır, maçın tamamında yaptığı yorumlarda son derece başarılıydı. Özellikle karşılaşmanın başında sertleşebilecek oyunu beden dili ve futbolcularına yaklaşımıyla önlemesini bildi. Gösterdiği sarı kartlarda haklıydı. 8. dakikada Beşiktaş'ın kazandığı penaltıda Ali Turan'ın Holosko'ya arkadan sağ ayağıyla bir teması vardı. Penaltı kararı doğru. Kart da yerindeydi. 27. dakikada daha önceden sarı kartı olan Hilbert, orta alanda Pino'nun ayağına bastı. Hilbert'in topu alma şansı vardı. Dolayısıyla ikinci sarı kartın gösterilmemesi doğruydu. 39. dakikada Ali Turan-Ernst mücadelesinde Ali Turan kendini göstere göstere yere bıraktı. Devam ettirilmesi yerindeydi. 61. dakikada Nobre'nin attığı ve faul gerekçesiyle iptal edilen gol de doğruydu. Top ortalandığında Nobre önündeki Sabri'yi itip pozisyonunu bozmuştu. Sonuç olarak dün gece hakem kararlarıyla ilgili hiçbir şekilde yorum yapılamayacak bir maça imza atan Cüneyt Çakır ve yardımcılarını kutlamak gerekir.

Maçın adamı

Guti, El Clasico'daki gibiydi Beşiktaş'ın İspanyol yıldızı Guti Hernandez, derbi maçta adeta La Liga'daki günlerini hatırlattı. Quaresma'nın yokluğunda Siyah-Beyazlıların en büyük umudu olan Guti, takımının final topları öncesi asistleriyle ve attığı penaltı golüyle derbiden takımını kazançlı çıkartan oyuncusuydu.

Hayal kırıklığı

Ali Turan, kendi ipini çekti Sezon başından beri bekleneni veremeyen Ali Turan, derbi maçta da şansını iyi kullanamadı. Dün akşam sağ bekte görev yapan tecrübeli futbolcu, yaptırdığı penaltıdan sonra psikolojik olarak çöktü. Ali Turan'a güvenip forma veren Hagi ise oyuncusunu ikinci yarıda yanına almak zorunda kaldı.

Kırılma noktası

Servet çıktı, Nobre cezayı kesti Maç 1-0 iken Galatasaray'ın yoğun atakları vardı. Bu ataklara Beşiktaş yüksek toplarla karşılık verirken Servet Çetin'in oyundan alınması G.Saray'ın hava hakimiyetini azalttı. Bunun sonucunda da Beşiktaş, Nobre'nin kafası ile ikinci golü buldu.

GALATASARAY İÇİN YARIŞI BİTİRDİLER

[PAGE]

Osman Tanburacı: (Yeni Şafak): Sezon erken kapandı

İki hoca da çıkarabileceği en iyi takımı çıkartmış!

Ali Turan hariç.

Lorik Cana'yla da Galatasaray sanki on kişi oynuyor. Lorik'e şalter görevi verilmiş rakibin elektriğini kesecek. Mutfağa katkısı; komi düzeyinde...

Schuster; Enest ve Aurelio'yu takıma koymuş.

Sakatlardan medet ummuş!

Guti'yle de Beşiktaş sanki bir kişi fazla... Beşiktaş orta sahası deplasmanda olmasına rağmen oyuna ağırlığını koymuş.

Galatasaray orta sahası hafif sıklet kalmış...

Tek Ayhan'la olmuyor.

Sabri açık mı akıldan kaçık mı belli değil, gördüğü kart fuzuliden...

Pino çağdaş resimde tam Picasso'luk... Ayağının biri kafasında. Kafası ayağının birinde, kucağında futbol topu, aklında gol, saçında at kuyruğu...

Kendini otomatiğe bağlamış. Arkası kaleye dönükken bile kaleye vuruyor.

Bütün bunlara rağmen Galatasaray forveti Beşiktaş'tan daha iyi top çevirmeye çalışıyor. Kewell, Elano, Ayhan'la futbolun güzelini oynama gayretindeler ama yetmiyor. Beşiktaş savunması aman vermiyor. Bir türlü rakibi geçemiyorlar. Beşiktaş savunması sanki fazla adamla oynuyor. Galatasaray kendi işini kendi zorlaştırıyor. Çok top kaybediyorlar.

Galatasaray Ali Sami Yen'de yalandan dans ediyor. Puan cetvelindeki konumuna adeta mühür basıyor; duyduk duymadık demeyin, biz buyuz!

7'deki gol Made in Ali

Sabaha kadar bozulmayacak golsüzlüğü daha maçın başında Ali Turan bozdu! Kontrolundan kaçırdığı Holosko'yu boş yer, yok yere arkadan tırpanladı! Penaltı. Maç boyu Galatasaray bu hatanın altından kalkamadı.

Hagi ikinci yarı Pino'yu sağa Sabri'yi savunmaya Ali Turan'ı da nöbete yolladı! Mehmet Batdal gol için görev aldı. Hagi'yi de anlamak mümkün değil. İlk yarı Pino ateş parçası gibi çabuk, Batdal adı üstünde tam tersi. İki ayrı forvet modeli. Üstelik oyun hızlanmış.

Galatasaray kaçırdıkça Beşiktaş daha iyi oynamaya başladı. Baroş da oyuna girdi, Beşiktaş hissetmedi bile... Holosko'nun topu çataldan döndü. Arkasından Nobre kafayla attı, sayılmadı, Nobre inat etti bir daha attı. Oldu 2-0. Bravo Beşiktaş...

Galatasaray hala bastırıyor...

Beşiktaş on sekizi içinde Guti ve Nobre birbirine giriyor.

İşte aradaki fark!

Bir Galatasaraylı forvet yok ki savunmasına yardıma gelsin.

Durum artık net. Doktor Galatasaray için; Allah'tan ümit kesilmez diyor.

O da ne bir umut!...,

Kewell 90'da gol atıyor.

Ömer Üründül (Sabah): Lige artık havlu attı

Galatasaraylı futbolcuların, bu derbiye üst düzey motive oldukları, daha maç başlar başlamaz net biçimde belli oluyordu. Ancak 8. dakika oyunun rengini değiştiren andı. Ali Turan'ın acemice neden olduğu penaltıyla skor dezavantajına düşüldü. Bu yenen gol, zaten baskı altında olan takımın, hem moralini bozdu, hem de Beşiktaş'ın alışılmış takım savunmasındaki rahatsızlığını en aza indirecek defansif kurguya geçmesine olanak tanıdı.
Beşiktaş arka arkaya gelen rakip ataklar karşısında takım halinde topun arkasına geçip alan daralttı. Bu tip anlayışta hele Aurelio-Ernst gibi disiplinli işi bilen ikili mücadele özelliği olan iki ön liberoya sahipseniz, az pozisyon verirsiniz.
Galatasaray yüksek temposuna ve hırsına rağmen ilk devre sonuna kadar doğal olarak pozisyon zenginliği bulamadı. Çünkü sırtı dönük oynama özelliğine sahip bir santrforu da yoktu. Buna rağmen iki net pozisyona da Pino girdi. Ancak kaleci Cenk çok akıllı ve çok soğukkanlı hareketlerle bunları önledi. İkinci devreye Hagi çok büyük bir teknik adam yanlışıyla başladı. Ali Turan'ı çıkarıp Sabri'yi sağ beke çekmesi doğruydu. Ancak deneyimsiz ve çok az görev almış Mehmet Batdal'ı sahaya sürdü. Halbuki girmesi gereken oyuncu Barış'tı... Böyle bir değişiklikte Mehmet Batdal ne katkı verecekti? Ayrıca Pino da bugüne kadar görüldü ki, sağ açıkta değil ileride son adam rolünde daha başarılı. İyice stres altına giren Hagi'nin hataları devre boyunca devam etti. Barış'ı sahaya sürerken Servet'i çıkardı. Sarı kartlı Cana'yı bütün riskler alınırken, arkadaki genişlikte stoperde görevlendirmek hiç akılcı bir iş değildi. Son Baros-Elano değişikliği de tam bir intihardı. Zaten yorulmuş Ayhan'ın yanında bir tek Barış kalınca, görünen köy kılavuz istemedi ve Beşiktaş ikinci golü buldu.

YOLA GERİDEN DEVAM EDİYOR
Tabii ki bu maçtan sonra Galatasaray lige kesin olarak havlu attı. Beşiktaş çok önemli bir deplasman derbisi galibiyetiyle yoluna biraz geriden devam ediyor.
Ama kazanmalarına rağmen dün geceki görüntüleri ilerisi için olumlu mesajlar vermiyor. Bunun da en önemli belgesi 60. dakikaya kadar bütün riskleri alarak oynayan rakipleri karşısında etkili kontrataklar yapamayışlarıydı.

HAGİ'YE ALİ TURAN ELEŞTİRİSİ

[PAGE]

Can Çobanoğlu (Fanatik): Galatasaray out!

Sakatı çok olan her 2 takımda da erken penaltıyla birlikte kenar adamlarının taktik anlayışları geçersiz kaldı. Oyuncular reflekslerini kullandılar. Siyah-Beyazlılar erken buldukları ve ummadıkları, kendilerini öne geçiren golle geriye yaslanmaya başladılar.

Galatasaray da son Sami Yen derbisinde golü bulmak için önceki haftaların kontrollü oyunu yerine, golü bulmak için her türlü dağınıklığı yaparak yüklendi. ‘Rakibini çok önde karşılıyor, arkaya atılan her topta pozisyon veriyor’ eleştirisini alan Beşiktaş, geriye yaslınınca, aslında defans yapmaya başladı. Aurelio’nun aralara atılan toplara müdahale sezgisi, Guti’nin akıllı ve çalışkan katkısı, önceki haftalardan daha düşük performans sergilese de Ernts’in başlayacak olan Galatasaray akınındaki ayağa müdahalesi, zaten gergin olan Aslan’ı iyice zora soktu.

Kopuk kopuk baskı yapmaları ise, Galatasaray’ın Beşiktaş’a boş alanlar bırakmasına olanak sağladı. Holosko bunları iyi değerlendirdi. Tabata ise bekleneni vermedi.

Holosko demişken akla Ali Turan geliyor. Stoperden sağbek yaratma tuhaflığı zor durumdaki bir takımın teknik adamı için (Hagi için) insana hayret veriyor. Ali Turan’a kızmak yerine Sabri-Barış tercihini baştan yapmayan teknik adama soru sormak bizce daha doğru. Elano’nun yine 90.dakikayı göremediği gecede kadro sıkıntısı, yönetim zaafları, ortadan çatlamış kulüp görüntüsüyle Galatasaray, son derbiyi Beşiktaş’a can katacak, umut verecek ve hayata döndürecek sonuçla kaybetti.

Bu sezon Sarı-Kırmızılılar için bırakın Şampiyonlar Ligi’ne Avrupa Kupaları’na gitmek bile zor olacak gibi... Elbet hesap kesilecek, korumayla- kollamayla bu işler geçiştirilemeyecek. Beşiktaş bulduğunu attı, altın gibi üç puanı kaptı, mücadeleleri onlara yakıştı.

Hakan Can (Fanatik): Kartal hakkıyla 

Aylarca süren mücadelenin ardından Galatasaray’a kazandırılan Ali Turan, Holosko’yu düşürüp Siyah-Beyazlılar Guti ile öne geçince, defansı öne çıkarmak Beşiktaş açısından büyük kumar olurdu. Çünkü Galatasaray’da şans yardım etmezse gol atacak futbolcu yoktu. Şans Galatasaray’a çok yardım etti, Ersan ve İbrahim’in hataları pozisyonlar getirdi ama dediğim gibi o anlarda da Cenk kalesinde devleşti. Hagi’nin ikinci yarıya Ali Turan’ı çıkartıp Sabri’yi dörtlünün sağına çekerek başlaması, Mehmet Badtal’ı hücum hattına yollaması akıllıcaydı ama milli futbolcular Sabri ve Hakan’ın önleri açık pozisyonlarda yaptıkları yerden ortalar yüzünden o hamle de hiçbir işe yaramadı. Hem Fenerbahçe hem Kayserispor maçlarında sağ kanatta oynatılan Elano’nun göbekte sıkıştırılması da bir başka teknik adam hatasıydı.

‘Milli ümitler’ teknik anlamda bu denli acemice işler yaparken, Beşiktaş tarihinin en büyük transferlerinden Guti, tekniğin de, ustalığın da ne olduğunu bir daha gösterdi. Galatasaray maçlarında bir başka coşku ve motivasyonla oynayan Nobre’ye attığı gol pası tam da genç futbolcularımıza gösterilecek ders niteliğindeydi. Ortanın şiddeti, yüksekliği mükemmeldi. Tabii Nobre’nin kafa şutu da!

Hilbert’e bir parantez açmadan geçmek olmaz. Futbol bilgisi, oyun disiplini mükemmel bir futbolcu. Galatasaray’ın sağ kanadında oynayan üç oyuncunun (Sabri, Ali Turan ve Pino) hep birlikte yapamadığını tek başına yaptı. Bir dakika önce gollük pası attı, 15 saniye sonra kalesini golden kurtaran adamdı. Acemi Holosko’nun muhteşem plasesi gol olsa, Beşiktaş için tarif edilemez güzellikte bir gece olacaktı.

Galatasaray açısından güzel iki şey vardı... Nobre’ye Cüneyt Çakır kart gösterirken Lucas Neill’ın itirazı, Beşiktaş’ın 2. golünden sonra Sarı-Kırmızılı taraftarın Beşiktaşlılar’ı alkışlaması... Zaten büyük kulüplerde olması gereken de budur.