Affedin
At arabası sesi ve at boku kokusunu duyarak bu kadar huzur bulabileceğimi söyleseler sadece gülerdim.
Geçtiğimiz aylarda Büyükada’da oturmuş kitabımı
yazarken bir an durdum ve aklımdan geçenleri
dinlemeye koyuldum.
Günlerdir o kadar çok huzurluydum ki.
Akşamları muhteşem gün batımını izlerken, sahile vuran dalga
sesleriyle birlikte çok fazla düşünme fırsatım olmuştu.
Herkesin birbirine büyük bir gülümsemeyle “günaydın”
dediğini görmeyeli ne kadar uzun zaman olmuş
meğer.
At arabası sesi ve at boku kokusunu duyarak bu kadar huzur
bulabileceğimi söyleseler sadece gülerdim.
Velhasıl bir anda aklımdan şunlar geçti. Bunca zamandır yanlış
anladığım, kendimi yanlış anlattığım veya kendimi anlatma fırsatı
bulamadığım için bir yerlerde karşılaşıp kafamı çevirdiğim
insanlarla dolmuş etrafım.
Meğer ne kadar küçük ve değersiz şeyleri büyütüp kendimi
yormuşum.
O insanlarla aynı yerlerde bulunmamak için kendimi heba
etmişim.
Hayat bu kadar kısayken –nefret benim hiç kalemim değil- küskünlüğü
yaşayıp boşuna kendimi üzmüşüm.
Oturdum.
Aklıma gelen herkese mail attım.
“Ben artık küs değilim, haberiniz olsun”
diye.
Sağolsun cevap yazan herkes de olumluydu.
Sonraki günler kendimi çok daha iyi hissettim.
Ne kaybetmiştim ki?
Hayatımda kötü bir enerji olarak yer bulan bu hise son vermek ne
kadar basitmiş meğer.
Resmen omuzlarımdan bir yük kalktı.
Demem o ki, hiç vakit kaybetmeden –suçsuz olduğunuzu düşünseniz
bile- insanları affedin. Hayatınızın ortasında yer açın demiyorum
sadece affedin.
Emin olun çok iyi hissedeceksiniz.
Çünkü hayat; birinden nefret etmek, küsmek ve yok saymak için çok kısa.
Gerçekten.