Kış geldi hastalıklar başladı.
Benim için kış demek, hastalık demek 'Home
Office' demek!
Bir yandan hasta çocuk bir yandan da yapılması gereken işler
olunca evin kuralları da bir bir delinmeye başlıyor.
Delinen kuralların başında da televizyon izleme süreleri
geliyor. Yalan yok birbiri ardına başlayan çizgi
filmleri çocuk izlesin de iki satır daha çalışmayı başarayım
diye dua etmiyor değilim.
Ta ki TRT Çocuk'ta yayınlanan İstanbul Muhafızları adlı çizgi
filmdeki repliklere ayılıncaya kadar.
Algıda seçicilik olsa gerek her gün bir patlayan
bombalar, şehit düşen askerler, suikastler derken çizgi filmde
geçen ilk 'patlatacağım' sesini duyunca irkiliyor
insan.
İyiki de irkilmişim!
Ardından bir kaç bölüm daha izleyince inanamadım.
Çocuklar için hazırlanan bir çizgi filmde okuldaki tarih
dersinde başarısız olan bir karakterin (Gürgen
Palamut) İstanbul'un tarihi mekanlarına zarar verme
planları resmediliyor.
Öyle basit zararlar değil, bayağı planlı, programlı, bombalı,
dinamitli planlardan bahsediyorum.
Ve bu karakteri durdurmaya çalışan başarılı, duyarlı, akıllı,
çalışkan 4 afacan var.
Afacanların Gürgen Palamut'la mücadelesi ise tam bir intikam
serüveni. Her defasında Gürgen'i kendi silahıyla
vuruyorlar.
Aralara da İstanbul'un tarihi mekanlarının hikayelerini anlatan
bir kaç sahne sıkıştırılmış. Ancak ana karakter Gürgen Palamut
ve yandaşı Azmi!
Böyle bir çizgi filmle amaçlanan İstanbul'un tarihi mekanları
hakkında çocukları eğitmek ve o mekanları korumak konusunda bilinç
yaratmaksa GEÇMİŞ OLSUN!
Buradan çocukların aldığı mesajlar ancak şunlar
olabilir:
- Başarısız olanlar kötüdür.
- İyiler kötülerden intikam alabilir.
- Okulda başarısız olursan 'kötü' bir
insansındır.
Bomba, dinamit, patlama vs.'nin çocuklarda yarattığı endişe
hissinden bahsetmiyorum bile.
BU NE PERHİZ BU NE LAHANA TURŞUSU!
Dahası var!
Böyle bir çizgi filmi yayınlayan TRT Çocuk bundan bir kaç hafta
önce 5. Uluslararası Çocuk Medyası Konferansı'na ev sahipliği
yaptı. Konferansın ikinci günündeki başlıklardan biri de ‘Çocuk
Medyasında Şiddet Unsurları’ konusuydu. Ve aynı TRT o konferansta
çocuklara şiddet unsuru 'doğrudan göstermeyen'
yayınlar yapmakla övündü.
Mesela, TRT Genel Müdürü Şenol Göka konuşmasında
“Çocuklar hayatı bir oyun olarak algılıyor. İçeriklerimizi
bunun farkında olarak üretmeliyiz” uyarısında bulundu ki
kesinlikle doğru. Ancak pratikte öyle olmadığı ortada.
HEM DE BÖYLE BİR ZAMANDA
Her gün bir yerde bir bomba patlarken ve anne babalar olarak
çocuklarımız yaşanan bu şiddetten ve ekranlardaki şiddet
unsurlarından uzak tutmaya çalışırken bir çocuk kanalının
sokakta yaşananın aynısını çocuk içeriği diye ekrana yansıtması
doğru mu?
Adı çizgi film olunca 'patlayan bombanın', 'bir yere
yerleştirilen dinamitin' görüntüsünün ve yarattığı hissin
sempatik olduğunu mu düşünüyoruz?
Çocuklarımızı gerçekliğin içine çekip, alıştırmak mı sokakta
yaşanlara alıştırmak mı derdiniz?
Umarım değildir!
facebook.com/obenimannem
twitter.com/obenimannem
/obenimannem