BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  GÜNCEL

Ayşe Arman iyice abarttı

Aşama aşama hamileliliğini anlatan Ayşe Arman kabak tadı vermeye başladı. Bir süre yazılarına ara vereceğini duyuran yazar çıktığı tatilde yapacağı fantezileri yazdı.

Abone ol

Anne adayı Ayşe Arman, hamilelilk dönemini yazılara dökerek iyice abarttı. Yazılarına bir süre ara verdiğini duyuran yazar, çıkacağı tatilde yapacağı fantezilere yer verdi:

Sen bize emanetsin!

Hamileliğin en eğlenceli bölümlerinden biri, gördüğün rağbetin iyice sosyalleşmesi. Neredeyse, biz milletçe bütün yakınlarımızla eş dost hep birlikte hamile kalıyoruz!

Öyle bir koruma kordonu oluşuyor ki pes yani.

Bizim çaycı Hasan Abi’nin oraya gidip, burası menemen kokuyor dediğimde, 10 dakika sonra masamda mükemmel yapılmış bir menemen buluyorum.

Hamileyim ya.

İki canlıyım.

Onun da canı ister, canı çeker ya!

Ağzımdan böyle bir laf çıktı ya.

Anında...

Aş eriyorum herhalde diye düşünüyorlar.

Hürriyet’in yazı işleri teknesinde de hiç görmediğim kadar ihtimam...

Sanki benim değil hepimizin bebeği.

‘Dur Ayşe, sen otur, tekne sallanıyor bebeğin başı dönmesin...’

‘Orası sıkışık, gel buraya, bebek sıkışmasın...’

‘Yeter ki sen iste, aş eriyorsan söyle, Kanlıca’da duralım yoğurt alalım...’

Ve en müthiş laf en son geliyor:

‘Sen bize emanetsin!’

Kim tarafından kime bilmiyorum.

Merak ediyorum. Ama hoşuma gidiyor.

Gülüyorum.

Ben artık size emanetim haberiniz olsun!

HAMİŞ: Hamileliğin üstüne bir de evlilik kaymaklı kadayıf. Bu kadar çok işi bu kadar kısa zamanda nasıl hallettin diye beceriklilik övgüleri geliyor insana. Bir de yeni terminolojin oluyor haliyle: ‘Eşinize hürmetler!’

Bebeği yüzdürmeye gidiyorum!

Ben aslında gitmek istiyorum. Zaten ne bir şey anlatacak halim var ne de vaktim.

Bebekten dolayı da hiçbir şeyi koştura koştura, nefes nefese yapmak istemiyorum.

Korkuyorum.

Ya bir şey olursa diye.

Da...

Başka türlü nasıl yaşanabileceği konusundaki bilgi seviyem sıfır.

Uçak 19.20’de, ben, yani benim türümdekiler ancak saat 19.00’da havaalanında olabiliyorlar.

Bazen uçağı kaçırıyorlar bazen de son anda biniyorlar.

Ama bu stres, insana iyi gelmiyor.

Hiçbir şeyi tadını çıkarta çıkarta yapamıyorsun.

İnsan, şöyle 1 buçuk saat önceden gitse havaalanına, Hindistan’daki iş seyahatinden dönen sevgilisine sürpriz yapsa, onunla buluşsa, el ele tutuşsa, orada bir kafeye otursa, dizleri dizlerine değse, gözü gözüne denk düşse, birbirlerinin kulağına hoş şeyler söyleseler, gülüşseler...

Erkek, kadının karnını okşasa...

Kadın, onu ne kadar çok özlediğini 5000 kez kulağına fısıldasa...

Fena mı olur yani?

Şahane olur!

Kusura bakmayın benim bir şeyi kestirmeden anlatabilme yeteneğim yok.

Aslında söyleceğim 1 cümle:

Sevgilimle mavi yolculuğa gidiyorum, bebeğimizi yüzdürmeye, birkaç gün yokum, eyvallah!

Yazı: Ayşe Arman
Kaynak: Hürriyet