Geleneksel medyanın işlevini yitirdiğini, basılı gazetelerin
ciddi zemin kaybettiğini ve son olarak da televizyon seyircisi
profilinin daralıp benzeştiğini biliyoruz. Gazete ve
televizyonların gündem oluşturarak değil, gündem takip ederek
hayatta kalmaya çalıştıkları bir zamandayız.
Bu çoraklaşmanın en temel sebebi, gazete ve televizyonlara
biçilen rol. Ülkenin yazılı ve görsel medyasının sınırlar içerisine
hapsolması, tekdüzeleşmesi ve enstrümanlaşması ciddi bir
güvenilirlik sorunu oluşturdu.
Vatandaş bu güvenilirlik sorununu aşmış alternatif kaynakları
keşfetti. Kişisel Youtube kanalları ile diğer dijital medya
organları bu konuda çok önemli alternatif bilgi kaynaklarına
evrimleşti. Alternatif kaynakları doğuran sebepler ve geleneksel
medyanın olayı anlamadaki basiretsizliği devam edince yeni haber ve
gündem kaynaklarına hücum da arttı.
Tüm bu değişimin katalizörü konumundaki sosyal medya, bir süre
sonra gündem tahkim eder hale geldi. Doğrudan hiçbir medya
tecrübesi olmayan bazı sosyal medya hesapları, takipçi havuzları
sayesinde bir gazete veya televizyondan daha etkili durumdalar.
Ülkenin tüm gündemi bir süredir sosyal medyadan belirlenir hale
geldi. Bunun en son örneği de sokağa çıkma yasakları ile ilgili
kararlar.
İçişleri Bakanlığı'nın ilan ettiği sokağa çıkma yasağı sosyal
medyadan çok tepki alınca, getirilen yasak, aynı gün akşamında yine
sosyal medya aracılığıyla yapılan bir duyuruyla kaldırıldı.
Çok uzun süredir sosyal hayata değen bir konuda, geleneksel
medyanın siyaset ya da kamuoyu üzerine bu denli bir baskı
oluşturabildiğine şahit değiliz.
Bu gücü, Türkiye’deki tüm siyasal çevreler geç de olsa fark
etti. Sosyal medyada takipleşme kampanyalarının arkasında yatan
motivasyon da bu.
Ancak sosyal medyanın da geleneksel medya gibi bir enstrüman
olarak görülmesi ve bu alanın enformasyon amacıyla doldurulmaya
çalışması, ironik bir şekilde amacın tersine hizmet edecektir.
Bunun birkaç sebebi var.
Medya, sadece denetleme ve muhalefet aracı olduğu sürece
etkilidir. Bu enstrüman, iktidar diliyle çabucak dejenere olur.
Türkiye’de medya tarihinin en etkili kanallarının tamamı muhalefet
dönemlerine ait oluşumlardır. İktidar diline sahip ama saygın bir
medya hiçbir dönemde var olmamıştır. Sosyal medyada etkin olmak,
çok takipçi ve çok ses çıkarma becerisinden değil, geleneksel
medyadan dışlanmış olmaktan.
İktidar diline sahip medya, en nihayetinde belediye hizmetleri
kataloğu düzeyine inmeye mahkûmdur ve etkisiz kalacaktır.
Eğer bunun bir adım daha ötesine geçilirse, düzey, şimdiki
yazılı ve görsel ana akım medya seviyesine kadar düşer.
Dolayısıyla sosyal medyada gündem oluşturma adına takipçi
sayısının arttırılması, etkinliğin artacağı anlamına gelmeyecek;
mecranın değişmesi ile sonuçlanacaktır.
Sosyal medya kanallarında yoğunluk ve merkez, belli aralıklarla
kayma yaşar. Facebook ile başlayan süreç, şimdilik yoğunlukla
Twitter ve Instagram üzerinden devam etmektedir. Twitter’da alan
daralması toplumsal talepleri azaltmayacak, ifade merkezini
kaydıracaktır.
O yüzden sosyal medyanın bu kadar gündem belirlemesini yanlış
yorumlamamak lazım. Bunun yolu, daha çok sosyal medya takipçisi ile
gündem değiştirmek değil, geleneksel medyanın çeşitlenmesi ve çok
sesli hale gelmesini temin etmektir. Aksi halde sadece gündemin
tahkim edildiği mecra değişecektir.
Benden söylemesi…