BIST 10.046
DOLAR 32,36
EURO 34,77
ALTIN 2.411,95
HABER /  GÜNCEL

31 Mart 2011 Basın Özeti

İngiltere gazetelerinde bu sabah: Libya rejimine yargı yolu, Obama silah sağlanmasına gizli destek mi verdi?, Bingazi'de ifade özgürlüğü yeşeriyor, Fisk'in yazısı: Arap Baharı burada biter ve Suriye'nin Alevileri.

Abone ol

Libya Dışişleri Bakanı Musa Khoussa'nın beklenmedik istifası ve Londra'ya gelişi, kimi gazetelerin ilk baskılarında yer alıyor.

Gazetelerin pek çoğu, Libyalı isyancı güçlerin, Kaddafi birlikleri karşısındaki gerileyişine dikkat çekiyor. Guardian gazetesi, iki haftadır süren yoğun çatışmalar sonrası, iki tarafın da silah mühimmatının azalmakta olduğunu ve bir çıkmaza düşebileceklerini yazıyor. Guardian'a göre isyancıların morallerinin hassasiyeti ve rejime sağlam şekilde karşı koyacak askeri deneyime sahip olmamaları, koalisyon güçlerini endişelendiriyor.

Libya rejimi yargılanacak

Öte yandan Guardian bir başka haberinde, Afrika'nın en yetkili insan hakları mahkemesinin, Kaddafi rejimini yargılama kararı aldığını aktarıyor. Habere göre Tanzanya'daki Afrika için İnsan ve Ulus Hakları Mahkemesi, ayaklanmanın daha ilk günlerinde barışçı gösteriler yapanları öldürdüğü gerekçesiyle "insan haklarının ağır ihlali" suçundan rejim üyelerini mahkemeye çağırdı. Guardian, açıklamanın NATO koalisyonunca olumlu karşılanacağı yorumunu yapıyor.

ABD’den gizli destek iddiası

Amerikan Başkanı Obama dün Libya konusunda ilk resmi açıklamasını yapmış ve Libyalı direnişçilere silah sağlama seçeneğini gözardı etmeyeceklerini söylemişti. Daily Telegraph gazetesi,

Obama'nın "örtülü operasyonlara izin veren gizli bir anlaşmaya imza koyduğunu" yazıyor. Reuters ajansının dört Amerikalı hükümet kaynağına dayandırdığı habere göre Obama, Kaddafi'yi devirmeye çalışan isyancı güçlere örtülü Amerikan desteğinde bulunulmasına yetki veren gizli emri, son iki ya da üç hafta içerisinde imzaladı. Habere göre bu tür talimatlar, CIA'ye yetki veriyor. CIA ve Beyaz Saray ise yorum yapmayı reddetti.

Bingazi’de ifade özgürlüğü yeşeriyor

Financial Times muhabiri Tobias Buck ise isyancıların kalesi konumundaki Bingazi'de ifade özgürlüğünün yeşermeye başladığını yazıyor. Yazar, Bingazi'nin Libyalı isyancıların eline geçmesinden bir gün sonra, radyo muhabirleri ve ses mühendislerinden oluşan küçük bir grubun derme çatma bir stüdyoda tarihi bir an için toplandıklarını aktarıyor.

Yazar, basının tamamen kontrol altında tutulduğu 42 yılın ardından dinleyicilerin, Libya radyosunda ilk sansürsüz sözleri, "Burası Bingazi'den yayın yapan Özgür Libya'nın sesi" ifadesini duyduklarını belirtiyor ve devam ediyor:

Libya el Hurra, Özgür Libya radyosu sabah 10'dan geceyarısına dek yayın yapıyor. Bu radyonun ortaya çıkması, dökülen kana ve şiddete rağmen yeni bir toplumun belli belirsiz şekillenmeye başladığının habercisi. Özgür Radyo dışında bir muhalif radyo istasyonu daha yayın yapıyor. Bir televizyon kanalının açılması planlanıyor. Ama asıl gözle görülür değişiklik, yazılı basında yaşandı, sayısız muhalif gazete, dükkanlarda yerini aldı. Üstelik bir çoğu bedava ve kapış kapış gidiyor.

‘Arap Baharı burada biter’

Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, 60'ı aşkın kişinin öldüğü, günlerdir süren protestolar ardından ilk kez konuştu ancak beklendiği gibi 48 yıllık olağanüstü halin kaldırılacağı açıklaması gelmedi. Independent, deneyimli muhabiri Robert Fisk'in yazısına manşetten yer veriyor:

"Suriyeli protestocular özgürlük talep ederken, Cumhurbaşkanı Esad halka seslendi, Arap Baharı burada biter."

Esad'ın dünkü konuşmasında kaçmakta olan bir adam izlenimi vermediğini yazan Robert Fisk, yarın Cuma namazı sonrası yaşanabileceklerin önemine dikkat çekiyor:

"Tabi göreceğiz. Cuma başka bir gün, geleneksel anlamda anma, yargılama ve hesap sorma günü. Beşar Esad, Dera ve Lazkiye'de başka ölümler yaşanmadan yarını atlatabilirse, belki becerebilir. Sonuçta genç, karısı Esma Esad çok değerli ve iktidarı sırasında babası Hafız Esad'ın dönemindeki aşırılıkları defetmeyi başardı. Ama, ki bu büyük bir "ama" işkence hala devam ediyor, muhaberat gizli servisinin haksızlıkları devam ediyor, Suriye'de özgürlük çölde vaha bulmak kadar zor ve Suriye parlamentosu El Cezire uzmanı Mervan Beşara'nın ifadesiyle " bir destek sirki."

"Suriye'nin ekonomisi iflasın eşiğinde geziyor ve kuzeyde Kürt azınlık da yarı yarıya bir ayaklanma halinde. Ama Esad'ın kendisini iktidarda tutan iki dostu var: Lübnan'da Hizbullah ve İran. İsrailliler, Lübnan'la barış isterlerse Esad'a ihtiyaçları var. Esad, bölgesel gücünü sağlama almak isterse, İran'a... Suriye, İran'ın geçebildiği Arap kapısı. İran ise, Esad'ın, hatırlayın, Alevi yani Şii olması dolayısıyla, geçebildiği Müslüman kapı.

"Suriye'nin yenilenmeye ihtiyacı var. Olağanüstü hal yasalarına son verilmesine, özgür basına, adil bir yargıya, siyasi tutukluların serbest bırakılmasına ihtiyacı var ve Lübnan'a burnunu sokmayı da bırakmalı. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün tahmini olan 60 ölü rakamı, gerçekte daha yüksek olabilir. Cumhurbaşkanı Beşar Esad yarın Suriye için geleceğini büyük olasılıkla anlatacak. Umalım ki, iyi olsun."

Suriye’nin Alevileri

Financial Times gazetesi, seksenli yıllarda Suriye'de CIA için çalışmış Robert Baer'in makalesine yer veriyor.

Esad rejiminin protestolarla baş etmek ve asayişi sağlamak için ordusuna bel bağlayacağını söyleyen Baer, Suriye'nin, Mısır'ın adımlarını izleyeceği yanılgısına düşülmemesi gerektiğine dikkat çekiyor. Baer, nüfusun yüzde 11'ini oluşturan Alevilerin ordu ve istihbarat servisi sayesinde ayakta olduğuna dikkat çekerken "orduyu iyi bir kurum olan gören Suriyelilerin sayısı çok değil. Ordu, daha çok Alevileri iktidarda tutma amacı güdüyor." yorumunu yapıyor.

Yazara göre "dolayısıyla işler ne kadar kötüye giderse gitsin, Suriyeliler, demokratikleşmeyi bir yana bırakın, herhangi bir reforma göz kulak olması konusunda orduya asla güvenmezler."

Robert Baer, Beşar Esad'ın babası Hafız Esad'ın siyasi içgüdülerine sahip olmadığını, ancak diğer Aleviler gibi, mezhebinin ayakta kalmasının, babasının kurduğu askeri sistemi ayakta tutmaktan geçtiğini anladığını yazıyor.

"1982 yılının Şubat ayında Müslüman Kardeşler, Suriye'nin dördüncü büyük kenti Hama'yı ele geçirdi. Esad'ın babası günlerce nasıl karşılık vereceğini düşündü. Ama onlarca Alevi'nin katledildiğini duyar duymaz, tereddüt etmeksizin orduya kenti bombalaması emrini verdi.

"Hama'yı bir yıl sonra ziyaret ettiğimde, kentin Esad'ın ağır silahlarıyla nasıl dünyadan silindiğini gördüm. Konuştuğum Aleviler bundan memnun değillerdi ama Sünni isyanın ancak rejimin şiddete dayalı misillemesiyle bastırıldığına inanıyorlardı.

"Oğul Esad'ın ikinci bir Hama'yı midesi kaldırır mı tahmin etmek güç. Ama bir şey kesin, Esad ve Alevileri iktidardan sürme girişimi olursa Suriye'nin boşluğu dolduracak bir ordusu olmayacaktır. O zaman da iş bu kez Batı, bir iç savaşı önlemek için müdahale etmeli mi sorusuna dayanır.

Orta Doğu'da olacakları kimsenin tahmin edemeyeceğini yazan Robert Baer, Hama bir örnek teşkil edecekse Suriye'deki şiddet olasılığının, Libya ve Yemen'i gölgede bırakacak düzeyde olabileceğini vurguluyor.

Koalisyona yeni işkence iddiaları

Guardian, İngiltere'de koalisyon hükümetine yönelik yeni işkence iddialarını baş sayfasına taşıyor. Terör zanlısı Ömer Awadh Ömer, İngiliz istihbarat yetkililerince Uganda'da kötü şöhretli bir hapishanede kötü muameleye maruz kaldığını, sorgulandığını bildirdi. Koalisyon hükümeti işkence kullanımını terkettiklerini söylemesinden bu yana ilk kez böyle bir iddiayla karşı karşıya.

İngiltere İçişleri ve Dışişleri Bakanlıkları konunun, istihbarat meselesi olduğunu söyleyerek yorum yapmayı reddetti. Destekçileri ise Awadh'ın insan hakları eylemcisi olduğunu söylüyor.

İsrail’den Gazze açıklarına suni ada

İsrail Gazze şeridi sahilinin açıklarında suni ada inşa edebilir. Guardian'ın haberine göre çevreciler, otel ve marina da bulunacak ada inşaatının "tam bir delilik" olduğu yorumunu yaptı.

İsrailli yetkilileri turizmi canlandırmak istediklerini söylüyor. Plana Başbakan Netanyahu da destek veriyor. Netanyahu bu sayede İsrail'in, Gazze'ye malzeme girişinde geçiş noktası olma yükümlülüğünün de rahatlatacağını söyledi. Denize limanı olmayan Gazze'nin havaalanı da tahrip edilmiş durumda. Gazze dünyanın en kalabalık altıncı bölgesi. Adanın en az 100 yıllığına İsrail'in güvenliğini sağlamak için uluslararası denetim altında olması isteniyor.