Çok istememe rağmen i3 ü bir türlü test etme fırsatı
bulamamıştım. Bu sadece elektrikle çalışan otomobili kullanma
fırsatım olduğunda, heyecanla hemen kurcalamaya başladım. Bu
fütüristik tasarıma sahip otomobil, çektiği ilgiyi fazlasıyla hak
ediyor. 2015 yılının Yeşil Otomobili seçilen i3 oldukça ilginç ve
bence bir o kadar alışması zaman alacak özelliklere sahip.
İ3 çok hafif ve hafif olduğu kadar da sağlam, bunda
malzemesindeki karbonfiber takviyesinin büyük payı var tabi ki.
Herhangi bir modelden uyarlanmayan tamamen elektrikli olarak doğan
otomobilin kendisine has sevimli tasarımı ilk dikkat çeken yönü.
Diğer tüm otomobillerden hatta diğer tüm BMW’lerden farklı
görünmesi onu biraz daha özel yapıyor. Otomobile yandan
baktığınızda tek kapı, yani coupe gibi görünüyor. Ancak ön kapıyı
açtığınızda arka kapıyı da dışarıya doğru açabiliyorsunuz. Ancak ön
kapıyı açmadan arka kapının açılmaması arada dezavantaj
olabiliyor.
Otomobilin iç kısmı çok geniş yani dışarıdan görünen o küçük
otomobil içeride size çok geniş bir alan sunuyor. Arkada seyahat
eden yolcular içinde baş ve diz mesafe sorunu yok. Yüksek oturma
pozisyonu ve otomobilin kısa burnundan dolayı çok geniş bir görüş
açınız var. Otomobil alışılan kokpit karmaşasından çok uzak. Yine
alışılmamış tasarımda ilginç ayrıntılar var. Örneğin iç tasarımda
kullanılan plastiğin ağırlığının %25 i geri dönüştürülmüş veya
yenilebilir malzemeden üretiliyor. Bunun dışında otomobilde
okaliptüs ve zeytin ağacından elde edilen malzemeler bulunuyor. BMW
nin İdrive sistemi ile kumandayla orta konsoldaki kocaman digital
ekrandan multimedya ve navigasyonu kontrol edebiliyorsunuz. BMW nin
alışık olduğumuz idrive kumandası vites kolunun alışık olduğumuz
yerinde ancak vites kolu alışık olduğumuz yerde değil. Direksiyonun
hemen yanında silecek kolunun üstünde çok daha büyük bir kol var ve
bu koldan vitesleri değiştirdiğiniz gibi, start-stop düğmesi de
burada. Gösterge paneli de yine küçük bir digital ekrandan
oluşuyor. Bu ekrandan menzili ve hızı görebiliyorsunuz. Menzil
demişken şimdi en can alıcı noktaya gelelim, otomobilin comfort,
ecopro ve ecoproplus sürüş modlarına sahip. Bu modlar sürüş
esnasında menzil için çok önemli. Sürüşe göre ortalama 160 km olan
menzil modlara göre biraz daha uzayabilir ve ya çok daha
kısalabilir. Eğer otomobili comfort modunda kullanırsanız otomobil
oldukça seri ve yüksek performanslı bir sürüş sunarken, ecoplus
modunda sistem elektrik harcayan ama çok önemli olmayan tüm
sistemleri kapatıyor, klima gibi ve 90 km lik bir hız sınırı
koyarak menzili en uzun seviyeye çıkarmaya çalışıyor. Otomobilde ki
en rahat ettiğim ayrıntılardan biri de eşya gözleri. Özellikle kapı
içlerindeki alan bayanların çok seveceği türden.El çantam dahil
başka eşyalarımı da koyabildiğim çok geniş bir alan sunuyor.Bagaj
260 litre, ancak yükleme eşiği biraz yüksek.
Fabrika verilerine göre 0 dan 100 km ye 7.2 saniye de ulaşan
otomobilde yavaşlamak için fren yerine gazdan çekmeniz çoğu yerde
yeterli oluyor. Normal otomobillerde olduğu gibi birçok yerde frene
basmanız gerekmiyor, ayağınızı gazdan çektiğinizde sistem elektrik
üretmeye başlıyor ve güçlü bir şekilde yavaşlıyorsunuz, buda yoğun
trafikte menzilin biraz da olsa uzaması anlamına geliyor.
Şimdi asıl konuya gelelim yani şarj konusuna, fabrika verilerine
göre tam şarjlıyken ecoproplus modunda 200 km menzili bulunuyor.
Ancak öngörülen 130 km civarı. Bu kilometre kullanıma ve şartlara
göre değişiyor. Yani henüz uzun seyahatler mümkün değil.
Yeterli olmayan şarj istasyonlarından dolayı şehir içinde
kalmanız ve şehir içinde de çok fazla kilometre yapmamanız
gerekiyor. Şarj süresi istasyona bağlı olarak 40 dakika ile 3 saat
arasında değişiyor. Elektrik prizine takarak şarj etmek isterseniz
bu süre 7 saate kadar çıkıyor. Yani düzenli bir işiniz varsa ve işe
gidiş geliş mesafeniz 100 km yi geçmiyorsa, otomobili akşamları
şarja takarak günlük kullanabilirsiniz.