Kitapçık kriziyle gündeme oturan ALES sınavında sorulan bir soru ÖSYM tartışmasına halka daha ekledi.
Abone olKitapçık kriziyle gündeme oturan ALES sınavında sorulan bir soru ÖSYM tartışmasına halka daha ekledi.
Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil "maALESef" başlıklı yazısıyla gündeme taşıdığı o soruda bir yazarda olması gereken özellikler soruluyordu. Sonuç 'tarafsız yazarlar' çıktı. Bu yanıt da Özdil'i fena kızdırdı.
Özdil'in kaleme aldığı bilgilere göre, sınavın sözel bölümünde sorulan bir soruda şu paragraf verilmişti.
"Gücünü gözlem ve mizahtan alan öyküleriyle tanınmaktadır. Konuşur gibi yazmanın doğurduğu rahatlık ve akıcılık görülür. Toplumsal bozuklukları, çarpık kişilikleri ele alır. Bilgilendirmeye yönelik bir yol seçer."
ve adaylara "aşağıdakilerden hangisi bu yazarın özelliklerinden biri olamaz" diye sorulmuş.
Doğru cevap ise E şıkkındaydı ve E şıkkı 'tarafsız' bakış açısını yansıtmak olamaz diyordu.
İşte Özdil'i de bu şık çıldırttı ve bugünkü köşesinde şunları yazdı...
Demek ki neymiş?
Gözlem yapan, mizahla süsleyen, konuşur gibi, rahat ve akıcı yazan, toplumsal bozuklukları, çarpık kişilikleri ele alan, ahaliyi bilgilendiren yazar "tarafsız olamaz"mış.
Ya nasıl olurmuş?
Trene bakar gibi bakar, öküz gibi yazarsa, fikir kabızıysa, toplumsal bozuklukları teğet geçip, suya sabuna dokunmadan, çarpık kişiliklere ilişmez ve ahaliyi bilgilendirmezse "tarafsız yazar olur"muş.
İnanmayıp "tatmin" olmayan, sağlamasını yapmak için açsın, gazetelere baksın... Boşuna mı, ÖSYM'deki rezaletleri görmeyip, yazmayıp, üstüne alkışlıyor
"tarafsız yazar"lar kardeşim?
Ha, nasıl oluyor da utanmadan orda oturuyorlar hâlâ derseniz... Malum,
dört yanlış bir doğruyu götürüyor. Bunlarda ilaç niyetine bi doğru bile olmadığı için, götüremiyor maALESef.