Artık yeni bir dili var dünyanın. Alfabesi insan bedeni olan
yeni bir dil. İnsan uzuvlarının parçalanmışlığı üzerinden bizimle
diyalog kuran, acıtan, acıtmaktan gurur duyan; acıtarak var olan
bir dil.
Varlığını, korkuyla legalleştirmeye çalışan; insanın en temel
kaygısı olan “var olma” kaygısı üzerinden otoritesini kurmaya
çalışan bir dil.
Kendine özel bir imaj yaratmaya çalışan, imgelerle zihinlerimize
girmeye çalışan bir dil. Siyah bayraklılar, beyaz kefenliler gibi
marjinal ve ruhlarda ürperti salmaya çalışan ifadelerle, oluşuyla
tehdit olma çabasında bir dil.
Korku, en kolay ve en hızlı yerleşen duygudur insan zihninde.
Korkuyla, zihne çapalanan olumsuz bilgilerin ve duyguların,
bilinçaltından sökülüp atılması oldukça zordur. Bu bilgi ve
duyguları edinmek an kadar kısa iken; söküp atmak ise uzun yıllar
hatta bir ömür alabilir.
Bu dilin adı şiddet. Bu dil şiddet dili. İnsan duyularını ve
düşünme yetilerini paralize eden, baştan yeniklik hissi uyandıran;
insanın var olmak için mücadele etme duygusunu felç etmeyi
amaçlayan bir dil. Bu dili daha da tehlikeli hale getiren, onu
kullananların kasıtlı kullanımı.
Önce görüntülerle giriyor dünyamıza. Bizi biz yapan,
varoluşumuzu beş duyumuzla algılayabildiğimiz beden bütünlüğümüze
saldıran görüntülerle. Sonra kelimelerle pekiştiriyor varlığını.
Medya araçları, bilinçli bilinçsiz bu dilin varlığına ve
yayılmasına hizmet ediyor. Her gün yüzlerce başlık yer alıyor
basında ve televizyonlarda. “Böyle korkunç bir şey görmediniz”,
“Başkentte korkunç olay”, “Falanca örgütün son videosu: şok şok
şok” vesaire.
Bu dil, yalnızca hedef aldığı ülke ve grupları değil; bu dil
bütün dünyayı tehdit ediyor. Bölgemiz, bu dil tarafından
doğrudan yaralanıyor. Binlerce değil milyonlarca yaralı bırakıyor
geride ve yaralamaya da devam ediyor.
Vücudun bir bölgesindeki bozulma ve çürümenin, vücudun diğer
bölümlerini etkilemeyeceğini söylemek ne kadar mantıklı ise;
bölgemizde olagelmekte olan bu fiziksel ve ruhsal yaralanmaların,
dünyanın geri kalanını etkilemeyeceğini söylemek ve inanmak da o
kadar mantıklı olabilir!
Bölgemizin ve dünyanın şiddet dilinden korunmasına,
kurtarılmasına ve korunamayanların da hızla rehabilite edilmesine
şiddetle ihtiyacımız var.
Ve bireyler olarak bizlerin de, yeni bir psikolojik silah olarak
namlusu üzerimize çevrilmiş olan bu dilin varlığının ve
tehlikelerinin bilincinde olmaya; olabildiğince yakınlarımızı
bilinçlendirmeye ve korumaya, korunmaya ihtiyacımız var.
Şiddetsiz bir hafta dileğiyle.