Biz küçükken annelerimizin 'kaliteli zaman'
diye bir dertleri yoktu.
Sabah olunca okula giden öğleden sonra da sokaklarda koşturan
çocukları vardı.
Ne çocuk anneye hasretti ne de annenin vicdanı rahatsızdı.
Çocuk bilirdi annesinin bir çığlık uzağında olduğunu. İlk
bağırış bilemedin ikincisinde annesi pencerede olurdu. Anne de
kafasını dışarı uzattığında çocuğunun orada sokakta olduğunu
bilirdi.
Akşam olunca aynı masa etrafında yenilen yemek belki de ailenin
tek 'kaliteli zamanıydı.' Ama kimse durumdan
şikayetçi değildi.
Sonra şartlar değişti, dünyamız
'modernleşti' hayatımıza 'kaliteli
zaman' diye bir şey girdi.
Artık anneler çocuklarını 'sadece senin için
buradayım' diye ikna etmek zorundaydılar. Öyle laf olsun
diye de değil!
Mesela çocuklarını ikna etmek için;
Eve girdiği gibi bütün gün belini deli gibi sıkan o
eteği bile çıkarmadan oyunun ortasına oturacak,
Karnı açlıktan zil çalsa da direnecek,
Tuvalete bile çocuklarıyla gidecek olması
tutacak,
Telefonu çalsa da asla açmayacak,
Çünkü artık 'sadece çocukları için orada'
olacak.
Yorgunluktan dayanamaz hale geldiğinde ise vicdan azabını
dinleyecek: "Bütün gün evde değildin. Çocukların sana
hasret kalmış. Dayan, diren, pes etme" diyecek
durmadan.
Sonra bir oyun derken bir tane daha sonra yenileri ve
niceleri.
Tam 'tamam bitti artık yeter' dediğinizde ya
ağlayacaklar ya da siz nereye onlar oraya paçanıza
yapışacaklar.
Yediğiniz iki lokma da boğazınıza dizilecek. Ne yaparsanız yapın
çocuklarınıza yetmeyecek.
Artık tek düşündüğünüz sadece biraz uyku olacak. Tüm ebeveynlik
kurallarını unutup sadece biraz uyku için çocuklarınızı koynunuza
alıp gözlerinizi kapatacaksınız.
Sonra sabah her şey yeniden başlayacak!
'İşte aynen ben!' diyorsanız siz de
'Kaliteli zaman ile tükenmiş ebeveynlik' arasında
bir yerlerdesiniz demektir!
Korkmayın yalnız değilsiniz!
Üstelik yapabileceğinizin en iyisini yapmaya çalıştığınıza da
eminim ancak bu düzende ters giden bir şeyler var!
Çocukla kaliteli zaman denildiğinde ebeveynlerin yaptığı en
büyük yanlış tüm tercih ve kontrolü çocukların eline bırakmaları
oluyor.
Aslında iyi niyetli bir yaklaşım. İlk bakışta, bütün gün anne ve
babasından ayrı kalan çocuğun onlarla ne yapmak istediğine
kendisinin karar vermesi çok demokratik gibi geliyor. Ancak çocuk
dünyasında bu durum öyle işlemiyor.
Çocuklar kontrolün kendilerinde olduğunu anladıkları anda
kontrolsüzleşmeye başlarlar. Hayatın düzenini güven duydukları
insanın sağlaması onların daha kontrollü ve sakin davranmalarına
yardımcı olur.
Aynı durum oyun süreleri için de geçerli mesela. Sonu ve
kuralları belli olmayan oyun çocuklar için doyumsuz ve keyifsiz bir
hale dönüşür. Oyundan oyuna atlar, sürekli sıkıldıklarından daha
çok oyun oynamak isterler.
Gözyaşının dökülmediği bir çocukluk yoktur. Çocuğunuz koyduğunuz
kurallardan rahatsız olduğunda ve ağlamaya başladığında
'korkmayın.' Çocuğunuza karşı nitelikli bir
tavır sergiliyorsanız ve amacınız onu ağlatmak değilse vicdan azabı
duymaktan vazgeçin.
Her şeyi onlar için yapmaya çalışmayın! Her şeyi çocukları için
kusursuzca yapan anne ve babalar onları kendilerine bağımlı hale
getirirler. Her şeyi ebeveynleriyle yapmaya alışan çocukların da
paçanızdan ayrılmasını beklemek biraz hayali olabilir.
Bırakın çocuklarınızın canı sıkılsın! Canı sıkılan çocuğunuz
için alternatifleri siz bulmayın. Çocukların can sıkıntılarını
kendi başlarına atlatmaları onların yaratıcılıklarını besler.
Kaliteli zaman geçireceğim diye oyuncakların arasına sıkışmayın.
Siz yemek yerken çocuklarınızın size eşlik etmesi, onlarla yemek
sırasında güne dair sohbet etmek, masayı birlikte toplamak,
çamaşırları makineye atıp asmak da çocukla kaliteli zaman
geçirmektir. Çocuklar için önemli olan ebeveynleriyle geçirdikleri
zamanın niteliğidir. Yapılan iş rutin bir ev işi de olsa çocukların
dünyasında önemli bir deneyimdir.
Son bir not kuralları değiştireceğiniz ilk gün önce kendinize
zaman ayırıp sakinleşin, gardınızı iyi alın!
facebook.com/obenimannem
twitter.com/obenimannem
/obenimannem