BIST 10.166
DOLAR 32,37
EURO 34,69
ALTIN 2.399,68
HABER /  GÜNCEL

Anadilde eğitim Avrupada nasıl?

Açılımın en önemli ayağı, ‘anadilde eğitim’ konusunda TBMM, araştırma yaptı. Araştırmaya göre Avrupa ülkelerinde bile bu iş zor!..

Abone ol



ZÜBEYİR KINDIRA
İNTERNETHABER

ANKARA –
Hükümetin Demokratik açılım dosyasının en önemli unsurlarından biri, Türkiye’nin uzun yıllardır gündemine geldiği halde hayata geçmesine kimsenin yanaşmadığı ana dilde eğitim konusu. Yani başta Kürtçe olmak üzere, Türkiye’de bulunan bir çok etnik unsurun kendi ana dilinde eğitim görmesine imkan tanıyacak bir yasal düzenleme yapılması. TBMM bu konuda bir araştırma yaptı. Araştırma sonucunda ; Avrupa ülkelerinde bile ana dilde eğitim uygulamasınan çok zor yapıldığı belirtildi.

SEÇMELİ ÇÖZÜM
TBMM Araştırma Merkezi’nin hazırladığı raporda, AB ülkelerindeki ana dilde eğitim uygulamaları tek tek incelendi. Araştırmada; ana dilde eğitimin çok zor uygulandığı ve en makul çözümün Kürtçe’nin seçmeli ders olarak okutulması olabileceği sonucuna varıldı.

LOZAN ÇEKİNCESİ
Araştırma raporuna göre; Türkiye’nin 2000 yılında imzaladığı ve 2003 yılında yürürlüğe koyduğu Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 13. maddesine koyduğu çekince sebebiyle de ana dilde eğitim yapması zor görünüyor. Türkiey bu sözleşmeye Lozan anlaşlmasını gerekçe gösterek çekince koymuştu.

ANAYASAL DÜZENLEME GEREK
Türkiye bu maddeye Anayasa’nın 3. Maddesinde devletin resmi dilinin Türkçe olduğu, yine Anayasa’nın 42. maddesindeki uluslar arası antlaşma hükümleri saklı kalmak kaydıyla, Türkçeden başka hiçbir dilin, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dili olarak okutulamayacağı ve öğretilemeyeceği hükmü sebebiyle çekince koydu.

AZINLIKLAR FARKLI
Türkiye’nin çekince koyduğu bir başka sözleşme ise Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi. 15 Ağustos 2000 tarihinde imzalanan, 23 Eylül 2003 tarihinde yürürlüğe giren sözleşmenin 27. Maddesine çekince koyan Türkiye, bu maddenin de 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşmasına aykırı hükümlerini kabul etmediğini düşünüyor. Lozan Anlaşması’ndan Türkiye’de Hıristiyanlar, Yahudiler ve Ermeniler azınlık kabul ediliyor. Türkiye bunun dışındaki etnik grupların azınlık sayılmayacağını iddia ediyor.

AİHM’E DE ÇEKİNCE
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi EK 1 No’lu Protokol’e de çekince koyan Türkiye, Protokolün Tevhid-i Tedrisat Kanunu(Eğitimin Birliği) kanuna aykırı hükümlerini kabul etmedi. Türkiye üç uluslar arası sözleşmeye koyduğu bu şartları kaldırmadığı sürece ana dilde eğitime geçmesi mümkün değil. Bu sözleşmeleri kabul edilse bile bu çekincelerin dayandığı Anayasa maddelerinin de mutlaka değiştirilmesi gerekiyor.

Araştırmaya göre AB ülkelerindeki anadilde eğitim şöyle:

FRANSA: Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri Şartı’nı 1999’da imzalamış olmasına rağmen, bunun ulusal azınlıkların tanındığı anlamına gelmediğine ilişkin çekince koydu. Bireysel temelde farklılık hakkını tanınıyor. Uygulamada Brötanca tek bir televizyon kanalı mevcut. Diğer bölgesel dillerde günde azami 40 dakikalık radyo yayını yapılabiliyor. Yerel diller anaokulundan üniversiteye kadar resmi ve özel okullarda öğretiliyor. Brötanca, Baskça, Katalanca, Oksitanca ve Korsikaca okullarda seçmeni ders olarak okutuluyor.

ALMANYA: Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme’yi onaylarken, bu çerçeveye Sorblar, Frizler, Danimarkalılar Sinti ve Romanlar olmak üzere 4 azınlık grubunun girdiğini beyan ediyor. Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri Şartı kapsamına giren, Kuzey Frizyacası, Saterland Frizyacası, Roman dili ve Aşağı Almanca’nın öğrenilmesi hakkı var. Ancak bu hakkın uygulanması eyaletlerin yetki alanına giriyor. Azınlık grupları, özel hayatta ve kamu içinde yazılı ve sözlü olarak azınlık dilini kullanma hakkına sahip. Gerek ana dilde eğitim gerekse de basın-yayın konularında Alman mevzuatında herhangi bir kısıtlama yok. Danimarka azınlığının kendi okulları var.

İNGİLTERE:Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme ile Bölgesel veya Azınlık Dilleri Şartı’na taraf olan İngiltere’de etnik, dini ve kültürel azınlıkların haklarını düzenleyen herhangi bir kanun bulunmuyor. Etnik ve kültürel azınlıkların kendi dillerinde yayın yapma ve özel okul açma hakkı vardır.

İTALYA:Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme’ye taraf olmasına rağmen Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri Şartı’nı imzaladı ancak onaylamadı. Resmi dil İtalyanca. Ancak, Arnavut, Katalan, Alman, Yunan, Sloven ve Hırvat Toplulukları ile Fransızca, Güneydoğu ve Provence Fransızca’sı, Ladino, Friulice, Sardunyaca konuşan nüfusların dil ve kültürleri korunuyor. Kamu belgeleri, azınlık bölgelerinde iki dilde hazırlanıyor ama İtalyanca olan geçerli sayılıyor. Azınlık dillerinde radyo ve televizyon yayınları yapılabiliyor. Anaokullarından itibaren ilköğretimde İtalyanca ile beraber talep olması halinde azınlık dillerinin eğitim aracı olarak kullanılması mümkün. Genel kurallar İtalyan Milli Eğitim Bakanlığı’nca tespit ediliyor.

İSYAPYA: Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme ile Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri Şartı’na taraf. 1978 Anayasası’na göre ülkede 17 özerk bölge bulunuyor. Her özerk bölgenin yerel meclisi var. Yerel yönetimler, çevre, ulaşım, tarım, ormancılık, ekonomi, sağlık, sosyal yardım, turizm, eğlence, polis, kültür konularında yetkili. Devletin resmi dili İspanyolca olmasına rağmen azınlık dilleri özel saygı ile korunup kültür mirası olarak kabul ediliyor. Katalonya, Bask ve Galiçya özerk bölgelerinde ana dilde eğitim ve yayın yapılabilirken ayrıca diğer tüm özerk bölgelerde de İspanyol vatandaşların anadillerini kullanması serbest.

YUNANİSTAN: Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme’yi imzalayan Yunanistan, Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri Şartı’na da taraf. Müslüman (Türk) azınlığın hakları, Lozan Antlaşması ile düzenlenerek çocuklarına Türkçe isim vermelerine izin verilirken, Türkçe yerleşim birimi isimlerine müsaade edilmiyor. Yayın dilinin mutlaka Yunanca olacağına dair bir kanun hükmü yok. Ancak Yunanca dışında bir dilde yapılan yayınlarda, yayın sürecinin en az %25’i Yunanca olmak zorunda. Bu yayınlarda Yunanca altyazı kullanılması ve Yunanca dilinin doğru kullanımı esas. Yunanca dışında özellikle yabancı dilde yayın yapan Yunan televizyon kanalı bulunmuyor. Batı Trakya’da 230 ilkokul ve lisede Türkçe eğitim veriliyor. Anlaşmalar uyarınca her türlü eğitim kurumunu kurma hakkına sahip olan Türk azınlığın yeni eğitim kurumları açmasına imkân tanınmıyor.

PORTEKİZ: Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme’yi imzalamasına rağmen Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri Şartı’na taraf değil. Çingeneler dışında etnik ya da kültürel azınlık bulunmuyor. Çingenelerin kültürel haklarına saygı gösterilmekle birlikte, azınlık hakları yok.

İSVEÇ: Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme’ye ve Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri Şartı’na taraf. Azınlık hakları Anayasal güvence altında. Samiler/Laponlar, İsveç Finlileri, Tornedal Finlileri, Çingeneler ve Yahudiler ulusal azınlık olarak kabul ediliyor. Sami, Fince ve Tornedal Fince (Meankieli) dillerini azınlık ve bölgesel diller, Romani ve Yiddish dilleri de belli bir bölgede konuşulmayan azınlık dilleri (non-territorial minority languages) olarak kabul ediliyor. Azınlıklar uluslar arası hukukun tanıdığı bütün haklara sahip durumdalar.

DANİMARKA: Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme ile Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri Şartı’na taraf. Alman azınlık; dil, eğitim, din ve kültür gibi konularla her haktan yararlanabiliyor. Alman azınlığa eğitimi için genel bütçeden pay bile ayrılıyor.

AVUSTURYA: Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme’ye taraftır ve Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri Şartı’na taraf. Cumhuriyetin devlet dili azınlık dillerine ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla Almanca. Sloven, Hırvat, Macar, Çek, Slovak ve Romanlar azınlık olarak tanınıyor. Azınlıkların ana dilleri, Almanca ile beraber resmi dil olarak kabul ediliyor. Azınlıkların yoğun olarak ikamet ettikleri eyaletlerde, devlet okulları azınlıkların ana dillerinde ders veriyor.

HOLLANDA: Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme ile Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri Şartı’na taraf. Mevzuatında etnik, dini ve kültürel haklara ilişkin herhangi bir sınırlama mevcut değil. 1997’de yürürlüğe giren yaşayan yabancı dillerin öğretimi kanunu ile ana dilde eğitim, müfredat programı dışına çıkarılarak, seçime dayalı bir kültür hakkına dönüştürüldü.

SLOVAKYA: Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme ile Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri Şartı’na taraf. Anayasada, ulusal azınlıklar ve etnik gruplar terimi kullanılıyor. Bunların aynı kökenden vatandaşlarla birlikte kültürel miraslarını geliştirme, ana dillerinde haber alma, yayma, kültür ve eğitim kurumları oluşturma hakları güvence altına alınmış durumda.

BULGARİSTAN: Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme’ye taraf olan Bulgaristan, Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri Şartı’nı imzalamadı. Anayasaya göre, ana dilleri Bulgarca olmayan Bulgar vatandaşlarının kendi dillerini kullanma ve öğrenme hakları var. Sadece resmi dil Bulgarca’nın geçerli olduğu haller kanunla belirleniyor.