Giydiğimizin Faturasını Gelecek Nesillere ve Doğaya Ödetmek-4

Tekstil sektörüne hem üretme aşamasında hem de atık oluşturmada devasa boyutlara ulaşan bir çevresel sorun var.

Muhammet Şakiroğlu msakiroglu@gmail.com

Yiyecek üretirken/tüketirken vurdumduymaz ve bohem bir ruh hali içerisine doğayı nasıl istismar ettiğimizi son üç yazıda dile getirdim. Ancak neredeyse tüm dünyanın gözden kaçırdığı başka bir istismar alanı da giyeceklerimiz. Dünyada yılda 150 milyar adet giyecek parçası üretiliyor. Yani kişi başına yılda ortalama 20 parça yeni giyecek anlamına geliyor. Herkesin bu kadar giyeceğe erişimi de ihtiyacı da yok. Bir kısmımız yeterine giyeceğe ulaşamıyorken bir kısmımız savurganca giyecek heba ediyor.  Maalesef içerisinde Türkiye’nin de bulunduğu “gelişmekte olan piyasalar” için rakamlar daha da vahim. Giyecek tüketimi katlanacak ve küresel giyecek tüketimi/israfı %30 artacak. Bunun önemli bir kısmı alım gücü iyileşmesinden kaynaklansa da giyecek tüketimini tetikleyen yeni bir faktör var. 

Sosyal medya paylaşımları üzerinden sürekli olarak yeni ve farklı yiyeceklere ihtiyacımız olduğuna bizi inandıran bu sektörün ismi ise “hızlı-moda” ya da fast fashion.

Artık yeni ve moda elbiselere daha kolay ulaşabildiğimiz bu yeni düzlem, sadece bir kaç kez giyebileceğimiz elbiseleri bize ucuza ve hızlı sunuyor. Bu hızın en önemli yan etkisi ise bu sektörün sürekli yeni ve farklı olanı üretme ve tüketicileri bu ürünleri almaya ikna etmesi.  Sadece bir kaç kez giyilmiş ve kullanım ömürleri bitmemiş ürünleri ise elden çıkarma, yani atma üzerine kurulu hızlı moda. Satınalınan her iki giysiden biri, yılını doldurmadan çöpe gidiyor. Bir kıyafeti kullanım ömrü bitmeden çöpe atmak ise arkasından çok yüklü bir çevresel maliyet ve kirlilik bırakıyor. Bu maliyetin önemli bir kısmı üretim aşamasında iken bir kısmı ise bunu tabiata çöp olarak bırakma şeklinde ortaya çıkıyor.

Üretim aşaması pamuğun üretimi ile başlıyor. Yiyecek üretiminde “tarım sorunu” kaynaklı önceki yazılarda anlatılan tüm çevresel sorunlar pamuğun tarlada üretiminde geçerliliğini koruyor. Yani elbise üretiminde kullanılacak pamuk hasat edilene kadar kimyasal ilaç, gübre, petrol ve su tüketerek dokuma tezgahına ulaşıyor. Dokuma tezgahı, boyama, ve işleme aşamasında yoğun bir kimyasal, su ve enerji sarfiyatı oluyor. Bir tişört üretim aşamasına gelene kadar ortalama 2700 lt su tüketimine sebep oluyor. Sadece tekstil üretiminin havaya saldığı sera gazları emisyonu yılda 1,2 milyar tonu aşıyor.

Bu üretimin maliyetlerinin yanında yüksek bir atık da oluşuyor. Tekstil sektörünün yıllık atık miktarı  toplamda yıllık 100 milyon tona ulaşabiliyor. Yani kişi başına yılda yaklaşık 12.3kg yüksek yoğunluklu tekstil kaynaklı atık oluşuyor. Ayrıca her yıl 12.8 milyon ton giyecek toprağa giyecek halleriyle atılıyor.

Haliyle hem üretme aşamasında hem de atık oluşturmada devasa boyutlara ulaşan bir çevresel sorun var. Eskimemiş yığınla giyeceği ise moda olmadığı gerekçesiyle çöpe atmanın faturasını tıpkı diğer çevresel sorunlar gibi gelecek nesillere bırakıyoruz. Bu sorumsuzluk her seferinde geri dönüşü nesiller alacak bir tahribat ve fatura bırakıyor. Bu faturanın ve bohem yaşamın normalleşmesi adına atılacak adımlar var ve bunlarla devam edeceğim...