BIST 10.471
DOLAR 32,77
EURO 35,09
ALTIN 2.457,99

Bu ne şiddet, bu ne celal!

Sağa dönüyoruz; şiddet, öfke, gözyaşı. Sola dönüyoruz; yine şiddet yine öfke yine gözyaşı.

Sağımız solumuz önümüz arkamız hep sobe.

Ebelediğimizse kendi çaresizliğimiz ve acizliğimiz.

Korkuyoruz.

Ruhumuz üşüyor.

Bir teselli arıyoruz her karşımıza çıkandan, ama bir de bakıyoruz ki herkes bizden beter. Hiçkimsenin hâli ''hâl'' değil.

Kutuplaşmalar her bir yanımıza sinmiş. Hücrelerimize kadar ayrışmışız. O kadar ki atomlarımıza ayrılacağız neredeyse.

Kutsal değerler ve ulvi sözler o kadar kirletilmiş ki en saf, en arınmış, en iyi niyetli, en barışçıl ve birleştirici sözleri bile karşı kutbun ‘’savaş çağrısı’’ olarak algılayabiliyoruz

Çünkü zihinlerimiz kutuplaşmaya koşullanmış.

Çünkü başka seçeneklerin de olduğunu unutmuşuz.

Hâl böyle olunca kimimiz ‘’darbe gelecek’’ kimimiz ‘’şeriat gelecek'', kimimiz de ''ülke bölünecek’’ korkusuyla sürekli öfke ve panik üretir olmuşuz.

Oysa ki ‘’İnsan kainatın, kainat da insanın aynası’’ iken ‘’insan da insanın aynası’’ imiş.

Ve neyse ki kutuplaşmaların, hatta doğru ve yanlışın da ötesinde bir yer varmış.

2010 hepimizi o yere götürsün…