BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  POLİTİKA

Anayasa profesörleri ne dedi?

Anayasa Mahkemesi Ak Parti'nin kapatılması hakkındaki iddianameyi kabul etti. Anayasa profesörleri şöyle değerlendirdi.

Abone ol

Anayasa Mahkemesi Ak Parti'nin kapatılma istemine ilişkin iddianameyi kabul ederek davanın görüşülmesini kabul etti.

Bu gelişmeyi hukuk profesörleri şöyle değerlendirdi:

 SÜREÇ NASIL İŞLEYECEK?
Önce iddianame AK Parti'ye gönderilecek ve savunma yapması için bir ay süre verilecek. Ak Parti ek süre talep edebilecek.
Ön savunmanın Anayasa Mahkemesine verilmesinin ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, esas hakkındaki görüşünü bildirecek.
SÖZLÜ SAVUNMA YAPILACAK
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının esas hakkındaki görüşü AK Parti'ye gönderilecek.
Daha sonra belirlenecek bir tarihte Yalçınkaya sözlü açıklama; AK Parti yetkilileri de sözlü savunma yapacak.
EK DELİL SUNULABİLECEK
Bütün bu sürecin ardından, davaya ilişkin bilgi, belgeleri toplayacak raportör, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Bu işlemler sürerken, gerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, gerekirse davalı AK Parti hakkında ek delil sunabilecek. AK Parti ise yazılı ek savunma verebilecek.
Raporun, Anayasa Mahkemesinin 11 üyesine dağıtılmasının ardından, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç bir toplantı günü belirleyecek. Üyeler, belirlenen günde bir araya gelerek kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacaklar.
EN AZ YEDİ OY GEREKLİ
AKP hakkındaki kapatma davasını, 11 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi Heyeti karara bağlayacak. Anayasa'ya göre bir siyasi partinin kapatılmasına karar verilebilmesi için nitelikli çoğunluğun oyu aranacak. Buna göre, kapatma kararı için Anayasa Mahkemesinin 11 asıl üyesinin en az 7'sinin oyu gerekecek.
Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 69. maddesine göre, temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakma kararı da verebilecek.
DEMOKLES'İN KILICI SİYASETİN ÜSTÜNDE

Mithat Sancar (Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.)

Bu durum Türkiye’de demokrasinin yerleşmesinin önünde büyük bir engeldir. Siyasi kültür demokratikleşmesinde çok olumsuz rol oynadığını düşünüyorum. İktidar partisi, yüzde 47 oy almış bir parti de, kapatma davasıyla karşı karşıya kalabiliyor. Meseleyi bu açıdan değil de, hangi konumda olursa olsun, siyasi partilere yönelik bu siyasal ve hukuksal tehdidin demokrasinin gelişmesinin önünde bir engel olduğunu düşünüyorum. Son dönemde HADEP, DEHAP ve DTP’den sonra, şimdi de AK Parti’ye yönelik bir dava var. Çok ciddi, Demokles’in kılıcı tarzı bir tehdit, siyasi hayatımızın demokrasinin üzerinde sallanmaktadır.

Sancar, Gül açısından durumu şöyle değerlendirdi:

Bu bir yargılama değil. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün isminin geçmesi, onun Anayasa Mahkemesi’nde yargılandığı anlamına gelmiyor. Gül için siyaset yasağı talep edildiği anlamına geliyor. Siyaset yasağı getirilmesi ile yargılama farklı şeylerdir. Siyaset yasağının olması cumhurbaşkanı olma konumunu etkilemeyecektir. Cumhurbaşkanı siyaset yapmıyor. Eğer kapatma olur, Anayasa Mahkemesi siyaset yasağı kararı verirse cumhurbaşkanının konunumu etkilemez.”

İKTİDAR İDDİALARI OTOMATİKMAN KABUL EDİYOR

Hikmet Sami Türk (Bilkent Üniversitesi)

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül şimdiden bu yasağa dahil değildir. Zaten bu yasak bağımsız siyaseti mümkün kılıyor. Erdoğan'a siyasi yasak gelirse vekilliği düşer ama önümüzdeki seçimde bağımsız milletvekili seçilmesinin önünde hiç bir engel yok.

Abdullah Gül için bir mahkumiyet kararı verilirse oldukça ağır bir karar olur. Etik bakımdan cumhurbaşkanının durumu sarsılır. Hukuki olarak ise konumunda değişiklik olmaz.

Ak Parti'nin yapmaya çalıştığı değişiklikler her şeyden önce etik değil. İktidar otomatik olarak iddiaların doğruluğunu kabul etmiş oluyor. Bu AK Parti'nin kendi adına çıkardığı af gibi olacaktır.