BIST 10.119
DOLAR 32,38
EURO 34,78
ALTIN 2.401,68
HABER /  GÜNCEL

Baykal'ın bu iddiaları doğru mu?

CHP lideri Deniz Baykal uzunca bir süredir bir iddiada bulunuyor. Baykal, bir grubun Türkiye ekonomisi ve maliyesini eline geçirdiğini savundu. Peki o grup kim?

Abone ol

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, Hükümet'in, çok tehlikeli bir kadrolaşmanın altyapısını oluşturmaya çalıştığını iddia ederek, ''Maalesef Türkiye ekonomisi ve maliyesi, bugün Albaraka kadrosunun eline geçmiştir'' dedi. Baykal, Antalya'da, partisinin il genel meclisi ve belediye meclisi üyelerinin katıldığı toplantıdan önce düzenlediği basın toplantısında, iktidarın, bütün kuruluşları kendi anlayışına göre şekillendirme peşinde olduğunu söyledi. Buna göz yummalarının mümkün olmadığını kaydeden Baykal, şöyle konuştu: ''Maalesef çok tehlikeli bir kadrolaşmanın altyapısını oluşturmaya çalışıyorlar. Ellerindeki yetkileri, dar bir kadronun Türkiye'nin olanaklarını kullanmasını sağlamak amacıyla değerlendiriyorlar. Maalesef Türkiye ekonomisi ve maliyesi bugün Albaraka kadrosunun eline geçmiştir. Albaraka'da çalışanlar Türkiye'nin maliyesine bütün bankalar sistemi üzerinde çok etkin bir konumda bulunan yetkilerle donatılmış olan TMSF yönetimine yerleştirilmişlerdir. Bu kadrolaşmanın Türkiye'nin dikkatinden kaçırılmasına göz yumamayız. Türkiye maliyesi Albarakacılar'ın eline geçmiştir.'' -DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI- CHP Lideri Baykal, iktidarın yolsuzluklarla mücadelede ''ciddi zafiyet'' içinde olduğunu savunarak, iktidarın, Anayasa'da yer almasına rağmen yolsuzluk suçlamasına muhatap olan milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmamakta ısrar ettiğini öne sürdü. Baykal, bu durumun toplumda ciddi bir rahatsızlık yarattığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Her geçen gün yeni yeni iktidar kadrolarının karıştığı yolsuzluk haberleriyle karşı karşıya kalıyoruz. Bunlar karşısında etkin bir mücadele ne yazık ki götürülemiyor. Hükümet'in kendisine yönelik yolsuzluk suçlamaları karşısında geliştirmeye çalıştığı bir savunma, 'Siz de de yolsuzluk yapanlar var' iddiasıdır. CHP'ye yönelik bu iddiaların hiçbir temeli yoktur. Biz bu konularda çok açık ve net bir tavır takınıyoruz. Herhangi bir CHP'li ile ilgili yolsuzluk iddiası varsa derhal yargı süreci içinde değerlendirilmesini talep ediyoruz. Eğer söz konusu kişi bir milletvekiliyse, onun dokunulmazlığının kaldırılmasını istiyoruz. Bütün milletvekili arkadaşlarımız, kendilerine yönelik yolsuzluk suçlamaları karşısında dokunulmazlıklarının kaldırılmasını içtenlikle ve kararlılıkla talep etmektedir. Biz de bütün CHP'lilerin her türlü dokunulmazlığının, her iddia karşısında kaldırılmasına destek verme kararındayız.'' İktidarın bir yandan CHP'lilere yönelik suçlama yapıp, öte yandan bu suçlamanın gereğinin yerine getirilmesi için CHP milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılmasını da engellediğini iddia eden Baykal, şu görüşleri dile getirdi: ''Eğer bir CHP'liyle ilgili bir tereddütleri varsa hiç çekinmesinler, derhal Meclis'e gelsinler o milletvekilinin dokunulmazlığını derhal kaldırsınlar. Kaldırmazlarsa namerttirler. Bir CHP milletvekiliyle ilgili yolsuzluk iddiası ortaya atanların, ellerinde yetki olduğu halde onun dokunulmazlığını kaldırmamaları, hiçbir şekilde kabul edilemez. Herkesi iddiasına sahip çıkmaya, hukukun önünü açmaya çağırıyoruz. Kendileriyle ilgili yolsuzluk iddiaları karşısında dokunulmazlık seddini önlerine geriyorlar. Bizimle ilgili yolsuzluk suçlamaları yapıyorlar. Bizimle ilgili iddialarda da dokunulmazlık seddini onlar geriyorlar. Böyle bir şey olabilir mi? Kaldırın onu. Verin mahkemeye, yargılayın. Bütün bunlar iddialarına inanmayan, konuyu gerçek zemininde takip etmeyi göze alamayan, fakat suçlama yaparak sonuç almaya çalışan bir tutumun yansımasıdır.'' -''IMF'NİN HİMAYESİ''- CHP Genel Başkanı Baykal, Türkiye'nin IMF'yle yeni bir anlaşmayı önümüzdeki günlerde gerçekleştireceğini hatırlatarak, bunun, Türkiye'de uzun bir süreden beri izlenen ekonomi politikasının hala bir himaye altında sürdürülmesi ihtiyacının ortadan kaldırılmadığını gösterdiğini belirtti. Türkiye'nin önümüzdeki üç yıllık bir dönem için IMF'nin denetimi altına girmeyi bugünkü yönetimin kararıyla tercih etmiş durumda olduğunu kaydeden Baykal, bu durumun, Hükümet'in Türk ekonomisinin sorunlarını çözdüğü anlayışının geçerli olmadığını ortaya koyan çok somut bir tablo olduğunu söyledi. Hükümetin, önümüzdeki üç yıl için de IMF gözetimine talip olduğunu savunan Baykal, şöyle konuştu: ''Bunun ne gibi gelişmelere yol açacağını geçmiş deneyimlerimizden çok iyi biliyoruz. Bu demektir ki, önümüzdeki 3 yıl boyunca çalışan kesimin gelirleri, ücretleri sıkıntıyla karşı karşıya kalacaktır. Tarım kesimi çok ciddi bir bunalım yaşamaya devam edecektir. Türkiye'de ithalat serbest bırakılırken, vergiler olağanüstü düzeyde seyretmeye devam edecektir. Vergi adaletsizliği, dolaylı vergilerin hızla artıyor olması, önümüzdeki dönemde de sürecektir. Türkiye bütün bu gelişmelerin sonucunda borçlanan bir ülke konumunda olmaya, cari açık veren bir ülke olmaya devam edecektir. Bunların sıkıntısını da geniş halk kesimleri, düşük ücretle, yetersiz gelirle ve yüksek vergiyle taşımak, buna tahammül etmek durumunda kalacaktır. Böyle bir ekonomik konjonktüre Türkiye, orta dönemli olarak 3 yıllık bir süre için sokulmuş durumdadır.'' Deniz Baykal, AB ile ilgili sıkıntılı bir sürece girildiğinin artık Hükümet tarafından da kabul edildiğini ifade ederek, başmüzakerecinin hala belirlenmemiş olmasını da eleştirdi. Baykal, bir gazetecinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ticari hayattan çekilmiş olmasına ilişkin açıklamalarını hatırlatması üzerine de, ''Sayın Başbakan'ın kamuoyunun baskıları sonucunda ticari ilişkilerini tasfiye etmek zorunda kalması, öyle anlaşılıyor ki, onu üzmeye devam ediyor. Bir türlü bunu içine sindiremediği anlaşılıyor. Ama bu işler böyle. Siyasetle ticaret iç içe geçmez. Başbakanların ticaret yaptığı, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Başbakan'ın kendi özel tercihleri bir yana, ama demokrasinin pratiği böyledir. Ticaret ve siyaseti ayırmak gerektiğini Başbakan kabul etmek durumundadır'' yanıtını verdi.