BIST 8.864
DOLAR 34,31
EURO 37,38
ALTIN 3.028,58
HABER /  GÜNCEL

Çocuk ile tecavüzcü aynı araçta

Hüseyin Üzmez davasında istifasıyla gündeme gelmişti. Adli Tıp'ta yaşadıklarını anlatı. Söyledikleri inanılır gibi değil.

Abone ol

Vakit yazarı Hüseyin Üzmez'in yargılandığı davada B.Ç.'nin muayenesinden önce istifa eden psikiyatrist Doç. Dr. Ayten Erdoğan, Adli Tıp Kurumu'ndaki yaşadıklarını anlattı. Erdoğan, 'Susmayınca baskı' gördüm' dedi.

Adli Tıp Kurumu'ndan istifası tartışma yaratan Doç. Dr. Ayten Erdoğan ayrılığına neden olan olayları bir tv kanalında anlattı.

NTV'deki 'Canlı Gaste' programı, Vakit yazarı Hüseyin Üzmez hakkında açılan taciz davasında, 14 yaşındaki mağdur B.Ç.'yi muayene etmeden bir gün önce, 'Yine aynı raporu verecekler' diyerek Adli Tıp Kurumu'ndan istifa eden çocuk psikiyatristi Doç. Dr. Ayten Erdoğan'ı konuk etti. Çocukların yaşadıkları travmayı anlatırken sık sık gözleri dolan Erdoğan, istifasının ardındaki nedenleri ayrıntılarıyla ortaya koydu. İşte Erdoğan'ın tüyler ürperten açıklamaları:

"UYUMLU OL" MESAJI ALDIM

- 6. İhtisas Kurulu'nda göreve başladım. Çocuklar için uygun ortamı sağlarım diye mücadele ettim. 4 ay boyunca doğruyu yapmak uğruna, taviz vermedim. 'Uyumlu ol. Bir şey değiştirmeye çalışma' mesajları aldım.

10 KEZ MUAYENE EDİLİYOR

- Çocuk tecavüz edildiyse, bize gelmeden önce uzman olmayan kişilerce muayene ediliyor. Çocuk Koruma Kanunu'na göre, çocuğun bir kez ifadesi alınır. Gördüğüm tüm olaylarda 5-6 kez muayene yapılıyordu. 10 kez muayene edilen çocuklar vardı. Çocuklar bunu istemiyorlardı. 'Muayenenin yapılması zararlıdır. Başka yerlerde bu kadar muayene edilerek bize gönderilmemeli' dedim. Muayeneler mesleğime, vicdanıma, ahlakıma aykırıydı. Durmak bir şey kazandırmazdı.

SEN İLK DEFA MI GÖRDÜN?

- Çok çarpıcı bir şey söylemek istiyorum; fakir ülkeyiz. Mahkemelerin paraları yok. Mahkemeden toplu halde çocuk gönderiliyor. Tecavüzcüsü ile çocuk aynı otobüste... O çocukları görüyordum; titriyorlardı ve 'Nasıl aynı otobüste döneceğiz?' diyorlardı. Eski kurul üyelerine 'Bu nasıl oluyor?' diye sordum, cevap, 'Sen ilk defa mı gördün, hep böyledir' oldu. Başsavcıyı aradım ve 'Böyle bir şey olamaz' dedim. Ben bıraktığımda durum hala böyleydi.

4 AYDA BİN ÇOCUK GÖRDÜM

Dört ayda bin çocuk gördüm. Eski kurul günde 70 çocuğa bakıyormuş. Bir kişi günde 10-12 kişiye bakabilir ki adli vakada bu sayı daha az olmalı. Sayıyı, her gün 12 çocuk ve 5 yetişkin olarak belirledik. Ama sayılar aşılıyor, günlerce saat 8'e kadar bakmaya devam ediyordum. Üzmez dosyasını günlerce inceledim. Kurul üyeleri 'Bu konuda uzmansın, ne düşünüyorsun?' dediler. 'Benim aynı fikirde olma zorunluluğum olmadığı için konuşmayayım' dedim. Israr ettiler, Vakayı görmediğimi, dosyayı incelediğimi ve 'Ruh sağlığının bozulması gerekiyor' sonucuna vardığımı söyledim. 'Kendisini de görmek gerekir. Soruyorsanız bozulmuştur' dedim. O günden sonra bir cehennem hayatı yaşadım. Baskılar gördüm. Uzman olmayanlar, çocukları suçlayan sorular soruyorlardı. Çocuklar ağlıyor kendilerini yerlere atıyorlardı. Buna izin veremezdim. Artık orada durmanın manası yoktu...