Geçen yazıda aşı geliştirme sürecini anlatmış, normal şartlarda
aşının geliştirilmesi ve seri üretiminin yapılmasının on yılı
aşabilecek uzun ve zorlu bir süreç olduğunu belirtmiştim. Ancak
COVID-19 salgının gidişatı, dünyayı tehdit eden hali ve ekonomik
zararları yüzünden tüm dünyada bir aşı seferberliği başlamış
durumda. Haliyle en önemli tartışma konusu, aşının geliştirilmesi
için öngörülen sürenin ne kadar kısaltılabileceği…
İlk zaman kazanma yolu, bilimsel çalışmaların ekonomik olarak
desteklenmesi ve dünyanın farklı akademilerinde ve araştırma
kurumlarında Corona virüsü araştırmalarının yoğunlaştırılması.
Söylemeye gerek yok ki dünyada bu konuda hızlı bir yol alındı.
Dolayısı ile yıllar süren parasal destek ve proje yazma süreçleri
çok hızlı bir şekilde ilerletildi. Sadece bu çabalar aşı geliştirme
sürecini birkaç yıl kısalttı.
Ayrıca koronavirüslerin neden olduğu SARS ve MERS salgınları, bu
gruptaki virüsler üzerine çok fazla araştırma yapılmasını önceden
tetiklemişti. SARS ve Covid-19'a neden olan virüs kabaca yüzde 80
oranında benzer ve insan akciğerlerindeki hücreler üzerinde bulunan
spesifik reseptöre tutundukları proteinler aynı olduğu için daha
salgın başlamadan virüs ile ilgili epey bilgi ve araştırma zaten
mevcuttu. Bu, bilim adamlarının Covid-19 için nasıl bu kadar hızlı
bir test geliştirdiğini de açıklıyor.
Süreyi kısaltmanın 2. yolu, daha fazla sayıda araştırma grubunun
ve araştırmacının geliştirme işlemlerine dahil edilmesidir. Halen
dünyanın farklı coğrafyalarındaki araştırıcılar en az 250 farklı
tedavi yöntemi ve 95 farklı aşı geliştirme çalışması yürütmekteler.
Bu sürenin kısaltılması için çok daha fazla sayıda araştırmacının
faaliyetlere katılmasının teşvik edilmesi gerekir. Ayrıca tek ve
herkeste etkili bir aşının bulunup dağıtılması çok makul bir
beklenti değil maalesef. Birden fazla aşının bulunup,
değerlendirilip çoğaltılması lazım.
Şu an farklı gruplar tarafından yaklaşık 15 aşı çalışması klinik
deney aşamasına kadar getirilmiş durumda. Bilimsel etki
değeri yüksek bir dergi olan Lancet'te yayınlanan yeni bir
araştırma, ilk COVID-19 aşısının klinik testlerin 1. aşamasını
başarı ile geçtiğini duyurdu. Yayınlanan araştırma sonuçlarına göre
klinik araştırmanın 1. aşamasında aşının insanlarda SARS-CoV-2'ye
karşı güvenli bir şekilde bağışıklık üretebildiği bulundu. 108
sağlıklı yetişkin üzerinde yapılan çalışma, 28 gün sonra ümit
verici sonuçlar ortaya koydu. Ortaya çıkardığı bağışıklığın
insanları SARS-CoV-2 enfeksiyonuna karşı etkili bir şekilde
korunduğunu ıspatlamak için 2. ve 3. basamak araştırmaların
sonuçlarına ihtiyaç var.
Süreyi kısaltmanın bir diğer yolu da ikinci ve üçüncü aşamalarda
değerlendirmesi ile üretme izinlerinin alınması işlemlerinin
hızlandırılması olabilir. Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi bu
konuda “pandemi” hızında etkili testler yapma üzerine bir yol
haritası yayınladı. Bu sayede aşının geliştirilmesi için öngörülen
on yılı aşan süreyi ciddi anlamda azaltma çabasında.
Sürenin uzun olmasına sebep olan bir diğer sorun ise etkili
aşının tüm dünyaya yetecek kadar çoğaltılıp kullanıma sunulmasıdır.
Her şey yolunda giderse ve 12 ila 18 ay içinde uygun bir aşı
üretilse, yani süre oldukça kısaltılsa bile bu, herkesin aşıya
hemen ulaşacağı anlamına gelmez. Bu durum en önemli ve zaman alan
sorun olarak ortada durmaktadır. Zira milyonlarca insan önümüzde
olabilir. Bu konuda aşının hangi ülke tarafından bulunacağı, kimin
öncelikli olacağına karar verecektir. Bu basamakta sürenin
kısaltılması için dünyanın birçok bölgesinde seri üretim yapacak
altyapının hazır olması gereklidir.
Hızlandırma avantaj gibi görünse de alelacele yürütüldüğünde
aşının etkili olmama riski de her zaman mevcuttur.
Bir son not da aşı denemelerinin başarılı olduğunu sosyal
medyada paylaşanlara. Bilimsel bir sonuç, yapan tarafından deklere
edilmez/edilemez. Çünkü hakem değerlendirmelerinden geçmemiş hiçbir
sonucun kıymeti yoktur. Aşı geliştirme çabalarının başarısı ancak
hakemler tarafından değerlendirilip açıklanır. Bu da sadece ve
sadece bilimsel hakemli dergilerde yayınlanma ile mümkündür.
Twitter’dan alınan RT ve Like bu konuda bir değer ifade
etmiyor.
Aşı ile ilgili yaptığım değerlendirmelerin çok karamsar
olduğunun farkındayım ancak maalesef gerçekler böyle. Medyada her
gün karşılaştığınız aşının bulunduğuna dair son dakika haberleri
umut tacirliğinden fazlası değil.
Haliyle aşı bulunana kadar en etkili yöntem yakalanmamak için
tedbirlere sonuna kadar riayet etmek…