BIST 10.400
DOLAR 32,23
EURO 34,95
ALTIN 2.412,19
HABER /  GÜNCEL

Banka batıran vatanı cennet görüyor

Bayrakları bayrak yapan üstündeki dolardır. Toprak eğer üzerinde soygun yapılıyorsa vatandır.

Abone ol

28 Şubat sürecinde Erbakan Ailesi'ne yönelik sert çıkışlarıyla tanınan ve Beyaz Enerji operasyonunu yöneten dönemin Jandarma Genel Komutanlığı Harekát Dairesi Başkanı Tümgeneral Osman Özbek, ‘‘Sahipsiz Türkiye’’ adını verdiği ikinci kitabında, bu operasyonun perde arkasının yanısıra, banka batıran patronları da yazdı. Emekli olan Özbek, batık banka patronları ile ilgili olarak, esprili bir ifade ile şu satırları yazdı: "Bayrakları bayrak yapan üstündeki dolardır. Toprak eğer üzerinde soygun yapılıyorsa vatandır". ‘‘Anlaşılan o ki, bunların mukaddes kitapları biraz farklı. İlk emir sanki ‘oku' değil de ‘yürüt' ya da ‘okut' veya bunlara göre Özbek, Ümit Yayıncılık tarafından basılan kitabında, batık bankalar ve patronlarıyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: HER CEPTEN 246 DOLAR Toplam borçlarımızın yüzde 12'sini oluşturan her Türk'ün cebinden 246 dolar götüren batık bankaların öyküleri eğlenceli olduğu kadar da düşündürücü. Uzmanların raporlarına göre banka patronlarının yolaçtığı 40 milyar doların bugüne kadar sadece yüzde 3.8'i tahsil edilebilmiştir. Eğer Cumhuriyetin ilk yıllarındaki o büyük heyecan, o şeffaflık bugün de olsa verdiğimiz vergilerin yüzde 36'sının soygunlara ve vurgunlara gitmesine seyirci kalabilir miydik. Veya bütçemiz yüzde 56 oranında bir açık verebilir miydi? Bankalardaki durum böyle olunca siyasetteki ortaklarına düşen görev IMF'ten aldığımız dolarların 15 milyarını bu bankaların görev zararlarına, 5 milyarı da hortumculara vermek oluyordu. Nedeni devlet sırrı olduğu için açıklanamıyordu. ECEVİT'E SİTEM Özbek, Beyaz Enerji soruşturmasını yürüten Savcı Talat Şalk'ın başka bir göreve atanmaması için dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'le makamında yaptığı ikili görüşmede, ‘‘Ülkenini soyulması ve soyguncuların olası siyasi uzantılarına karşı tek bir söz söylememesinin’’ kendisinin üzdüğünü belirtti. Özbek, Savcı Şalk'ın, soruşturma ile ilgili bilirkişi raporunun birer kopyasını yanlış ve eksik bilgi aktarılmasının önüne geçmek için jandarma tarafından dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'ye verilmesini istediğini bu isteğin aynı gün yerine getirildiğini de açıkladı. Özbek, dönemin Hükümeti'ni, ‘‘Savcının ve jandarmanın bu hassasiyeti ve dürüstlüğüne karşın Başbakan'ın teşekkür edip, ilgilileri kutlayacağı yerde hükümetin devre dışı bırakıldığını iddia etmesini anlamak mümkün değil’’ dedi. ANKARA Erbakan'a ‘Suudi kamyon’ demişti Osman Özbek Refahyol döneminin Başbakanı Necmettin Erbakan için sarfettiği ‘p...... adam' sözleri ile gündeme gelmişti. 28 Şubat sürecinde adı hep Erbakan Ailesi'ne yönelik çıkışlarla duyulan Özbek, 28 Şubat'ı eleştiren Erbakan'a da, ‘‘Cumhuriyete ve Türk halkına Suudi plakalı bir kamyon çarptı. Tabii şoförün ehliyetine de el konuldu’’ yanıtını vermişti. Meclis'in önünde milletvekili asalım Osman Özbek, 2002 yılının Nisan ayında Atüatürkçü Düşünce Derneği'nin Zonguldak'ta düzenlediği bir toplantıda yaptığı konuşma ile de gündeme gelmişti. Özbek bu toplantıda şunları söylemişti: ‘‘Meclis Başkanı, bir ayda 20 kez doktora giderek 70 milyar lira sağlık harcaması yapan milletvekili olduğunu söylüyor. Bu Türk olabilir mi? Ben bunu yapanın kanından şüphe ediyorum. Bir simitçi Meclis'in önünde kendini asabiliyorsa, bu milletvekilini de Meclis'in önünde asmak lazım.’’ Soyuyorum işte var mı diyeceğin Osman Özbek, kitabında batık banka patronları ile ilgili şu ilginç değerlendirmeleri yaptı: DİNÇ BİLGİN: Devletten aldığı Etibank'ı batırıp, 600 milyon doları halka yükleyen Sabah Gazetesi'nin sahibi Dinç Bilgin bir süre hapis yattıktan sonra şimdilerde serbest. MEHMET EMİN KARAMEHMET: Sahibi olduğu Pamukbank'ı 1989'dan 2002 yılına kadar ‘‘batık’’ olarak elinde tutan Mehmet Emin Karamehmet, kredilerinin yarısını kendi şirketlerinde kullanınca bankası battı ve sonuçta vatandaşın sırtına 2.7 milyar dolar yüklenirken, Karamehmet basında çıkan haberlere göre hálá dünyanın 29. zengini olarak lüks yaşamını sürdürebilmektedir. HALİS TOPRAK: Sahibi olduğu Toprakbank'ın içini boşaltan Halis Toprak'ın vatandaşın sırtına yüklediği bedel 675 milyon dolar. İşin ilginç yönü Halis Toprak'ın suçunu itiraf etse de hálá serbestçe dolaşabilmesi ve milli iradeyi bayrak yaptığını iddia eden bir siyasi parti genel başkanı tarafından evinde ziyaret edilebilmesi, insanın aklına bir şarkının sözlerini günümüzün acı gerçeklerine göre değiştirip, söylemek geliyor: ‘‘Soyuyorum işte var mı diyeceğin.’’ Tabi sevdiği için soyuyor, tamamen duygusal, kesinlikle başka neden yok. CAVİT ÇAĞLAR: ABD'de tutuklanan Cavit Çağlar'ın serbest bırakılması için hakime 5 milyon dolar kefalet ücreti önermesi, mahkeme heyetini hayrete düşürürken, cumhuriyetimizin kuruluşunda emeği, temelinde harcı olan dönemin İçişleri Bakanı Fethi Okyar'ın piyasa değeri 7.5 lira olan mürekkep hokkasını biraz pahalıya aldığından dolayı yargılanmasını anımsadıkça insan eriyor, utanıyor, kahroluyor.