BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53

Dekolte üzerinden samimiyet sınanmaz!

Başı örtülü kadının üzerinden yürüyen ayar mekanizmaları, dekolteli kadının üzerinde de rahat durmuyor.


Bu memlekette kadının kıyafeti üzerinden demokrasi arşınlamak müzmin bir hastalık olsa gerek.
 
Bir yandan tedavi edilirken bir yandan başka bir şekilde patlat veriyor. Kanserli hücreleri kesip atamıyorsun malesef.
 
Daha dün yazdım, kamuda başörtüsü özgürlüğünü bir gün de olsa "amasız, fakatsız" kutlayalım diye. Ama ne mümkün!
 
Başı örtülü kadının üzerinden yürüyen ayar mekanizmaları, dekolteli kadının üzerinde de rahat durmuyor. 
 
Kısacası kalıplaşmış şekilcilik hastalığı "kadın" üzerinden cerahatini boşaltmaya devam ediyor. 
 
Hüseyin Çelik'in dekolte sözlerinden sonra kastettiği düşünülen sunucunun işine son verilmesiyle gündem çalkalandı. Gündem çalkalandıkça köpüklerinde boğulan yine kadınlar oldu. 
 
Tam da başörtüsü özgürlüğünün ardından sosyal medya dahil tüm medya kanallarında başörtülü kadınların samimiyetleri dekolte üzerinden sınandı. 
 
Başörtülü bir kadının "dekolte candır" demeyeceğini bile bile  ısrarla dekolte hakkındaki görüşlerini sormak kadar abesle iştigal olamaz.

Kadın zaten örtülü, neyin dekoltesini soruyorsun?  
 
Bugün dekolteye sahip çıkanların "başörtüsü yasağında nerdeydiniz" diyerek kalaylanması ile başörtü yasağına karşı çıkanların "hadi bakalım, dekolte ayarında da görelim boyunuzu posunuzu" iğnelemeleri kankadır.
 
Bize 5 yıl yetecek kutuplaşma stoklamışken bu tür yaklaşımlara ne gerek var ne de bunlar bizi bir yere götürür.

Hadi diyelim zorladınız, gideceğiniz yer en fazla "bak gördün mü ben daha özgürlükçüyüm, benden olana" noktasıdır ki aslında yerinizde saymış olursunuz. 
 
Başörtülü kadının bu tür olaylara verdiği tepkilerle ne kadar özgürlükçü olup olmadığının sınanması "sabrıma kastınız mı var?" dedirtiyor. 
 
Hiç bir başörtülü kadın dekolteyi savunmak zorunda değil. Bunun üzerinden "özgürlükçü mü yasakçı mı" ölçümüne tabi tutulmak zorunda hiç değil.

Ancak dekoltesi yüzünden işinden atılan bir kadının hakkını savunur. Ancak kıyafeti yüzünden bir hak ihlaline uğruyorsa bir kadın orada durur. 
 
Mevzuyu dekolteye indirgemek ne kadar yanlışsa dekolte karşıtlığını başörtülü kadınlar üzerinden yürütmek de bir o kadar yanlış.

Üstelik bu konuda ve daha nicelerinde olduğu gibi olayın kahramanı bir erkekken "kapıştırılanlar" yine kadınlar. 
 
Dekoltesinin faturası sunucuya kesildi diyelim, insanın aklında peşpeşe sorular sıralanıyor:

Ekranlarda o dekolteyi aratacak neler neler görüyoruz. Varsa uygunsuz bir durum bunun hesabını tutması gereken RTÜK değil mi?

Ekranlara bir lafıyla ayar verebilen siyasetçiler bunu neden görevi tam da "ayar vermek" olan devletin bu tür kurumlarına bırakmıyor?

Sunucuyu işten çıkaran çalıştığı kanalken bunun üzerinden AK Parti'ye vurmak sevap mı?

AK Partili bir siyasetçinin açıklaması yüzünden dindar kesime yüklenmek mübah mı?

Klavye başından "özgürlük savaşçısı" olmak daha eğlenceli değil mi?

Kadının kıyafet boyuna göre ahkam kesmek erkeklere farz mı?

Başı açık, dekoltesi derin olanı alkışlamak özgürlük mü?

Başı ne kadar kapalıysa o kadar dindardır demek doğru mu?

Babam böyle çilekli pasta yapmayı nerden öğrendi?
 
Kısacası "kadınları bi rahat bırakın artık"!!!