Yiyecek üretirken/tüketirken vurdumduymaz ve bohem bir ruh hali
içerisine doğayı nasıl istismar ettiğimizi son üç yazıda dile
getirdim. Ancak neredeyse tüm dünyanın gözden kaçırdığı başka bir
istismar alanı da giyeceklerimiz. Dünyada yılda 150 milyar adet
giyecek parçası üretiliyor. Yani kişi başına yılda ortalama 20
parça yeni giyecek anlamına geliyor. Herkesin bu kadar giyeceğe
erişimi de ihtiyacı da yok. Bir kısmımız yeterine giyeceğe
ulaşamıyorken bir kısmımız savurganca giyecek heba ediyor.
Maalesef içerisinde Türkiye’nin de bulunduğu “gelişmekte olan
piyasalar” için rakamlar daha da vahim. Giyecek tüketimi katlanacak
ve küresel giyecek tüketimi/israfı %30 artacak. Bunun önemli bir
kısmı alım gücü iyileşmesinden kaynaklansa da giyecek tüketimini
tetikleyen yeni bir faktör var.
Sosyal medya paylaşımları üzerinden sürekli olarak yeni ve
farklı yiyeceklere ihtiyacımız olduğuna bizi inandıran bu sektörün
ismi ise “hızlı-moda” ya da fast fashion.
Artık yeni ve moda elbiselere daha kolay ulaşabildiğimiz bu yeni
düzlem, sadece bir kaç kez giyebileceğimiz elbiseleri bize ucuza ve
hızlı sunuyor. Bu hızın en önemli yan etkisi ise bu sektörün
sürekli yeni ve farklı olanı üretme ve tüketicileri bu ürünleri
almaya ikna etmesi. Sadece bir kaç kez giyilmiş ve kullanım
ömürleri bitmemiş ürünleri ise elden çıkarma, yani atma üzerine
kurulu hızlı moda. Satınalınan her iki giysiden biri, yılını
doldurmadan çöpe gidiyor. Bir kıyafeti kullanım ömrü bitmeden çöpe
atmak ise arkasından çok yüklü bir çevresel maliyet ve kirlilik
bırakıyor. Bu maliyetin önemli bir kısmı üretim aşamasında iken bir
kısmı ise bunu tabiata çöp olarak bırakma şeklinde ortaya
çıkıyor.
Üretim aşaması pamuğun üretimi ile başlıyor. Yiyecek üretiminde
“tarım sorunu” kaynaklı önceki yazılarda anlatılan tüm çevresel
sorunlar pamuğun tarlada üretiminde geçerliliğini koruyor. Yani
elbise üretiminde kullanılacak pamuk hasat edilene kadar kimyasal
ilaç, gübre, petrol ve su tüketerek dokuma tezgahına ulaşıyor.
Dokuma tezgahı, boyama, ve işleme aşamasında yoğun bir kimyasal, su
ve enerji sarfiyatı oluyor. Bir tişört üretim aşamasına gelene
kadar ortalama 2700 lt su tüketimine sebep oluyor. Sadece tekstil
üretiminin havaya saldığı sera gazları emisyonu yılda 1,2 milyar
tonu aşıyor.
Bu üretimin maliyetlerinin yanında yüksek bir atık da oluşuyor.
Tekstil sektörünün yıllık atık miktarı toplamda yıllık 100
milyon tona ulaşabiliyor. Yani kişi başına yılda yaklaşık 12.3kg
yüksek yoğunluklu tekstil kaynaklı atık oluşuyor. Ayrıca her yıl
12.8 milyon ton giyecek toprağa giyecek halleriyle atılıyor.
Haliyle hem üretme aşamasında hem de atık oluşturmada devasa
boyutlara ulaşan bir çevresel sorun var. Eskimemiş yığınla giyeceği
ise moda olmadığı gerekçesiyle çöpe atmanın faturasını tıpkı diğer
çevresel sorunlar gibi gelecek nesillere bırakıyoruz. Bu
sorumsuzluk her seferinde geri dönüşü nesiller alacak bir tahribat
ve fatura bırakıyor. Bu faturanın ve bohem yaşamın normalleşmesi
adına atılacak adımlar var ve bunlarla devam edeceğim...