BIST 10.471
DOLAR 32,84
EURO 35,16
ALTIN 2.452,01
HABER /  GÜNCEL

Bülent Arınç hayrete düştü

Arınç, geri gönderilen önergelerin, kendisi yerine gazete köşelerine taşınmasına sitem etti.

Abone ol

Arınç, ''eşiyle, çocuğuyla ilgili, kişilik haklarıyla ilgili küçültücü, incitici cümle taşıyan sorular oluyor. Tabii ki bunlara müsaade etmem mümkün değil'' dedi. Bülent Arınç, AA muhabirinin sorusu üzerine ,CHP milletvekillerinin çeşitli soru önergelerini işleme kaymadığına ilişkin eleştirilerini yanıtladı. Soru önergelerinin ister sözlü, ister yazılı olsun çok önemli bir denetim mekanizması olduğunu belirten Arınç, kendisinin de muhalefet milletvekili iken soru sormayı ve neticesinde bir denetim görevi yapmayı çok önemsediğini söyledi. Soru sormanın da bir şekli, usulü ve ölçüleri olduğunu, bunların TBMM İçtüzüğü'nün 96 ve 97. maddelerinde düzenlendiğini vurgulayan Arınç, şöyle konuştu: ''Eğer soru şekil şartlarına uygun olursa elbet sorulabilir ve cevabı alınabilir. Ancak bu şartları taşımıyorsa benim bir başkan olarak ilgili başbakana veya ilgili bakana havale etmem mümkün değil. İçtüzük soru önergelerinin Başkanlık tarafından gönderileceğini öngörüyor. Ben de gözü kapalı bir iş yapan insan değilim. Anayasa ve içtüzük ile bağlıyım. Yemini yaparken de Meclis Başkanı seçildikten sonra da beni bağlayan en önemli anayasa ve içtüzük olduğunu ifade ettim.'' ''KÖŞE YAZARLARINA KOŞUYORLAR'' TBMM Başkanı Arınç, görevini tarafsız yaptığını bildirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Şu ana kadar yani 15 aylık dönemde 3 binden fazla soru önergesi verilmiş. Bunların büyük bir kısmı muhalefet milletvekillerine ait. Muhalefet milletvekillerinin soruları 2500-2600 civarında. Benim bunlardan şartları taşımadığı için iade ettiğim 30 civarındadır, yani yüzde 1 oranındaki önergeyi geri çeviriyorum. Bu şu demektir; 99 milletvekili arkadaşımız soru sorarken içtüzüğe dikkat ediyor ama içlerinden bir milletvekilimiz maalesef bu dikkati göstermiyor. Bu iade ettiğim, ki bunların bazılarının tamamını bazılarının da içtüzüğe aykırı olan sorularını iade ediyorum. Aslında bunları yeniden düzenleyerek sormaları da mümkün ama arkadaşlarımız önergeler kendilerine iade edilince yeniden düzenleyip sormak yerine gazetelerin köşe yazarlarına koşup, (bakın benim önergem iade ettiler) demeyi yeğliyorlar.'' ''İÇTÜZÜĞÜ ÇİĞNEMEKTENSE...'' Soru önergelerinin içtüzükteki şartları taşıyıp taşımadığını milletvekilinin bilmesi gerektiğini belirten Arınç, şunları söyledi: ''Görülüyor ki 99 milletvekili de biliyor. Ama bazıları soru sormak yerine zannediyorum ki soru sorduğu kişiyi sıkıştırmak istiyor, yani bir başka yerde yapacağı siyasi konuşmayı soru önergesinin içine koymaya gayret ediyorlar. Öylesine garip, öylesine yakışıksız soru önergeleri var ki bunlar nasıl kaleme dökebiliyorlar ve altına nasıl imza koyabiliyorlar hayret ediyorum. Bunların örneklerini vermem mümkün. İade ettiğim soru önergelerinde de bunları herkesin görmesi de mümkün. Ama bu soruları benim imzalayarak muhataplarına göndermem benim içtüzüğü çiğnemem demektir. ben de içtüzüğü çiğnemektense görevimi yapmayı tercih ediyorum.'' DİYANETTE ÇALIŞAN ALEVİ VATANDAŞLAR SORULUYOR'' Bir milletvekilinin Devlet Bakanı Mehmet Aydın'a (Bana Diyanet İşleri Başkanlığı'nda çalışan alevi memurların isimlerini bildir) diye soru önergesi verdiğini anlatan Arınç, şöyle konuştu. ''Bir kere anayasanın temel kurallarını çiğneyen bir soru önergesini ben nasıl muhatabına gönderebilirim? Eşiyle, çocuğuyla ilgili, kişilik haklarıyla ilgili küçültücü, incitici cümle taşıyan sorular oluyor. Tabii ki bunlara müsaade etmem mümkün değil. Dolayısıyla onlar içtüzüğe uygun sorular sorarlarsa başımızın üstünde yeri var. Biz onları hemen muhatabına göndeririz ama bu tür sorularla ne Meclis'i meşgul etsinler ne de bunlarla gerçekten bir denetim yapmadıklarını bilsinler. Ben bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Soruların yüzde 90'ı içtüzüğe uygundur ama çok az bir kısmı da içtüzük hükümlerini taşımıyor. Ben buna devam edeceğim ve içtüzüğe aykırı gördüğüm hiçbir soru önergesini işleme koymayacağım.'' TBMM Başkanı Arınç, soruların, ''sübjektif duygu taşımadan net olarak sorulması'' gerektiğini bildirerek, sözlerini şöyle tamamladı: ''Net soru sorulduğu zaman ne kadar zor da olsa, acı da olsa cevaplandırılması müşkül de olsa işte o eli öpülecek bir sorudur. Neden? Bu neden böyledir. Bunu açık olarak sormak ve bunun net olarak cevabını istemek lazım. Ama uzun uzun yorumlarla kendi sübjektif düşüncelerini de ekleyerek karşısındakini ezme gayreti içinde olmak hiçbir zaman denetim yapma anlamına gelmiyor.''