Diasporanın tuzu kuru. Kendileri ölmüyorlar. Gereksiz bir
inatlaşma ile Kafkasya’yı tüm halklar için yaşanmaz hale
getiriyorlar. Karabağ kadim Türk yurdu ve Azerbaycan’ın bir
parçası. Adından da belli, Karabağ işte…
Uluslararası hukuk da bunu tescillemiş durumda. Birleşmiş
Milletler kararları Ermenistan’ın işgalciliğini kabul ediyor, MİNSK
Grubu ise ne yazık ki, 30 yıllık diplomasi masasını işletemedi ve
savaşı tek yol haline getirdi.
Hiçbir savaş sonsuza kadar süremez. İşin rengi, şekli, sonucu
belli oldu. Bundan sonrasında savaşta ısrar Ermenistan devletinin
yöneticilerinin kendi halklarını yok etme çabası olarak görülmeli
ve ona göre tepkiler yoğunlaştırılmalıdır.
Uluslararası toplumun baskılarını Ermenistan üzerinde
yoğunlaştırması ve barışa yönlendirmesi binlerce ölümün önüne
geçecektir.
Sürdüremeyecekleri bir işgal için her gün yaşlı genç, kadın,
erkek vatandaşlarını cepheye sürmelerinin hiçbir yararının
olmadığını kendileri de görüyorlar.
Sosyal medya mesajlarına bakıyorum; Ermenistan toplumu çok
tepkili.
Bazı fanatik, ahlaksız insanlar bir tarafa bırakılırsa, görüşler
hep artık barışın tesisi yolunda.
Savaşla kazanabilecekleri bir şey olmadığını gören sağduyulu
Ermeni sayısı hiç de az değil.
Bu insanlara kulak verilmesi lazım. Çünkü savaşın devam ettiği
her gün hayatını kaybeden veya yaralananlar bu insanların
evlatları, kardeşleri…
Fanatizmin, kör inadın, haksızlıkta ısrarın herhangi bir çözüm
getirmeyeceği anlaşılmış olmalı.
Karabağ’da yaşayan nüfustan çok daha fazla tank, top, askeri
araç, silah ve mühimmat yığıldığı ama bunların da yararının
olmadığı görüldü.
Savaşın başlangıç günlerinde Rusya ve İran üzerinden yapılan
takviyeler de işe yaramadı.
Demek ki, böyle netice almaları mümkün olmayacak. O zaman en
akıllı yol barış masasıdır.
Ermenistan’ın Azerbaycan’da sivil hedefleri vurmasının,
şehirlere ve insanlara zarar vermesinin etkisi Azerbaycan Silahlı
Kuvvetleri’nin çok daha etkili bir şekilde savaş alanlarında
kendisini göstermesi olarak gerçekleşmektedir.
Bu tür tutum ve davranışlar insanlığa karşı suçtur ve ilerde
Ermenistan yöneticilerinin uluslararası mahkemelerde hesap
vermesini gerektirecektir.
Ancak, Ermenistan yöneticilerinin öyle uluslararası mahkemelerde
yargılanmayı görebileceğini de düşünmüyorum. Görünen o ki, kendi
halkları bunları en şiddetli şekilde cezalandıracaktır…
Bilindiği üzere önceki gün, Ermenistan güçlerine ait konvoy
Bayraktar TB2 SİHA'ları ile vuruldu.
Konvoyun içinde Karabağ’ın sözde Ermeni lideri Arayik
Harutyunyan’ın da bulunduğu iddia olunuyordu.
Harutrunyan’ın bu esnada öldüğü iddiaları var. Bu iddiaları
Ermenistan tarafı net olarak yalanlıyor ama yaşadığına dair ortaya
konulan videolar da sahte çıktı.
Kısacası işin gerçeği şu, savaşın baştakiler de dahil kimseye
artık vereceği bir şey kalmadı.
Azerbaycan çok dinli ve milletli bir ülke olarak barış içinde
yaşamayı başaran bir ülkedir. Azımsanmayacak bir Yahudi ve
Hristiyan nüfusu bulunmaktadır. Bu insanlar Azerbaycan’da hep
huzur, güven ve eşitlik üzere yaşamıştır. Ermenistan ise son derece
bağnaz ve tek dinli, milliyetlidir. İşgal ettikleri bölgelerde bir
tek Azerbaycanlı nüfusu bırakmamışlar, ya sürmüşler veya Hocalı’da
olduğu gibi soykırım uygulamışlardır.
Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev barışın tesisi ile
birlikte Karabağ’da yerleşik Ermenilerle birlikte yaşamaya hazır
olduklarını uluslararası topluma her vesile ile deklare etmektedir.
Bu fırsatın değerlendirilmesi en makul çözüm olacaktır.