Dar alanda provokasyon paslaşmaları

Ardı ardına gelen üç büyük provokasyon olayı var ve hepsi de birbirinden önemli, birbirinden kışkırtıcı. O kadar ki insanın içinden, ‘’Türkiye’ye en kısa zamanda bir ‘provokasyon’ açılımı lazım,’’ diyesi geliyor…

Dilek YARAŞ dilek@internethaber.com
 Ardı ardına gelen üç büyük provokasyon olayı var ve hepsi de birbirinden önemli, birbirinden kışkırtıcı. O kadar ki insanın içinden, ‘’Türkiye’ye en kısa zamanda bir ‘provokasyon’ açılımı lazım,’’ diyesi geliyor…
 

Provokasyon 1: Ahmet Türk’e saldırı

Bu saldırıtamamen bireysel bile olsa sonuçları itibariyle tam bir provokasyon eylemiydi -ki önemli olan da budur zaten.
 
Kürtler bu eylemi sadece kendilerine yönelik bir saldırı olarak algılarlarsa hata ederler bence. Çünkü bu saldırı hepimize, yani Türkiye’nin birlik ve beraberliğine yapıldı.
 
Bu tür eylemleri örgütleyenlerin ve/veya bu ortamı yaratanların, ya Kürtleri ya da Türk milliyetçilerini kitlesel olarak isyan ettirip sokağa dökmeye çalıştıklarını çocuklar bile biliyor artık.  
 
Amaçlarına ulaşmak için ellerinden geleni ardlarına koymayacakları da kesin. Dün CHP’lilerin, bugün Ahmet Türk’ün başına gelen, yarın da Bahçeli’nin başına gelebilir pekâlâ. 
 
Türk’ün olay sonrası yaptığı sağduyulu, sabırlı olmaya davet eden açıklaması işte bu yüzden çok önemli.
 
Bu ülkeyi biraz olsun seviyorsak, kesinlikle hiçbir provokasyona gelmemek ve her durumda sükûnetimizi koruyarak, tepkilerimizi ‘’sadece’’ demokratik yollarla vermek zorundayız.
 
 
Provokasyon 2: Vakit Gazetesi’nin Denizde Gay Tayfa Rezaleti haberi

Bu konuda söylenmesi gereken her şeyi Veyis Ateş söylemiş zaten. Ekleyecek fazla bir sözüm yok.
 
Sadece Vakit Gazetesi’ne ‘’Ne yapmaya çalışıyorsunuz ve bu yayıncılık anlayışınızla kime hizmet ettiğinizi sanıyorsunuz?’’ sorusunu yöneltmek isterim.
 
 

Provokasyon 3: Polisin liseli gençlere uyguladığı orantısız şiddet

Sivil provokatörlerden çektiğimiz yetmiyordu bir de üniformalıları çıktı başımıza... Tekel işçilerini destekledikleri için okuldan atılan liseli gençleri henüz unutmamışken, sınav sisteminin ve dershanelerin kalkmasını isteyen 20 liseli gence saldıran 100 polisin görüntüsüyle karşı karşıya kaldık…
 
Manzara korkunçtu. Çevik kuvvetler olanca çevikliğiyle abanıyorlardı -silahsız, taşsız sopasız ve molotof kokteylsiz- gençlerin üzerine. Genç bir kız yerlerde sürükleniyordu tekme tokat.
 
Polisin gençlik açılımı da böyle bir şeydi herhalde.

 
 
***
Veyis Ateş’in yazısı: