BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  GÜNCEL

Cemaat meğer bu yüzden düğmeye basmış

Cemaat hükümete düzenlediği yolsuzluk operasyonu ile kendi ayağına mı sıktı? Vatan yazarı Ruşen Çakır'dan çarpıcı analiz.

Abone ol

Cemaat ile Hükümet arasındaki dershaneler ile başlayan savaş yolsuzluk ve görevden alma fırtınasına döndü.

Cemaat hükümeti 'yolsuzluk'la vurmaya çalışırken, hükümette 'paralel devlet' dediği hizmet hareketinin elemanları devletten atıyor.

Peki bu savaşın sonu ne olur?
Cemaatin hamlesi kendi ayağına sıkmak mıydı?

OPERASYON YEMEMEK İÇİN Mİ?

Vatan yazarı Ruşen Çakır, son tabloyu yorumladı ve "Cemaat denizin ortasında gemileri yaktı" diyerek durumu özetledi. Peki ama Cemaat neden böyle bir adım attı. Bu noktada Ahmet Şık'ın bir sözüne önem atfediyor Çakır...

Şık'ın iddiasına göre "Kendisine yönelik örgüt davasını bilen cemaat, operasyonu öne aldı. Cemaat, hırsızlığı ortaya çıkarınca bize örgüt muamelesi yapıyorlar" diyecek.

BU OPERASYON GÜLEN'DEN HABERSİZ DEĞİL

İşte Çakır'ın analizi ile ne oluyor sorusunun cevabı;

Topyekûn savaş Görüldüğü gibi, hükümetin cemaate sınırlı bir cevap mı vereceği, yoksa topyekûn savaş konseptiyle mi hareket edeceği sorusu hayati bir önem taşıyor. İkinci şıkkın, yani topyekûn savaş stratejisinin öne çıkması kimseyi şaşırtmasın, zira 17 Aralıkla cemaatin hükümete karşı böyle bir stratejinin startını verdiğini gördük. Hükümete yönelik böylesine yıpratıcı bir operasyonun Fethullah Gülen'den habersiz yapılması ihtimalinin çok yüksek olmadığı kanısındayım; anladığım kadarıyla Başbakan dâhil hükümet çevreleri de benzer bir görüşte.

CEMAAT DAVAYI BİLDİĞİ İÇİN OPERASYONU ÖNE ALDI

İkinci hayati bir soru, karar vermesi hâlinde hükümetin böyle bir stratejiyi hayata geçirmesine elverişli bir zemine sahip olup olmadığıdır. Şurası kesin: 17 Aralık operasyonunun ardından cemaate karşı atılacak her adım, hükümetin yolsuzluğu örtme çabası olarak görülüp gösterilecek.

Bu açıdan Ahmet Şık'ın 32. Gün'deki "Kendisine yönelik örgüt davasını bilen cemaat, operasyonu öne aldı. Cemaat, hırsızlığı ortaya çıkarınca bize örgüt muamelesi yapıyorlar" diyecek" sözlerini önemsemek lazım.

CEMAAT YALNIZLAŞIYOR

Cemaatin yalnızlaşması Tekrar "zemin" konusuna dönecek olursak, hükümetin Türkiye'deki muhafazakâr kesimin çoğunluğunu, cemaate karşı topyekûn bir stratejiye ikna etmekte fazla zorlanacağını düşünmüyorum. Zira Gülen'in Mavi Marmara olayındaki tutumu, MİT krizi gibi AKP hükümetini zor durumda bırakan her adımı, cemaatin ülkenin diğer dindar kesiminin büyük kısmıyla arasının açılmasına sebep oldu. Tam da yerel seçimler öncesine denk gelen ve AKP'de şimdiden ölümcül yaralara yol açan 17 Aralık operasyonuyla birlikte cemaatin sadece AKP ile değil İslami kesimin ciddi bir bölümüyle de bağlarım koparttığını söyleyebiliriz. Gülen hareketinin Türkiye'de yalnızlaşması onun küresel plandaki değerinin aşınmasına da neden olabilir.

DENİZİN ORTASINDA GEMİ YAKILIR MI?

Kuşkusuz operasyonla ortaya atılan yolsuzluk iddialarını İslami kesimde açıktan savunacak, hoş görecek veya önemsiz gösterecek kimse ortaya çıkmayacaktır ancak bu şokun etkisiyle AKP'nin yerel seçimlerden yenik çıkması ve buna bağlı olarak iktidarı kaybetme sürecinin başlaması ihtimalinin hemen herkesi endişelendirdiği de açıktır.
Aklıma Rasim Özdenören'in, Mısır tartışmaları sırasında yazdığı "Bu ateş hepimizi yakar" yazısı  ve  oradaki son cümle geliyor: "Gemiler sahile çıktıktan sonra yakılır, denizin ortasındayken değil. Unutmayalım..." Fethullah Gülen'in bunu nasıl olup da unutmuş olduğunu samimi olarak anlayabilmiş değilim.

SON DURUM

Bitirirken: Dün, "Hükümet ağır yaralı, cemaat sapasağlam ayakta" demiştik ama bu geçici bir durum. Çünkü hükümet ve cemaatin birbirlerini giderek tırmanan bir şiddetle tükettikleri ve buna bağlı olarak hiçbir tarafın sapasağlam ayakta kalmaya mecalinin kalmayacağı bir sürecin içinden geçiyoruz.