BIST 9.645
DOLAR 32,57
EURO 34,89
ALTIN 2.438,16
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Baykal'dan çok sert anayasa çıkışı

CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, yeni anayasa değişikliğiyle Türkiye'de rejim değişikliğine gidildiğini iddia ederek, uzlaşma aranmamasının milli egemenliği tehlikeye sokacağını iddia etti.

Abone ol

CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, yeni anayasada aceleci davranıldığını söyleyerek, iktidarı ayıplı malı kargaşada satmaya çalışan tüccara benzetti. Yeni anayasa teklifinde, cumhurbaşkanının aynı zamanda iktidar partisinin de genel başkanı olacağını söyleyerek, milletvekillerinin sağduyulu davranması gerektiğini kaydetti.

Deniz Baykal, TBMM Genel Kurulunda anayasa değişiklik teklifinin tümü üzerindeki görüşmelerde grubu adına konuşma yaptı. Yeni anayasa için aceleci davranıldığını belirten Baykal, Olağanüstü Hal döneminde anayasa değişikliklerinin yapılamayacağını savundu.

Düzenlemeyle cumhurbaşkanının Meclisi gerekçesiz olarak fesih hakkına kavuşacağını ileri süren Baykal, "Kim, kimi feshediyor? Yüzde 50, yüzde 100'ü feshediyor. Yüzde 51'le seçiliyorsun, yüzde 100'ü feshediyorsun." ifadelerini kullandı. İşte Başkal'ın o sözleri;

"Matemini yaşayan insanlara hadi koş bana oy verecek diyeceksiniz. Bu, karışıklıkta ayıplı malını satmaya çalışan tüccara benziyor. Başta Fransa olmak üzere bir çok demokratik ülkede, OHAL'de anayasa değiştirmek mümkün değildir. 

"MEDYA BASKI ALTINDADIR"

Hükümetin de ötesinde kaynaklanan bu acelecilik ve dayatmacılığın altında yatan teklifin iç yüzünün ortaya çıkmasından korkması olarak düşünüyoruz. Medya baskı altındadır. Televizyonlar sindirilmiş durumdadır. Meclis TV'yi kapatıp yayın yaptırmamak bu iş değildir. 

OHAL'in altında anayasayı değiştiriyoruz. İlk kez 12 Eylül'den sonra uzlaşma olmadan bir anayasa değişikliğini Meclis'ten geçirmeye çalışıyoruz. Şimdi ilk kez milleti ikiye bölecek bir anayasa zorlamasına çalışılmaktadır.

Deniz Baykal, TBMM'deki konuşmasının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanına oturarak bir süre sohbet etti.

"REJİM DEĞİŞİKLİĞİYLE TAHRİK EDİLİYOR"

Bugün daha fazla uzlaşmaya ihtiyacımız var. Bir yandan Türkiye'ye tuzaklar kurulmakta, öte yandan uzun süredir iktidarın oluşturduğu bir tehditle karşı karşıyayız. Böyle bir ortamda, yeni bir rejim değişikliğini tahrik etmek, akılla izah etmek mümkün değildir. Rejimin üzerinde uzlaşma olmazsa milli egemenlik çatısını yıkarsınız.

"BU ŞARTLARDA DENETLEME İMKANI YOK"

Bir denetleme imkanı yok. 'Suç varsa ver mahkemeye' diyor. Nasıl vereceğiz? Suçun olduğunu iddia edenlerin yapması gereken şey önce 300 üyeyi bulup teklif etmek, daha sonra 360 üyeyi bulup komisyona sevk kararı çıkarmak, ondan sonra da 400 oyu bulup Yüce Divana sevk etmek. Ya, bu suç teşkil eden bir olayın dışında bir yanlış yok mu? Bu yanlışı Meclisin söyleme hakkı yok mu? Bir denetleme imkanı getirmenin ülke için bir yararı yok mu? Böyle bir mekanizma var mı? Bunların hiçbirisi yok. 'Bir suç varsa bulursun 400 milletvekilini, mahkemeye verirsin' mantığı. Peki, mahkemeye veririz, bizi kim yargılar? Benim tayin ettiğim Anayasa Mahkemesi üyeleri..."

"MİLLETİN ÜSTÜNLÜĞÜ ORTADAN KALKMAKTADIR"

Türkiye'de anayasanın temelinde, milli egemenlik anlayışı vardır. Bu tasarı milli egemenlik anlayışını tahrip etmekte, Meclis'in üstünlüğünü ortadan kaldıracaktır, eşit bile olamayacaktır. Bu Meclis'in arkasında millet var, milli irade var. Her siyasi görüşten parti var. Her inançtan bir insan var. Türkiye'nin tablosu buraya yansıyor. Onun için bütün organlarının üstünde olmak zorunda. İlk kez bir seçim yapacağız yüzde 50 ile cumhurbaşkanı seçeceğiz sonra da bu Meclis'in tamamının yetkisini alacak, yargıyı alacak ve yeni bir anlayış ortaya çıkacaktır. Bir benzeri var mı bunun dünyada. Böyle bir ortamda bu kadar köklü bir anayasa değişikliğini zorlayarak geçirmeye çalışmak yapılabilecek en büyük yanlıştır.

"BÖYLE BİR HATA NEDEN YAPILIYOR?"

Bu kadar büyük bir hata neden yapılıyor. Bir acele var. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde olmayan bir şey daha var. Bu cumhurbaşkanı aynı zamanda partili olacak. Buradaki en temel yanlış, cumhurbaşkanı aynı zamanda Meclis'teki iktidar partisinin genel başkanı olacaktır. Bu yasama ile yürütmeyi iç içe geçirmek demektir. Yani Cumhurbaşkanı, tüm Türkiye'yi temsil etmesi gerekirken bir parti lideri olacak. Cumhurbaşkanı, AK Parti genel başkanı olacak, o da yargıyı belirleyecek. Değerli arkadaşlarım sağduyunuzu mu kaybettiniz? Bir genel başkana, Anayasa Mahkemesi üyelerini belirleme yetkisi verilebilir mi? Bu hiç bir şekilde kabul edilemez. Cumhurbaşkanı, tarafsızlık yemin edecek. Bu nasıl bir samimiyetsizlik. Bu parti devleti olmaktır.

"TÜRKİYE'NİN UFKU AÇILACAK"

Bu teklif Mecliste reddedilirse Türkiye'nin önünde büyük ufuk açılacağına ben içtenlikle inanıyorum. Türkiye çok rahatlayacaktır, siz rahatlayacaksınız. Yani siz kimliğinizi kazanacaksınız. Biz Dolmabahçe Sarayı'ndan egemenliği Ankara'ya Meclise getirdik, şimdi siz Ankara'da Meclisteki egemenliği götürüp Beştepe'deki saraya emanet ediyorsunuz. O egemenliği siz saraya emanet edebilirsiniz ama şunu herkesin bilmesini isterim ki biz kapı kulları değiliz. Orada bir saray olabilir ama bu Meclis kapı kullarının Meclisi olamaz, olmamalıdır. Bu Meclisin çatısını bombalayan generaller ve pilotlar akıllarını birisine emanet etmişlerdi, kiralık akıl sahibiydiler. Siz aklınızı kimseye emanet etmeyin. Siz aklınızı kimseye kiralamayın."