BIST 10.159
DOLAR 32,21
EURO 35,07
ALTIN 2.471,04
HABER /  GÜNCEL

Bana asker dahil kimse karışamaz

Aksiyon Dergisi'nden Birol Uzunay'a konuşan Aygün, 'Bana asker dahil kimse karışamaz' iddiasında bulunuyor..

Abone ol

Aksiyon Dergisi'nden Birol Uzunay, Aygün ile konuştu ve izlenimlerini yazdı. İşte o söyleşi: Yakın zamana kadar en etkili sivil toplum lideri olan ve kampanyalarıyla parmak ısırtan birisinin statükocu sıfatıyla anılması hayli ilginç. Demokratik tepkicilikten devletçi statükoculuğa geçen Aygün’e değişimini sorduk.-Daha birkaç yıl öncesine kadar nalburdunuz. Bugün ise gücü inkar edilmeyen bir lider. Fayansların, çivilerin arasından çıkıp, ülke siyasetini belirlemek zor olsa gerek. Ben nalbur değil hırdavatçıyım. Nalbur bizim mesleğin eski ismi. 1984 yılında 36 metrekarelik dükkanım vardı, yine aynı dükkandayım. Müteahhitlik işlerim de var. Babam ve dedem de kum taşımacılığı ve müteahhitlik yapardı. Her şeyin bir zorluğu var tabii. Sosyal meseleler benim hayat amacım ya da hobim. -Sivil toplantılara pek katılmayan generaller siz ev sahibi olunca cümbür cemaat geliyor. Son toplantınızda 6 orgeneral, 2 korgeneral vardı... Kastettiğiniz toplantıda ben ev sahibi gibi göründüm; çünkü bizim salonumuzda yapıldı. Ancak bu toplantıyı Atatürkçü Düşünce Derneği organize etti. Programa her türden setçi katıldı. Ben askeri, bayrağımı severim. Asker de beni seviyorsa, benim için şereftir. -Muhalefet eksiği yaşayan bir ülkede en etkili muhalif oldunuz. Nedir sizi güçlü kılan? Siyaseti isteseydim bugün seçim meydanlarında olurdum. Biz yanlışları önceden söylüyoruz. Bu hükümetin üyeleriyle onlarca kez işbirliği yaptım. 14 bakanla on yıldan fazla ilişkim var. Eski hükümet yüzde 300 küçüldü ve hepsi Meclis dışında kaldı. İkazlarımı dinleselerdi yüzde 65 oy alırlardı. Ekonomik olarak muhalifim çünkü enflasyon ve dövizin düşmesi bir aldatmacadır. Dolar, en küçük gelişmede 3 milyonun üstüne çıkacak. Tüketici kredileri artıyor; biz gelirimizi değil 24 aylık, 36 aylık geleceğimizi satın alıyoruz. Siyasi olarak muhalifim çünkü Annan Planı kabul edilemez. Asker ve hükümet de bu planın olmayacağını söylüyor. Kıbrıs bu planla elimizden gidecek. Kimse ses çıkarmıyor. Ben muhalif olmayayım da kim olsun? -Gücünüzü nereden aldığınızı açıklamadınız ama. Geçen haftaki Kıbrıs toplantısında büyük bir ses çıkardınız. Hükümet bu sesi nasıl algıladı? Gösterimiz hükümete karşı değil Avrupa’ya karşıydı. Toplantıya Başbakan ve birçok bakan mesaj gönderdi. Toplantıdan hemen sonra Abdullah Gül ile görüştüm. Sesimizi AB’ye, IMF’ye iletiriz; hükümete değil. -Yakın zamana kadar “işadamı” ya da “ATO Başkanı” olarak tanımlanıyordunuz. Bugünse sizden “statükocu” olarak bahsediyorlar... “Süregelen konumu korumaya meyilli” anlamına gelen statükoya uyuyorum. Kıbrıs’ta süregelen durumu korumak istiyorum. Statükocu mevcut değerlerin korunmasıysa ben statükocuyum. Mevcut durumu Tayyip Erdoğan daha iyi koruyor; ben statükocuysam Tayyip Bey de statükocudur. -Sizi sivil toplum lideri olarak tanıdık ama siz devlet güçleriyle işbirliğini tercih ettiniz... Hükümetle de, toplumla da işbirliği yaptım. Onlarca yardım kampanyası düzenledim. Tüketici hakları için hükümeti destekledim. Türk ve Kıbrıs halkını bilinçlendirmek benim görevim. Hem Türk vatandaşıyım hem de KKTC vatandaşı. Kıbrıs’ta Kıbrıslı olan bir tek eşekler vardır. Kıbrıslı diye bir şey yok; Kıbrıs'taki herkes Türk’tür. Kıbrıs’ın Yunanlaşmasına dur demeyecek miyiz? -Yaptıklarınız yanlış diyemeyiz, sonuçta sizin tercihiniz. Ancak konumunuzu net söylemiyorsunuz. “Sivil” misiniz, “devletçi” mi? Benim milli duygularımı destekleyen damarlarım biraz yukarıdadır. Türkiye’de IMF öyle politikalar uygulamış ki ekonomik kaygıları düşünmekten milli duyguları unutmuşlar. İşçisi, memuru, köylüsü, zengini hep mantarlaşmış. Biz Leh Kralına para göndererek “Bugün para alan yarın emir alır” diyen bir nesilden geliyoruz. Şimdi IMF’den para ve emir alıyoruz. Bu konuda hükümete destek veriyorum. IMF’ye karşı bazen dik durmasını biliyor. Savaş çıksa ben ATO başkanıyım, fayans satarım diyebilir miyim? Tüfeği boynuma takar askere giderim. Kıbrıs’ta savaş çıksa kim gidecek? Biz gideceğiz. -Koleksiyonlarınızı bırakmak ya da kolunuzdaki muhteşem saatle tüfeği boynunuza takmak zor olurdu herhalde. Evet, zor olur ama olur. -ATO başkanı olarak siyaseti belirlerken Ankaralı işadamlarının ekonomik taleplerini belirlemeye vaktiniz kalıyor mu? Üyelerimin yüzde 92’si beni siyasete yollamadı. Sosyal meseleler benim hobim. İşin içine girmeden rahat edemem. ATO’da görevimi yapıp yapmadığıma gelince ekonomik konulardaki projelerimi Türkiye kullanıyor. -28 Şubat sürecinin vurucu gücü 5’li çete denilen sivil toplum örgütleriydi. 28 Şubat benzeri bir oluşum var da biz mi bilmiyoruz? Siz de bu oluşumun sivil liderlerinden misiniz? Tabiî ki hayır. Toplantılar için AKP’ye davet göndermeseydim beni hükümet karşıtı olarak değerlendirebilirdiniz. Başbakan, İçişleri ve Sanayi bakanları şehir dışındaydılar. AK Parti yüzde 34 oy aldı, benim toplantımda yüzde 66’yı temsil edenler vardı. AK Parti toplantının bu kadar etkili olacağını bilseydi aktif olarak katılımcı olurdu. -Başarınızı tüm Türkiye’ye mal ediyorsunuz ama özellikle liberal kanat Annan Planı’nı övüyor... 346 tane köşe yazarı var Türkiye’de. Bu toplantı hakkında 36’sı olumlu, 11’i olumsuz yazdı. Demek ki iyi yoldayım. Liberaller Annan Planı'nı destekliyor diyorsunuz. Onların marjinal bir azınlık olduğunu siz de biliyorsunuz. -Karizmatik bir lider olarak askerle diyaloglarınız nasıl geçiyor? Bana asker dahil kimse karışamaz. Beklentim yok, bu yüzden çok başarılıyım. Şurada Harbiye Marşı’nı duysam ağlarım. Maliye Bakanıyla da sık sık görüşüyorum. Buna neden ses çıkarılmıyor? Adam okumuş DSİ genel müdürü olmuş, başbakan olmuş ya da Harp Okulu’nu okuyup asker olmuş. Aralarında fark yok. Asker bu ülkenin yetiştirdiği değer. Asker rejime müdahale ediyor ama bunun da sebebi var. 1966’da neden müdahale yok? Çünkü 1966’da olay da yok.