Şimdi bir kadının içi oyuluyor kazma kürek.
Şimdi bir kadının canı, alevli urganlarla yeniden yeniden
alınıyor.
Şimdi bir kadın neresine ölse bilemiyor.
Nasıl ölse?
Nasıl ölse de kurtulsa baştanbaşa sızı olmuş bir bedenden.
O kadın Özgecan'ın annesi! O kadın, şimdi bütün acıların
annesi.
İleri geri konuşuyor, yazıyor insanlar. Bazen bir kadın bazen
bir erkek, acıya sözle gidiyor! Bir kazmada onlar vuruyorlar
Özgecan'ın annesinin yüreğine. Bir acı da onlar bırakıyorlar cayır
cayır.
Anlamıyoruz, anlayamıyoruz bu öfke niye? Bu kin kime? Kadın,
kadınlığından mı nefret ediyor? Erkek, erkekliğinden mi
anlamıyoruz? Öyle bir toplum olduk ki en temel duyguda bile
birleşemiyoruz.
Acıma, merhamet, sevgi, şefkat insanlığın ortak
duygularındandır. Göğsünde bir kalp taşıyan her insan, bir
insan zulme uğradığında, öldüğünde üzülür. Ölene dua eder,
yakınlarını teselli eder. Bu insan olmanın gereğidir. Bu yaratılanı
Yaratandan ötürü sevmenin gereğidir.
Haksızlığın ve zulmün dini, dili, ırkı, ülkesi yoktur.
Haksızlık, kime karşı işlenmiş olursa olsun haksızlıktır. Bir genç
kızın, bir toplu taşıma aracında suiistimal edilmeye çalışılması,
ardından hunharca öldürülmesi haksızlıktır. Bu haksızlığa, kılıf
uydurmaya çalışmak, suça bahaneler uydurarak makul kılmaya çalışmak
daha da beter bir haksızlıktır.
Bir dakikalığına Özgecan’ın annesi babası olmaya davet ediyorum
sizi. Bir dakikalığına onların ruhlarını cayır cayır yakan acıyı
hissetmeye davet ediyorum. Ne hissediyorsunuz?
Özgecan gitti! Giden geri gelmez ama kalan Özgecanların insanca
yaşamasını sağlayabiliriz. Bu ülkede kadınlarımızın, genç
kızlarımızın, kız çocuklarımızın ve hatta erkek çocuklarımızın gece
ve gündüz ülkemizin her köşesinde korkmadan, güven içinde
dolaşmalarını ve sağ salim evlerine dönmelerini sağlayabiliriz.
Bunun için elbirliği yapabilir, aklıselim ile düşünerek çözümler
üretebiliriz.
Kötülükte değil iyilikte birleşebiliriz.