Taze CHP’li Muharrem İnce tuvaletin dibinde
oturtulduğunda, hukukunu biz savunduk. “Külliye’ye çıkan CHP’li”
iftirasına uğradığında, en sert tepkiyi biz gösterdik. Kimi
CHP’liler ve FETÖ işbirliği ile itibarsızlaştırıldığında, ona
iftira atanların peşine biz düştük!
İftira mağduru Muharrem İnce’den ne
beklenir? Yalana, dolana, hileye, iftiraya başvurmadan duyduklarını
değil, gerçekleri haykırması öyle değil mi?
“Gençlerin Ağabeyi” olarak nam salan Muharrem İnce,
kendisinden beklenmeyen “Çirkin bir iftira”yı
dillendirdi dün! Maalesef yangına körükle gitmeyi tercih etti.
Ulaştırma Bakanı Abdülkadir
Uraloğlu'na iftira attı!
“Mahalle yanarken saçını tarayanlarda bugün”
diyerek Bakan Uraloğlu’nun yürüyüş yapan
videosunu iliştirdi paylaşımının altına. Türkiye yangın
yerine dönerken, Abdülkadir Uraloğlu,
“Çam ağaçları eşliğinde sabah yürüyüşü” yapıyormuş
İnce’ye göre!
Öyle mi peki?
Tabii ki hayır!
İftira!
Bakan Uraloğlu, nezaketini bozmadan, “Beyefendi” diye hitap ettiği
“İftira mağduru” Muharrem İnce’nin iftirasını çürüten bir paylaşım
yapmak zorunda kaldı:
”Beyefendi… Paylaştığın yürüyüş yangından 10 saat önce gençlerle
yaptığım bir spor etkinliğidir. Yangından sonra ne yaptığımızı
görmek istersen aşağıya bakabilirsin!”
Muharrem İnce, aşağıya baktı mı bilmiyorum. Ama bildiğim o ki,
yaptığı paylaşımı silmediği gibi üste çıkmaya çalıştı!
Bu konuda yazacak, söyleyecek çok şey var… ama değmez, iyisi
“Allah kuru iftiradan saklasın!” diyerek noktalayayım yazıyı… Varsa
sizin bir sözünüz, aşağıya iliştirebilirsiniz!
ÖZGÜR ÖZEL KİMİN
PABUCUNUN KENARI?
Gaffar Yakınca, CHP’nin başı Özgür Özel’in yakalandığı hastalığı
Flash Haber’deki “Mercek Programı”ında teşhis etmişti:
”Özgür Bey, ‘Buraların haracı benden sorulur’ der gibi
külhanbeylik yapıyor!”
Haksız değildi Gaffar!
Haksız değil ama… Külhanbeyliği geçeli çok oldu. Zihnindeki zehir
onu resmen esir almış, Akın Gürlek yetmedi, bozuk
ağzıyla, kâh Murat Kurum’a, kâh İbrahim Yumaklı’la… şimdi de
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a saldırıyor! “Zıvanadan çıktı” lafı
gerçekten çok hafif kalıyor artık!
”Pabucumun kenarı” diyor Hakan Fidan’a… Hazreti Ali (R.A) “Kötü
insan hiç kimseye iyi niyet beslemez… Çünkü o; herkesi kendi gibi
görür” buyuruyor!
Özgür Özel’inki de o mesele!
Kendisi kimin pabucunun kenarı ise… kendi sıfatını Hakan
Fidan’a yakıştırıyor!
Hakan Fidan’ı eleştirse alıp başımızın üzerine koyacağız. Ama
aynı ağız, aynı seviyesizlik, aynı pespayelik… Hakan Fidan’a
aklınca laf sokuyor.
De get oradan!
…. kenarı!
TAYYİP ERDOĞAN’IN GİTMESİ
İÇİN
Her yangın haberi aldığımızda içimiz cız ediyor, ciğerimiz
yanıyor. Çıkan yangınlar doğal felaket değil; insan odaklı! İnsan
dememe bakmayın siz, havan diyeceğim hayvana haksızlık olacak…
İçimizin soğuması için, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da
dediği gibi “İdamsa idam!”
Yangınlara sebebiyet veren o yaratıkları yakalayıp, ormandaki
çam ağaçlarında sallandırsak bile içimiz soğumayacak!
Gerçekten yeter artık…
Ama yetmiyor bazıları için! Her yeni felaket “Tayyip
Erdoğan’dan kurtuluş” onlar için… Darbe ile halkın
gönlünden koparamadıkları Tayyip Erdoğan’ı, felaketlerle devirmekti
hayalleri.
Ne diyordu Can Ataklı:
"Bir şey, valla bir darbe ihtimalini en az görenlerdenim. Darbe
hem de bugünün koşullarında darbe yapabilecek kabiliyet yoktur.
Teknik açıdan darbe yapmak bana göre çok zor. Peki neler olabilir?
Valla Tayyip Erdoğan'ın gitmesi için çok büyük bir halk öfkesinin
doğması lazımdır. Büyük bir doğal afet, büyük bir deprem, başka bir
doğa felaketi, çok büyük sel, çok büyük yangınlar ama yani hani
böyle bir orman yangını, mesela Avustralya'yı yakan bir yangın
vardı ya ülkenin her tarafında neredeyse o kadar büyük yangınlar.
Deprem çok can kaybına yol açacak bir sel felaketi gibi. Ama esas
tabii en korkutucu olan Türkiye'nin askeri başarısızlık elde
edilmesi."
Sözün sahibini bilmem ama, her yeni yangın haberiyle birlikte
yerinden zıplayıp, garip sevinç hırıltıları çıkaranların
beklentisinin bu yönde olduğundan eminim ama ispat edemem!
Sizce?