Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ‘ün Köşk’te son
günleri..
“Veda” ziyaretlerine başladı. Koltuğunu da 28
Ağustos’ta devredecek.
Köşk’ün yeni sakini muhtemeldir ki "Tayyip
Bey "olacak; ya da "Ekmel Bey"..
Oraya kim çıkarsa çıksın Abdullah Bey’in kenara
çekilmeyeceğine inanılıyordu.
Bunca yılın birikiminin bir kenara hapsedilemeyeceği, o istemese
bile şartların dönüşü kaçınılmaz kılacağı… Her halükarda yeni
denklemin içinde mutlaka Abdullah Bey olacağında hem fikirdi
kamuoyu.
Bayburt mu, yoksa Kayseri modeli mi olur? Ekim mi, yoksa Haziran
mı ? Konuşulan dönüşün tarih ve yöntemiydi.
Dönüş kapısını aralıklı bırakan kendi sözleri değil miydi zaten?
Başbakan’la ‘aramızda oturup konuşuruz’ diyerek açık kapı
bırakmamış mıydı?
Daha geçenlerde yazdığım bir yazıda “Abdullah Gül’ün
ayak sesleri” demiş ve “Gül’süz AK Parti mümkün
mü?” sorusunu yöneltmiştim.
Parti içinden, kamuoyundan aldığım hava bana bunun mümkün
olmadığı gözlemini yaptırmıştı.
Bugün de çok farklı noktada değilim.
Her şeye rağmen Erdoğan’dan sonra en güçlü isim!
Adaylığı tartışılmayacak “toparlayıcı" belki de tek
seçenek olarak görülüyor.
Öyleyse yukarıdaki girişi niye yaptım?
Köşk yarışında son düzlüğe girildi. AK Parti hep alışık olduğu
sandık zaferlerinden birini daha yaşayacağını emin.
Şimdiden Erdoğan sonrası hükümet ve parti hazırlıkları
başladı.
Fakat, o da ne? Gelecek planlamasında Abdullah Gül’ü
göremiyoruz.
Başbakan ile o "her şeyin konuşulacağı" görüşme
olmadı.
Kongre tarihi için fikir jimnastiği yapıldı ve 23-24 Ağustos
uygun görüldü.
Tarih çok kritik ve “manidar."
O tarihte Gül Köşk’te olacak. Parti üyesi ve delege bile
değil.
Gül'e düşen AK Parti’nin yeni genel başkanı ve Başbakanını
kutlamak olacak.
Kongreden çıkan isim Erdoğan’dan Başbakanlığı da
devralacak.
Eğer ki halen “dönüş” arzusu olursa Gül en azından
2015 Haziran seçim sonuçlarına kadar bekleyecek.
Belki de en önemli işaretler sona sakladıklarım.
Yukarıda anlattığım gelişmeleri pekiştiren anekdotu
aktarayım:
AK Parti’yi belki de en iyi bilebilecek durumda olan 3
gazeteci dostumla beraberiz.
Bir tanesi son bir hafta içinde partinin, hükümetin iki kritik
ismiyle yaptığı görüşmeyi anlatıyor.
O diyalogları yazabileceğimi söylediği için buraya alıyorum…
Konuştuğu iki isim de Başbakan Erdoğan’ın yüzüne karşı
“Sizden sonra Abdullah Bey gelmeli” diye açıkça
söyleyebilecek kadar Gül’e uzak olmayan isimler.
İkisi de kıdemli siyasetçi. Kendi isimleri de
“Başbakan” adayı olarak yazılıp çizilenlerden. Abdullah Bey
ile dostluğu kadim olan o ismin dudaklarından şu sözler
dökülüyor:
”Maalesef Başbakanımız Abdullah Bey defterini
kapattı…”
En azından 2015 seçimleri öncesi Abdullah Gül’ün olmayacağını
biraz da hüzünlenerek aktarıyor.
Erdoğan’ın görev vereceği ismi de söylüyor: Ahmet Hoca
(Davutoğlu) Başbakan olacak. Biz de destek vereceğiz.
Diğer diyaloga gelince… Arkadaşımız bu sefer kendisi soruyor
o parti büyüğüne: “Tayyip Bey yerine gelecek ismi
belirlemiş görülüyor. Size de hissettirdi mi? Ahmet Hoca’mı
Başbakan olacak?”
Cevap şaşırtıcı olmuyor:” Evet, öyle
görülüyor”
Bundan iki yıl önceydi. MÜSİAD'ın davetlisi olarak gittiğim
Konya'da işadamlarına konuşma
yapmıştım. Şube Başkanı Aslan Korkmaz,
“Başbakanlığa giden yol buradan geçiyor “demişti
gülümseyerek.
O sözlere şaşırdığmızı görünce Konya MÜSİAD’a uğrayan herkes bir
süre sonra Başbakanlık koltuğuna oturduğunu anlattı.
Necmettin Erbakan, Abdullah Gül ve Recep Tayyip
Erdoğan… Aynı gelenekten gelen üç isim de Başbakan
olmadan önce Konya MÜSİAD Şubesi’ni ziyaret etmiş.
Aslan Bey’e, “En son sizi kim ziyaret etti?”
dediğimde yine gülümseyerek “Ahmet
Davutoğlu “ demişti.
Yukarıda iki önemli AK Parti'linin sözleri, son gelişmeler beni
iki yıl öncesine götürdü.
Konyalıların kehaneti gerçek mi oluyor yoksa?