Dünya üzerindeki ayak izimizi küçültmek için yapılması gerekenler-2

Çok yıllık bitkilere dönüş

Muhammet Şakiroğlu msakiroglu@gmail.com

Bir süredir tarım yapma yöntemlerimizin ve beslenme alışkanlıklarımızın doğaya ve gelecek nesillere nasıl bir yük bıraktığına dair değerlendirmeleri okuyorsunuz.  Mevcut savurganlıkta ve yıkımda herkesin payı var. Azaltmak için herkesin her gün yapabilecekleri var ve bir önceki yazıda bunları özetlemiştim.

Ancak zirai problemlerin önemli bir kısmı, binlerce yıldır insanların uyguladığı yanlış uygulamaların sonuçları ve bugünden yarına düzeltilemeyecek kadar kompleks sorunlar.

Bu sorunların hepsinin temelinde insanlığın tek yıllık tahıllara mahkûm olması yatıyor. Temel besin olarak kullanılan ve insanlığın temel gıda ihtiyacının yaklaşık olarak % 70’lik kısmını karşılayan bitkilerin tamamı tek yıllık bitkilerden oluşuyor. Yani aynı yıl içerisinde tarlaya tohum olarak ekiliyor, büyüyor, ürün veriyor, bu ürünler toplanıyor ve bitki ölüyor. Tahıllar, baklagiller, yağ bitkileri gibi önemli tarla bitkilerinin büyük çoğunluğu ve dünyadaki tarım arazilerinin çok önemli bir kısmı tek yıllık bitkilerden oluşuyor.

Bu tek yıllık bitkilerden verim alabilmek için toprak sürülmek, diğer otlardan ve bitkilerden temizlenmek zorunda.  Çiftler ve çapaların binlerce yıldır bu amaca hizmet ettiği tarlalarda son zamanlarda artık kimyasallar kullanılıyor. Tek yıllık bitkilerin önemli sorunlarının başında gelen sentetik gübre ve kimyasal kullanımına ilaveten toprak sürülmesinden kaynaklanan karbon miktarının azalması da ekleniyor. Azalan topraktaki karbon, atmosfere karbondioksit olarak depolanıyor ve küresel ısınmaya sebep oluyor.  

Maalesef hâlihazırda tek yıllık bitkilere dayalı tarımın sorunları bunlarla da sınırlı değil. Bu bitkiler sadece yılın kısa bir zaman diliminde yeşil kaldıkları için güneş ışığında israfa, topraktaki bitki besinlerinin sızmasına ve toprağın fakirleşmesine sebep olmakta.

Elbette binlerce yıllık sorunlu tarım pratikleri için en doğal ve sürdürülebilir alternatif yöntem için bakılacak yegâne yer de doğa olacaktır. Çünkü doğada milyonlarca yıldır devam eden bir denge ve bitkisel üretim var. İnsanlar tabiatta devam eden bu bitkisel üretimi taklit ederek tahribatı asgariye indirebilir. Doğal üretim incelendiğinde ise iki özellik ön plana çıkmakta: çok yıllık bitkiler ve çok fazla bitki türünün aynı anda yaşaması.

Kısmen de olsa çok yıllık bitkilerin tarımı yapılıyor.  Meyve ağaçları, yem bitkileri ve bazı sebzeler çok yıllık bitkilerden oluşuyor. Çok yıllık bitkiler, halen tarım yöntemlerinin sebep olduğu çevresel sorunların büyük bir kısmını ortadan kaldırma yeteneğine sahip. Her sene yeniden ekilme ihtiyaçları olmadığından toprak her sene sürülmüyor ve sürüme dayalı toprak istismarı/herbisit kullanımı ortaya çıkmıyor. Sezon boyunca -hatta iklim şartlarına göre yıl boyunca- yeşil kalan çok yıllık bitkiler, güneş ışığını daha etkin kullanıyor, erozyonu önlüyor, toprağın mineral dengesine katkıda bulunuyor ve iklim değişikliklerine karşı önemli bir çözüm sunuyor.

Buğday, pirinç, mısır gibi tahılların, ayçiçeği, kanola gibi yağ bitkilerinin ve fasulye, nohut, mercimek gibi baklagillerin yerine insanların besin ihtiyacını karşılayacak olan ekolojik olarak sürdürülebilir çok yıllık bitkileri geliştirmek; tek yıllık bitkileri çok yıllık benzerleri ile değiştirmek tarımda tam olarak devrim gerektiriyor.

İnsanların binlerce yıllık ıslah çabası sonucu geliştirdiği tek yıllık bitkileri bir kenara bırakıp yerine yeni çok yıllık alternatifler bulma fikri 40 yıl önce dile getirdiğinde herkesin dudak büktüğü bir proje idi. Tarımsal üretimin çok önemli bir ekolojik sorun olduğu anlaşıldıkça, tarımsal devrime olan ihtiyaç küresel olarak anlaşılmaya başlandı. Çin’den Avustralya’ya ABD’den uluslararası araştırma enstitülerine kadar birçok merkezde binlerce kişi, tek yıllık tarımsal bitkilerin çok yıllık alternatiflerini geliştiriyor. Mevcut ıslah bilgisi ve biyoteknolojik yöntemler sayesinde bir taraftan daha önce insanlar tarafından tüketilmeyen çok yıllık alternatifler geliştirilirken diğer taraftan tek yıllık bitkiler çok yıllık benzerleri ile melezlenerek çok yıllık hale getirilmeye çalışılıyor. Bu çalışmalarda ilk ürün olarak çok yıllık buğday, Kenza ticari adıyla çiftçilerin kullanımına sunuldu. Kernza, buğdaya yakın bir başka bitki olan Thinopyrum intermedium’dan ıslah yoluyla geliştirildi. Bitki çok yıllık olduğu gibi çok amaçlı da. İlk birkaç biçimde hayvan yemi olarak kullanılabiliyorken son biçimde danesi için hasat ediliyor.

Melezleme için ise örneğin tek yıllık ayçiçeği çok yıllık benzeri olan yer elması ile melezlenerek çok yıllık ayçiçeği elde edilmeye çalışılıyor. Her ne kadar çok yıllık tahıl, baklagil, yağ bitkileri henüz tek yıllık alternatiflerine yakın bir verim sağlamıyorlarsa da yoğun ıslah ve geliştirme çabaları sonucu onlara yaklaşabileceklerini de biliyoruz.

 Tarımsal üretim kapasiteleri arttıkça ekonomik olarak da sürdürülebilir hale gelecek olan çok yıllık tarımsal bitkiler, doğayı istismara dayalı mevcut tek yıllık bitkilere dayalı üretim sistemini ve tarımsal pratikleri alaşağı edeceklerdir.

Bir sonraki yazıda bu çabaların hikâyesi ile devam edeceğim…