BIST 10.644
DOLAR 32,22
EURO 35,10
ALTIN 2.519,98

AK Parti, yüzde 60 ile geldiğinde !

 AK Parti kapatılmış, gibi bir hava var.

Başsavcı bu doğrultuda dava açılması için talepte bulundu.

Anayasa Mahkemesi önce, dava açıp açmamaya karar verecek.

Açmazsa, bütün bu fırtınalar boşa estirilmiş olacak.

Açarsa, davanın iki sonucu olacak.

Birincisi, AK Parti kapatılmazsa, yine bu fırtınalar boşa esmiş olacak,

İkincisi, en son olasılık da AK Parti kapatılırsa…

Kaldı ki bu ülkede savcılar ile yargıçların, yargıçlar ile diğer yargıçların yorumlarının birbiri ile çelişkiler yaşadığını da çokca görüyoruz.

 

Ama bugün ortalığa baktığımızda sanki iktidardaki AK Parti kapatılmış gibi!

Kendileri ile ilgili bir durum olduğunda “konu yargıya intikal ettiği için” yorum yapmaktan kaçınanlar, yargıya intikal eden bu konuda şimdiden kararı vermiş görünüyorlar. Üstelik hem istemiyormuş görünüyorlar, hem de yan ceplerini gösteriyorlar.

 

Kimlerin işine geliyor bu durum ?

Tabii ki muhalefettekilerin işine geliyor.

Sandıkta hezimete uğratan partinin kapatılması, ençok onların ekmeğine yağ sürüyor.

Onlar için bir umut doğuyor. Bu nedenle anlıyorum tabii ki, muhalefetin döktüğü timsah gözyaşlarını.

 

Ne ekonomik, ne siyasi ne de sosyal bir konuda topluma tutarlı bir alternatif çözüm sunamadığı için ancak işte böyle, sadece tek bir adamın, başsavcının hazırladığı dosyadan medet uman muhaliflerin yaptıkları, doğacak bir fırsatta kendine yer edinme çabasından ibaret.

 

Türkiye"nin tarihine gömülmek üzere son çırpınışlarını sergileyen siyasi muhalefet  anlayışı, ne yazık ki işte böyle hem “yapmamak”, hem de “yaptırmamak” üzerine kurulu bir zihniyete sahipti. Bugünkü gençler, bunların geçmişte yarattıklarını bilmedikleri için, işte bu sahnelenen kısır oyunlarla görme ve öğrenme fırsatı buluyorlar. Eskiden toplumu da kandırabiliyorlardı ama hala eski çağda kaldıkları için, sandıktan çıktıklarında toplumun neden arkalarında olmadığını bile artık anlayamıyorlar.

 

İktidar partisinin yüzde 47 ile ülkeyi yönetemez hale geldiğini yazıyor Ertuğrul Özkök. Böyle mi gerçekten?

AK Parti"nin kapatılması talebiyle yatıp kalkan Özkök, hayatın devam ettiğinden, tüm kurumların işlediğinden, meclisin çalıştığından haberi yok mu?

Bir “sağduyu” çağrısı icad ettiler, DİSK bile girmedi o kadar sendikacının arasına, düşündürücü değil mi?

 

Cumhurbaşkanı “sağduyu çağrısı” için muhalefet partileri ile görüşecek diye yazdılar, sundular Türkiye"nin gündemine. Cumhurbaşkanı"nı protesto eden Deniz Baykal, koşa koşa gitti görüşmeye. Sırf çıktıktan sonra, “Valla kahve içtik, bu konuları hiç konuşmadık, diyebilmek için. Halbuki Cumhurbaşkanı"nın çok daha önce arayıp, terör ve dış ilişkiler hakkında görüşmek istediği bilgisini de yine Deniz Baykal"ın kelimeleri arasından duyduk. Ama o, konuttan çıkınca öyle konuşmayı tercih etti, daha çok işine yarayacaktı. Hani protesto ediyordun Cumhurbaşkanı"nı? Dış ilişkilerle ilgili bilgi almak için de gitmeyiverseydin!

 

Seçim öncesindeki “uzlaşma”nın adı, şimdi “sağduyu” oldu.

 

Hükümete karşı çıkanlar, hükümeti sağduyulu olmaya çağırıyorlar.

Nedenmiş? AK Parti hakkında kapatma talebi varken Anayasa"da değişiklik yapamazmış! Bu da yalan tabii… Çünkü adalete intikal eden konularda yasa değiştirilemese, bu ülkede hiçbir yasayı çıkarmak mümkün olmazdı. Ama böyle bir söylemle halkı provoke etmekten kaçınmıyorlar. Seçim öncesinde kendi istedikleri olursa uzlaşma olacağını ortaya koyanlar şimdi de “sağduyu”dan tamamen kendi istediklerinin yapılmasını anlıyorlar. Ne kadar “solduyu”lu olduklarını unutuyorlar.

 

Buraya kadar farkındaysanız, AK Parti kapatılsın veya kapatılmasın diye bir şey söylemedim. Kapatılır veya kapatılmaz ama siyaset sahnesindeki bu görüntüler ne yazık ki Türkiye"nin kaybıdır.

 

Ana muhalefet partisi CHP"yi fun kulube çeviren Deniz Baykal, seçim yenilgisinden sonra istifa edip Genel Kurul"a gitseydi, CHP yeni bir liderle bugünleri çok daha iyi değerlendirebilirdi. Genel seçimlerdeki yüzde 10"luk barajı bile çok buluyoruz. Halbuki biliyor musunuz ki, Baykal"ın CHP"sinde başkanlık seçimine gidebilmek için delegelerin yüzde 20"sinin  talepte bulunması gerekiyor! İşte CHP deki demokrasi böyle. Kendi partisinde demokrasi yaşatmayanların demokrasi söylemlerine kimse inanmaz. İlginçtir, muhalif medyada bir taraftan başsavcının talebi gündemde tutulmaya çalışılırken diğer taraftan Deniz Baykal"a alternatif arayışla ilgili yayınlar artmaya başladı. Ama ne yazık ki 1213 delegesi ile Deniz Baykal"ın CHP"deki hükümranlığı yine sürecek.

 

Sürekli Deniz Baykal"ı yazıyorum diye bana kızanlar, şapkalarını önlerine koyup, geçmişi hizipçilikle dolu, iktidar yüzü göremeyen bir başkanın kalıntılarından ne beklediklerini kendilerine sorsunlar. Bir dahaki seçimde AK Parti yüzde 60 ile gelirse, bunun sorumlusu onlardır. Bu günlerde yaygara yapanlar, o gün gelirse ne yapacaklar? İhtilal nutukları mı atacaklar?