Yıllardır Ortadoğu’nun büyük bir kısmında günlük hayatın bir
parçası olan şiddet olayları, son iki yıldır hem dozunu arttırdı
hem de sahasını genişletti. Ülkemizin, bölgeye komşu şehirlerine,
ilçelerine dek sızan olaylar, uluslararası sahada da varlığını
duyurmak için çeşitli eylemlere kalkıştı.
İletişim ve ulaşımın olası en hızlı sınırlarına yaklaştığı
günümüzde, terör ve şiddet olayları da aynı hızla yayılabilmekte,
bugün Irak’ın, Suriye’nin bir şehrinde faaliyet gösteren
saldırganlar yarın Avrupa’nın herhangi bir şehrinde faaliyet
gösterebilmektedir.
Bölgemizde ve dünyamızın çeşitli yerlerinde sürmekte olan ve
neredeyse günlük hayatımızın bir parçası haline gelen düşük ve
yüksek dozlu bölgesel, uluslararası çatışmalar; bireysel, toplumsal
ve yönetsel algıda ciddi anlamda bozulmalara ve yıpranmalara neden
olmaktadır. Bu yıpranmalar, sağlıklı insan algısını ve tepkisini
aşındırmakta ve hem mevcut hem de gelecek nesillerin varlığına
ciddi tehdit oluşturmaktadır.
30.01.2015 tarihli bir gazete haberinin hemen yanında yer alan
resimde Ukrayna’da sokakta yatan bir ceset ve onun hemen birkaç
adım ötesinde hiçbir şey olmamış gibi sohbetlerine devam eden iki
kişi ile cesedin yanından elleri ceplerinde, ifadesiz bir yüz ile
geçip gitmekte olan genç bir kız yer almaktadır. Bu resim, sürekli
şiddetin bireysel ve toplumsal düzeyde nasıl bir duygu ve algı
bozulmasına yol açtığının açık bir göstergesidir.
Bireysel düzeyde duygu, algı ve tepki deformasyonuna uğramış
toplumların; gündelik yaşamın gerekleri ve yarını şekillendirecek
durumlar üzerine kararlar verirken şiddet körlüğü yaşamaları
kaçınılmazdır. Uzun süreli şiddete maruz kalmanın neticesinde
ortaya çıkan bu algı ve duyarlılık bozukluğu, olayların sağlıklı
bir biçimde değerlendirilmesini ve olası en iyi çözüm yönteminin
seçilmesini engelleyeceğinden; uzun vadede alınan yanlış kararlar
ile durum daha kötüleşecek ve içinden çıkılmaz bir hal
alacaktır.
Bugün Ortadoğu’da yaşanan tam olarak budur. Bölgenin ivedilikle
şiddetten arındırılması ve yaraların sarılması gerekmektedir. Bölge
toplumlarının durup düşünmeye, olayların dışına çıkmaya ve içinde
algı sınırlarını yitirdikleri resme dışarıdan bakmaya ihtiyaçları
bulunmaktadır. Aksi durumda, bölgenin ve uluslararası toplumların
şiddetle bulandırılmış bakışları yerini kalıcı körlüğe bırakacak,
önce Ortadoğu ardından domino etkisiyle tüm dünya sonu olmayan bir
şiddet sarmalına girecektir.