Ek besine başlarken dikkat edilmesi gereken en büyük hata!

Ek besine başlarken dikkat edilmesi gerekenlerin başında ek gıdaları bebekleri doyurmak için kullanmamak gelir. Ek gıdaya başlama sürecinde dikkat edilecek bir diğer nokta da bebeklerin ana besin maddesinin anne sütü veya devam sütü olduğunu hatırlamaktır. Ek gıdaya başlama sürecinde bebeklerin küçük porsiyonlarla beslenmesi, ek gıdaya zorlanmaması önemlidir. Ayrıca ek gıdaların kalorisinin düşük olduğu da unutulmamalı.

Deniz Temur deniztemur@internethaber.com

Ek besine geçişte dikkat edilmesi gerekenler listesi denilince hepimizin aklına besin alerjileri, ek gıda listeleri ve tarifleri ile ek besine geçişte uygulanan 3 gün kuralı ve ilk ek gıda ne olmalı soruları geliyor. Oysa ki ek besine başlarken yapılan bazı hatalar bebeğini sağlıklı bir şekilde beslemek isteyen ebeveynleri büyük bir yeme sorununun kucağına atıyor.

Ek gıdaya geçerken en çok merak edilen soruların yanıtları elbette ki önemli ancak ek besine başlarken dikkat edilmesi gerekenler listesinin 1 numarası aklınıza gelenlerden çok farklı. Ek besine başlarken tüm anne ve babalar ile bebeklerin bakımından sorumlu olan yetişkinlerin aklında tutması gereken '1 numaralı kural' ek besinin 'ek' olduğu gerçeğidir. Bebeklere 6'ncı ayda başlanan ek besin süreci 'ana beslenme' sürecine destek amacındadır. Bebekler için 'ana besin' kuşkusuz 'anne sütüdür.' Anne sütünün yetersizliği yada yokluğu durumda ise ana besin 'devam sütü ve formül mamalardır.' Bu ana besinlerin dışında bebeklerimize verdiğimiz her tür gıda 'ek' niteliktedir. Yani asli beslenme unsuru değildir.

'Buraya kadar yazdıklarınızı zaten biliyoruz. Bu muydu kural?' diye soranlar için yazının devamını okumalarını tavsiye ederim. Zira başlarda bildiğimiz bu önemli detayı ek besin süreci ilerledikçe unutuyoruz. 6 aylıkken bebeğimizi doyurmak için değil yeni yiyecekleri tattırmak için başladığımız bu süreci 8'nci aya geldiğimizde 'çocuğum yemek yemiyor' diye hayıflandığımız 1 yaşına geldiğinde ise 'çocuğum yemek yemeyi kesti' diye büyük dert ettiğimiz, doktor doktor koşturduğumuz bir yola sokuyoruz.

Unutulan bu detay ısrarla beslemek istediğimiz çocuklarımızın yemekle olan ilişkilerini bozuyor ve yıllarca besinlerle aralarında sorunlar yaşanıyor. Bu sorunları yaşamamak için yapılacaklar listesini sık sık hatırlamakta fayda var.

Haydi başlayalım!

Ek besin porsiyonlarını küçültün

Ek besine başladığınızda küçük miktarlarda başladığınız gıdalar çocuğunuz için sorun değildir. Yavaş yavaş tatmaya, denemeye heveslenir. Ancak yiyecekler çeşitlendikçe biz yetişkinler porsiyon kontrolünü kaybetmeye başlarız. Karnı aç kalmasın diye bir kaç kaşık daha yedirmek için ne mümkünse yaparız. Burada hatırlamanız gereken şey PORSİYONLARI KÜÇÜLTMEK olmalı. 

Peki neden? 

Bebeklerin mideleri kendi yumrukları kadardır. Dolayısıyla siz dünyanın en lezzetli mamasını yapmış olsanız bile yiyebilecekleri miktar bir kaç tatlı kaşığını geçmez. Daha fazlasını beslemeye çalışmak bebekleri rahatsız eder ve beslenmeye karşı direnç göstermeye başlarlar. Çünkü kapasitelerinin üzerindeki besin miktarı onlara ağrı ve huzursuzluk yaşatır. 

Gelelim 'iki kaşıkla' doymaz ki diyenlere;

Evet bebeğiniz ona verdiğiniz 2 kaşık yemekle doymaz. Üstelik 2 kaşık yiyecek onun midesini tamamen doldurmuş olmasına karşı yine de doyurmaz. Ama bunun nedeni miktar değil yediği şeyin niteliğidir. Çünkü dünyanın en besleyici sebze püresini de hazırlasanız bebeğiniz onunla karnını doyuramaz. İhtiyacı olan şey anne sütü yada duruma göre devam sütüdür. 

Daha açık olması adına bir kıyaslama yapalım;

Bebeğiniz için hazırladığınız şahane ve besleyici sebzelerden oluşan bir püre düşünün. Dünyanın en iyi sebzeleri hem de organik. Bir de içine et eklediniz. Siz de onu güzelce hazırladınız, lezzeti de şahane. Bebeğiniz de sevdi ve en iyi ihtimalle 3-5 kaşık yedi ve ardından isteksizleşmeye başladı. Kısa bir süre sonra da açlık belirtileri göstererek anne sütü yada devam sütü istedi. Siz de 'çocuğum yemek yemiyor' diye dertlenmeye başladınız. 

Dertlenmeyin!

Dünyanın en besleyici sebze püresi bebeğinize en iyi ihtimalle 30-40 kalorilik bir enerji sağlar. Çoğunlukla bundan daha az kalori alırlar çünkü az yerler. Çünkü mideleri ancak bu kadar alabilir. Oysa ki 100 gram anne sütü bebeklere 70 kalorilik bir enerji sağlar. Siz bebeğinizi zorla beslemeye çalıştığınızda o hem midesindeki doluluktan huzursuz olur hem de bu doluluğa karşın yeterli kalori almadığından açlık hissi devam eder. Bu nedenle bebekler besinleri sadece alışmak, çiğnemeyi öğrenmek, yutkunma becerisini geliştirmek ve yemek yeme alışkanlıkları edinmeleri için tatmalıdır, DOYMAK İÇİN DEĞİL!

Bebekler görerek yemeyi öğrenirler

Ek besin sürecine başladığınızda mutlaka bebeklerinizin de sizinle birlikte yemek saatlerine katılmasını sağlayın. 'Aman onu doyurayım biz sonra rahat rahat yeriz' derseniz bebeğiniz beslenme alışkanlıkları geliştirme konusunda eksiklikler yaşar bu da uzun vadede yeme sorunlarını beraberinde getirir. Siz yemek yerken bebeğiniz de sizi izler. Ağzınıza yiyecekleri götürüş biçiminizden, çiğnemenize kadar gördüğü her şey beslenmeye bakışını oluşturur. Öğrendikçe beslenmeyi normalleştirir ve gıdalara karşı güveni artar. Çiğneme kabiliyeti de sizi izleyerek oluşur. Hatta onu beslerken siz de yemek yiyin ve abartılı çiğneme hareketleriyle yaptıklarını ona anlatın.

Bebekler yiyeceklere dokunarak büyür

Bebeklerin yiyeceklere dokunması hem ek besin sürecinde hem de gelecekteki beslenme alışkanlıklarının kazanımı açısından çok önemli. Bebekler ancak dokunabildikleri şeylere karşı güven hissederler. Eğer üstü kirlenmesin, ortalık batmasın diye bebeğinizin yiyeceklere dokunmasına izin vermezseniz ve her dokunmak istediğinde iki durumla karşı karşıya kalmanız olası;

1- Bebeğiniz öfkelenir ve yemek sırasında hırçınlaşmaya başlar.

2- Bebeğiniz kaygılanır, korkuları artar.

Her iki durumda da bebeğiniz yemek yemeyi reddeder. Çünkü iki durumda da vücudu işlerin yolunda olmadığı sinyalini verir ve artan stres miktarı nedeniyle mide bağırsak sisteminde huzursuzluk yaratır. Hepinizin yaşadığı gibi. Bu iki durumda da çocuğunuz besinlerle ilişkisini normalleştiremediği için beslenmeyi reddeder. Bu reddediş yetişkinlerin direnciyle karşılaştığında da geri dönüşü zor beslenme bozukluklarını başlatır.

Bebeğinizin kendi kendine beslenmesini destekleyin

Bu kural anne ve babaları en çok korkutan kural. Bir bebeğin eline yiyecek vermek hepimizi kaygılandırır. Ancak bu doğru beslenmeye geçmenin vazgeçilmez bir adımıdır. Bebekler 9'ncu aydan itibaren besinleri kendi başlarına yeme isteği içine girerler. Kaşıklara, tabaklara el atarlar, buldukları kırıntıları ağızlarına götürmek isterler. Bu süreçte eğer kendi kendine beslenmesi desteklenmezse alışma süreci sekteye uğrar ve el-ağız koordinasyonu gelişse bile kendi kendine yemeyi reddeder. Bu nedenle yaşı ilerlemiş olmasına karşın kendi başına yemek yemeyen çok sayıda çocuk vardır. Burada aileler basit önlemlerle çocuklarının kendi başlarına beslenmesini destekleyebilirler. Bunun için meyve sebzeler için kullanılan alıştırma fileleri kullanılabilir. Bebekler için özel üretilen alıştırma bisküvileri de iyi birer başlangıç olabilir. Ayrıca güvenli miktarlarda yiyecekler bebeğin önüne teker teker konularak yemesi teşvik edilebilir. Çiğnemeye ve ısırma kontrolü geliştikçe bebekler de kendi başlarına doğru miktarda yiyecekleri ağızlarına almayı öğrenirler.

Bebekler neden 1 yaşında yemek yemeyi keser?

Ek besine geçişte her şey iyi gidiyordu ki 1 yaşına gelince her şey değişti. Her şeyi yiyen bebeğiniz birden iştahsızlaştı. Korkmayın bu da normal.
Aslında her bebek 1 yaş civarında iştahsızlaşır ve daha az yiyecek yemeye başlar.

Bunun temelde 2 nedeni vardır;

1- Bebeklerin 1 yaş sonrası büyüme hızları yavaşlar. 1 yaşından önce besinlerin  (özellikle anne sütünün) büyük bir kısmı büyümek için bir kısmı da enerji ihtiyacı için kullanılır. 1 yaşında büyüme yavaşladığından daha az besin günlük enerji ihtiyacını karşılar ve bebekler daha az besine ihtiyaç duyarlar.

2- Bebekler 1 yaş civarında kendi başlarına bağımsız hareket edebildikleri için buldukları her şeyi ağızlarına götürebilir ve tehlikeye maruz kalabilirler. Bu ilkel dönemde yaşayan atalarımızdan beri insanlığın yüz yüze kaldığı bir süreçtir. Vücutta bu riske karşı bebekleri korumak adına bilmediği yiyecekleri yemeleri halinde bulantı hissi yaratır ve bebekleri yemekten uzaklaştırır. Bu bulantı hissi ciddi ve gerçek düzeydedir. Öyle ki bir çok bebek yeni bir lezzetle karşılaştığında kusar yada öğürür. Bu durum özellikle yeni besinlerle 1 yaş sonrası tanışan bebekleri yemeğe karşı soğutur ve beslenmeyi keserler. Sadece alışık oldukları lezzetleri isterler. 

İşin özeti ek besin süreci bebekleri doyurmak için değil onlara yeme alışkanlıkları kazandırmak ve vücutlarını farklı besinlere alıştırmak için kullanılması gereken önemli bir süreçtir. Önceliğiniz bebeğinizin aç olup olmadığı kaygısından kurtulup onu farklı lezzetlere açık hale getirmek olmalıdır.

Deniz Temur'u sosyal medyadan takip edebilir, çocuklarınızla ilgili yaşadığınızın sorunları paylaşabilirsiniz.

instagram.com/obenimannem

youtube.com/deniztemur

facebook.com/obenimannem