Can Ataklı, Ahmet Takan'ın yalanlarını nasıl copy-paste yaptı?

Yeniçağ'da bir soytarı vardı vaktinde. Her gün yeni bir yalanla uyanıyordu. Yalanlarıyla birlikte düştüğü çukurda yerini buldu. Yeniçağ'da şimdilerde o soytarının rolüne üstlenen biri var..

Hadi ÖZIŞIK hadi.ozisik@internethaber.com

Soytarının biri, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral İlhami Erdil'le, dönemin Başbakan'ı Tayyip Erdoğan arasında,  MGK'da yaşanan (!) bir tartışmayı yazmıştı Yeniçağ'daki köşesinde. 

Gûya...

Erdil Paşa, "AK Parti'nin  irticai faaliyetleri ve dışa teslimiyeti" konusunda bir rapor hazırlamış. MGK toplantısı sürerken, Erdoğan ayağa kalkıp, önündeki dosyayı Erdil Paşa'ya fırlatmış!

"Paşa Paşa..." diye başladığı sözlerine şöyle devam etmiş soytarının yazdıklarına göre:

- (...) Sen önce yaptığın yolsuzlukların hesabını ver.

Ne zaman?

2002'de falan... 

Oysa... Erdil Paşa, 2001 yılında emekli olmuş, Tayyip Erdoğan da o dönemde henüz Başbakan olmamıştı...

Yani... 

MGK toplantısına  ilk kez 2003 yılının Mart ayında, Başbakan olarak katılmıştı Erdoğan.

Yani...

MGK toplantısına, Erdoğan ile Erdil Paşa  birlikte hiç katılmamıştı.

Yani...

Kibar kibar yazılan her şey, koskoca bir yalandı!

Yalanı ortaya çıkınca...

"Turan Çömez beni yanılttı!" dedi ve yazmaya devam etti...

Uygar ülkelerde, böylesi bir yalanın altına imza atan kişiye, bırakın yazı yazdırmayı, tuvalete bekçilik bile vermezler. Ama bizimki hâlâ yazıyor. 

Bizde yalanın bini bir para... 

Alın size, anlattığım yalanı aratmayan yepyeni, gıcır gıcır bir yalan daha... 

Neymiş!

Tayyip Erdoğan, Binali Yıldırım için de "keşke" demeye başlamış! Tayyip Bey'in "Başbakan adayı" ise, damadı Berat Albayrak'mış! Öyle ki, Berat Albayrak, Bakanlar Kurulu toplantısında Binali Bey'i takmıyormuş bile! 

Kaynak?

Saray'dan alıyormuş haberi...

Ahmet Takan, şu soytarının rolüne niye soyundu bilmiyorum. Ama bildiğim o ki, yazdıklarının hiçbiri doğru değil. Saray'dan bilgi aldığı falan da yok, hepsi uydurma, hepsi üfürük... 

Garip olan ne biliyor musunuz?

Can Ataklı'nın bu yalanları olduğu gibi çalıp,  "Kulağı delik kaynak" takviyesi ile köşesinde yazması.. 

İstanbul'da yaşayan Ataklı'nın yüzüne, Beylerbeyi sahilindeki soğuk deniz suyu çarpmış olmalı ki, Ankara'da esen soğuk rüzgarları hissetmiş!

Ahmet Takan'ın yalanlarını çalmak ne demek Can?

Bu bir ilk biliyor musun?

Hem de dünyada bir ilk!

Tebrikler kardeşim!

Bizim Yakup Murat'a, seni "yılın yazarı" seçmesi için, özel bir ricada bulunacağım Can... Güzel bir fotoğrafını bir yıl boyunca 'da asılı tutacağım.

Haberin olsun!