Yazarlar, sinemacılar, müzisyenler ve firmaların, emekle oluşturduğu değerler, korsan yayıncıların gaspına uğruyor.
Abone olBüyüklüğü 100 trilyon olan kitap sektöründe korsanın payı 53 trilyon. Müzik ve film dünyasında durum aynı. Cezalar ağır ama korsanla mücadele pratikte zayıf. Türkiye dünyanın kara listesinde Türkiye'nin 'okumayan bir ülke' olduğu söylenegelir; ama herzaman bir 'umut ışığı' vardır, her köşebaşında bir kitapçı, kütüphane; otobüslerde, parklarda okuyarak yaşayan insanlar... Finlandiyalıların bir zamanlar eğitim seferberliğine giriştiklerinde ülkelerinin geleceğine taktıkları ad: Beyaz Zambaklar Ülkesi... Neden Türkiye için de olmasın? Böyle bir geleceğin önünde şimdi büyük bir tehdit var: Kültür hayatına bir kanser tümörü olarak yerleşen, korsan yayıncılık. İşte korsan yayıncılığın durumunu gösteren satırbaşları: Türkiye'de bir yıl içinde yaklaşık 13 bin çeşit kitap basılıyor. Bu kitaplardan en çok satan 350 ila 400 çeşit kitabın korsan baskısı yapılıyor. Yayıncılıkta sektörün büyüklüğü yaklaşık 100 trilyon lira. Korsan kitapların bunun içindeki payı yaklaşık 53 trilyon lira. Sadece İstanbul'da ayda, yaklaşık 3 milyon adet korsan film CD'si, yaklaşık 300 tezgâhta satılıyor. Bu alanda yıllık 50 trilyon lira kayıtdışı ve vergisiz kazanç sağlanıyor. 2001 yılı için sinema sektöründe korsanlık, VCD'de yüzde 70, DVD'de yüzde 30 olarak tespit edildi... Müzik sektöründe de durum kritik. Korsan yayın, yerli yapımlarda yüzde 30, yabancı repertuvarda ise yüzde 50 civarında. Korsanın riski yok Yasal yayınevlerinin korsan yayıncılarla rekabet etmesi çok güç; onların bir 'işletme' olarak yaptığı hiçbir yatırım korsan için söz konusu değil. Yayınevlerinin yatırım ve maliyetleri özetle şöyle: Telifler, ücretler, dolara endeksli ithal kâğıt, baskı, cilt, dağıtımcının yüzdesi, vergi ve elektrik, su, kira, ulaşım, sabit giderler... Tüm bu giderler neredeyse peşin ödenmekte, satış tutarları ise dört, bazen beş ay sonra tahsil edilmekte. Eğer birkaç dağıtımcı veya kitabevi bu süre içinde batarsa yayınevinin yapacağı kâr ve alacaklar kuş olup uçuyor. Korsan satıcıların bu konularda hiçbir riski yok. O kitapçıdan kitabı alır, kopyasını çıkarır basar ve satar; bu kadar. 'Korsan yayınların kültür ürünlerini ucuza getirip yaygınlaştırdığına' ilişkin masal, çok tehlikeli bir gerçeği gözden gizliyor: Kültür hayatının tümüyle çölleşmesi riski. Korsan yayın yüzünden 'yazarlıkla, yaratıcılıkla geçinme' olanağı tehdit altında; yayıncılar çok satan kitaplarından kazandıkları gelirlerle yapabilecekleri 'rafine kültür' üretimine pay ayıramıyor. Kültür üretimi zinciri içinde olan yazarından kitabevi sahibine kadar herkesin maddi ve manevi geleceği risk altında. 'Sicilleri kirli' Kültür hayatının, silahlı, sicili bozuk, geçmişi ve geleceği karanlık zorbaların eline geçmek üzere olduğu, çıkan yasalara rağmen bu zorbalığın küçümsendiği, görmezlikten gelindiği eleştirileri yapılıyor. Edebiyat ve İlim Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (EDİSAM) Koordinatörü Alper Zorlu, "Yasaların uygulanmadığı görüldükten sonra şebekeler kurulmaya başlandı. O kadar ki korsancıların çoğu aynı nüfusa kayıtlı ve büyük çoğunluğunun sicili kirli. Kitabevleri ve korsan kitapçılar arasında trajik şeyler yaşandığını her gün duyuyoruz" diyor. 'Emeğimiz çalınıyor' Yazar Duygu Asena da süreci şöyle tanımlıyor: "Korsan yayıncılık ülkemizdeki mafya, çete, hırsızlık, dolandırıcılık olaylarının kültüre uzanmış örneği. Yayınevlerinin yaptığı satışın birkaç kat fazlası yapılıyor. Yazar, yayıncı ve kitabevleri kazanması gerekeni kazanamıyor. En önemlisi de yazarın emeği çalınıyor. Zaten bu alanda para kazanmak zorken, kazanılması gereken paranın büyük bir bölümü hırsızların cebine gidiyor. Çok satan, çok baskı yapan yazar manevi olarak mutluluk duyacakken bu da engelleniyor." Okuyan Us Yayınları yöneticilerinden Halil Gökhan ise 'durum'u şöyle tarif ediyor: "Korsan yayıncılık, kitabı salt fiyata endeksleyen okur, tepkisiz yayıncı ve duyarsız yönetimler üçgeninden geçinen asalak bir kara sektörden başka bir şey değil." 'Yakında kitap basılmaz' Yasaların öngördüğü 6 yıla kadar hapis, 150 milyar liraya kadar para cezalarına rağmen korsanlar istedikleri gibi cirit atabiliyor. Kültür ürünleri hırsızlığı, sanki bir suç sayılmıyor gibi. Belediyeler bu duruma göz yumabiliyor, savcılar kovuşturma açmayabiliyor, yargıçlar ceza vermeyebiliyor. Ve bunlar, 'kültür ürünleri ucuza geliyor ve yaygınlaşıyor' masalı için yapılıyor... Oysa korsan yayın sürecinin kültürü tümüyle öldürmesi, uzun vadede bir tür 'kitap yakıcılığı' haline gelmesinin kaçınılmaz olacağı vurgulanıyor. İletişim Yayınları Yönetmeni Tuğrul Paşaoğlu, bu tehlikeyi şöyle ifade ediyor: "Zaten yakın bir zamanda korsan bitecek. Çünkü kitap bitecek. Bu iş artık sektörü doğrudan etkileyecek duruma geldi. Pek çok yayınevi batma noktasında. Bir sürü yazar, çevirmenin eli artık bu işe gitmez oldu. Yayınevleri yeni yazarları destekleyemez duruma geldi. On yıla kadar yazarlar kitap yazmaz, yeni yazarlar ortaya çıkmaz, yayınevleri kalmazsa zaten korsana da basacak kitap kalmaz." Yeni yazar yetişmiyor Doğan Kitap Yönetmeni Mehmet Yaşin aynı vahim geleceğe şöyle işaret ediyor: "Korsan yayın bu hızla sürerse çok yakın bir gelecekte Türkiye'de kitap basacak yayınevi kalmayacaktır. Ağır masraflar nedeniyle zaten belini doğrultamayan yayınevleri korsan yayıncılar yüzünden giderek yok olma sınırına dayanmışlardır. Bu kitapçılar için de geçerlidir. Kitap satacak müşterisi her geçen gün azalan kitabevleri kapılarına kilit vurmak zorunda kalacaklardır. Korsan yayıncılar ve bunlarin işbirlikçileri kültür hırsızlığı yapmaktadırlar. Kitabevlerinin ve yayınevlerinin kapanması yeni yazarların yetişmemesi sonucunu doğuracaktır. Yabancı yayınevleri de tirajlar artmadığı için yakın bir gelecekte cazip Türkiye pazarından çekileceklerdir. Korsanlar da yine yakın gelecekte çalacak kitap bulamayacaklardır. Korsan yayıncılar, onlarla mücadele etmeyen (edemeyen) yetkililer Türkiye'nin kitapsız ve kültürsüz bir ülke olmasına katkı sağlamaktadırlar." 'Bu, hırsızlığın daniskası' Son günlerde 'Kürtler' kitabıyla en çok korsan yayın saldırısına muhatap olan gazeteci yazar Hasan Cemal, korsan yayınla ilgili düşüncelerini şöyle anlatıyor: "Can sıkıcı bir durum. Bu, hırsızlığın daniskası, en başta bu etkiliyor beni. Maddi bedeli de önemli. Halime şükrediyorum, yalnız yazdığım kitaplarla geçinmediğim için... Bazı yazarlar sadece yazdıkları kitapların geliriyle yaşıyorlar ki bu korsan yayın söz konusu olduğunda büyük felaket." Hasan Cemal, okurun korsan yayınla ilgili duyarlı olmadığına dikkat çekerken, "Ben de görüyorum insanların 20-25 milyon kitap parası veremeyeceklerini. Burada okuyucuya ne diyeceksiniz? Satıcıları, yayıncıları yakalamak gerek" diyor ve bir anısını naklediyor: "Akmerkez'de süslü püslü bir kadın imza gününe geldi ve önüme korsan yayımlanmış bir kitap koydu. Ben, 'İlke olarak korsan bir kitabı imzalamam,' dedim. Bana, 'Sizin bu paraya ihtiyacınız mı var,' diye cevap verdi". Hasan Cemal'in bu okuru gibi ucuza korsan kültür ürünü alan tüketiciler, yakında kaliteli hiçbir ürün bulamayacak; öngörü bu... Murathan Mungan'ın dediği gibi: "Kitap öncelikle bir değerdir. Kitabına sahip çıkmayan okur, hangi değerine sahip çıkabilir ki?" 'Kültür adamları silahlı çeteyle baş edemez' Doğan Kitap Yönetmeni Mehmet Yaşin: Yayıncıların korsanlarla mücadele edecek bir gücü yok. Bu tezgâhlar tamamen silahlı korumaların gözetiminde. Yani orada yapacağınız herhangi bir müdahale size şiddet olarak geri dönecektir. Bizim bu işin önüne geçebilmek için silahlı gruplar kurmamız gerekecektir ki bu da yasal olarak olanaksızdır. Zaten biz kültür üreticileri doğal olarak kaba gücün karşısında yer almak durumundayız. Bunun mücadelesini kolluk kuvvetleri vermelidir. Nasıl otomobil çalanlarla, banka soyanlarla, uyuşturucu satanlarla cansiparane bir şekilde savaşıyorlarsa aynı eylemi kültür hırsızları için de yapmalıdırlar. Bu iş onlarındır. Korsandan kitap alan okurların bilmesi gereken şunlardır: Korsana destek vermekle kültür hayatının sona ermesine katkıda bulunmaktadırlar. Korsana verdikleri kitap parası uyuşturucu olarak topluma geri dönmektedir. ABD ve AB ihracatı sınırlayabilir Türkiye'de korsan yayının önlenememesi yakın gelecekte Türkiye'nin özellikle ABD ve Avrupa Birliği ülkelerine ihracatını sıkıntıya sokacak. IIPA (Uluslararası Fikrî Mülkiyet Hakları Birliği) 2003 yılı değerlendirmesi Türkiye Özel Raporu'na göre Türkiye, yayın korsanlığı açısından bölgedeki en kötü örneklerden biri. ABD Türkiye'nin fikrî mülkiyet hakları alanındaki uygulamalarını, ABD ticaret ayrıcalıkları programı "Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi" (GSP) altında izliyor. Bu program, önemli Türk ihraç ürünlerinin ABD'ye gümrüksüz ihracı gibi ayrıcalıklara hak kazanmak için, aralarında "fikrî mülkiyet haklarına yeterli koruma sağlanıp sağlanmadığı" da olan bazı kriterlere uyulup uyulmadığını araştırıyor. IIPA, korsanla mücadele gibi kilit öneme sahip bir konuda yasaların etkin olarak uygulanmaması nedeniyle GSP dahilindeki ayrıcalıklarının iptalini istiyor. Bunun anlamı ise Türkiye'nin, İran, Çin, Bulgaristan, Rusya, Ukrayna gibi ülkelerle aynı kategoriye alınarak ABD ile olan tüm dış ticaretimize sınırlama ve cezalar getirilmesi. Bir soygunun envanteri Hasan Cemal'in 'Kürtler' kitabı 'resmen' 14 baskı yaptı. Her bir baskı 2 bin adet basıldı. Demek ki 28 bin adet basılmış oldu. Kitabın fiyatı 22 milyon lira. Yazarın payı, en iyi anlaşmayla yüzde 15. 28 bin adet baskıdan Hasan Cemal'in aldığı para bu durumda, yaklaşık 90 milyar lira. Hasan Cemal'in 'Kürtler' kitabının en az 80 bin korsan baskısı yapıldığı tahmin ediliyor. Yazarın bu 80 bin baskıdan hak ettiği pay, 240 milyar lira oluyor. Yazar bu parayı korsanlara kaptırmış oluyor.