Kenarları altın kaplamalı, genişçe bir gözlüğün arkasına
saklanmış bu Cumartesi yalnızlık. Siyah camları perdesiz.
Azdırılmış bir açlıkla içiyor yakınlığı.
Bütün kımıltılar göz hapsinde.
Oradan geçen –tamamen tesadüf- bir genç kızın etli dudaklarından
taşmış, yuvarlak çenesine doğru inen kaçak bir rujun kırmızısında
yoğunlaşıyor hayat. Göz hep hataları görüyor. Dil, batırmayı
seviyor sivriliğini. Söz dudaktan içeri. Kulaklar, bütün seslerin
dipsiz uçurumu. Ve seyircisi olmayan bir monolog amaçsız bilgi.
Yankısı hep ruhlardan içeri.
Akşam rüzgârı serin. Kuğulu kalabalık. Kıştan kalma palto
giymeyi seviyor yalnızlık. Naftalin kokusu. Çamaşır suyuyla
ağartılmış ağaç kokusu. Kül rengi dudaklarında eski bir
sevinç kırıntısı. Yadırgıyor yerini. Tıpkı kuğuların yadırgadığı
gibi.
Üşüdü. İliklerini arıyor. Uzun bir çizgiden ibaret solgun
parmakları. Anıları vuruyor zaman. Gizleyemiyor artık ruh
takırtılarını. Kuş olmak istiyor o anda. Dişlenmiş bir mısır koçanı
için, güvercinle yarışan sıska serçe kuşu. Doymuş karnını sarınıp
uçmak istiyor sürüsünün peşinden. Ve bir sürü minik gözle, ama bu
kez havadan görmek istiyor Tunalı’yı.
Akşam misafirden hoşlanmıyor. Kısıyor, kalkın artık der gibi
gündüzün sıcağını. Isıtmaya yetmiyor bir bardak çay, plansız
şehirler gibi durmadan büyüyen ellerini.
Kırlarmış saçları avuçlarının arasında. Biraz daha uzatmak
istiyor bu çok sesli yalnızlığı. İhmal edilmiş bir açlık seğirtiyor
ağzında. Ödünç almak için başka ağızlardan birkaç sıcak tebessümü.
Eğiliyor badem ağacı. Fısıltılı gülüşüyle selamlıyor. Karanlığı
yumuşatan bir koku bırakıyor gençliğini hatırlatan. Ve uğurluyor
koynunda anıları.
Kısalıyor sokak. Durmadan daralıyor. O da akşam gibi, ev
sahipliğinde cimri. Vitrinlere bakıyor. Gündüzün cafcaflı yüzleri.
İçine genişleyen boşluk şimdi. Kimliksiz. Kederli.
Bir tek sokak lambaları, başları yükseklerde. Işıldayan yüzleri
kibirli. Zabıt tutuyorlar her akşam gelip geçenlerin yüzlerine
bakarak: mutlu, mutsuz, kederli.
Kapıdan sonrası tekil. Tek sesli sızlanmalar zırıltısı.
Dinleyicisi yok. Bir tek sessizlik, açık yirmi dört
saat. Bütün sevinçlerin arsız emicisi.