BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

24 Ocak 2011 Basın Özeti

Filistin yönetimini sarsacak müzakere tutanaklarındaki ödünler, İsrail ordusunu aklayan Mavi Marmara soruşturma raporu.

Abone ol

''Orta Doğu barış görüşmelerinin nasıl kaybedildiğini ortaya koyan gizli belgeler.''

Bu manşetle çıkan Guardian'ın birinci sayfasını kaplayan "Filistin belgeleri" dosyasında dikkat çekici ayrıntılar var.

Doha merkezli El Cezire televizyonunun sızdırdığı bin 600 civarındaki belge iki yayın kuruluşunun işbirliğiyle eş zamanlı olarak yayımlanıyor.

Guardian, belgelerin Filistinli müzakerecilerin İsrail'e verdikleri ödünlere ilişkin çok önemli bilgiler içerdiğinin altını çiziyor. Filistinlilerin, biri hariç Doğu Kudüs'te İsraillilerin yasadışı olarak inşa ettikleri yerleşim merkezlerinin tamamının kabullendikleri de ortaya çıkan ayrıntılardan.

Guardian, ''Bu hem Filistinliler hem de Araplar arasında şok yaratacak'' diyor.

''Şimdi neredeyse ölmüş durumda olan'' barış müzakerelerinin 20 yıllık tarihinin perde arkasına sıradışı bir ışık tuttuğunu kaydettiği belgeleri hafta boyunca yayımlamaya devam edeceğini söylüyor Guardian.

Bu belgelerdeki bilgiler arasında ''İsrail liderlerinin bazı Arap vatandaşlarının yeni kurulacak Filistin devletine taşınması talebi; İsrail güvenlik güçleriyle Filistin yetkilileri arasındaki örtülü işbirliğinin boyutları; İngiliz istihbaratının Hamas'ı yerle bir etmek için hazırladığı plan ve Filistin yönetimin Gazze savaşı konusunda önceden bilgilendirilmiş olması'' da bulunuyor.

Yine aynı belgelere göre, Filistinli müzakereciler Doğu Kudüs'teki yerleşim merkezlerine ilişkin ödünlerini ''Camp David'de bile reddettiğimiz, tarihi bir teklif'' olarak dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'la görüşmelerinde gündeme getiriyorlar.

Amerikalı yetkililerle görüşmelerinin birinde de Filistinli başmüzakereci Saeb Erakat, kutsal mekanlar Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra'yı da kapsayan ve statüsü konusunda tarafların uzlaşamadıkları Harem-üş-şerif'in ortak bir komitenin kontrolünde olması konusunda yaratıcı fikirlerden bahsediyor.

Belgelerden birinde de 2007 yılındaki bir müzakere sırasında dönemin Dışişleri Bakanı Tzipi Livni'nin Filistinlilere, ''Filistinliler, İsrail'in yerleşim merkezi inşaasıyla Filistinlilerin üzerinde devlet kuracakları bir toprak bırakmamayı hedeflediğini düşünüyor. Bu İsrail devletinin uzun bir süre politikasıydı. Şimdi bu düşüncede olan siyasi partiler de var. Ama bu hükümetimizin politikası değil'' dediği ortaya konuluyor.

Belgeleri başyazısında yorumlayan Guardian, bu belgelerin yayımlanmasından sonra Filistin yönetiminin, Filistin sokaklarındaki meşruiyetinin sona ereceğine dikkat çekerek şu uyarılarda bulunuyor:

''Kendisiyle birlikte iki devletli çözüm de buharlaşacaktır. Ama eğer korunması gerekiyorsa yapılacak üç şey var. Birincisi Amerikalıların Filistinlilerin birliği müzakerelerine muhalefetini kaldırması, ikincisi Hamas'ın bir yıl ateşkes çağrısının kabul edilmesi, üçüncüsü de bütün Filistinli grupları temsil eden bir müzakere ekibi kurulması gerekir.''

''İsrail'in 1967 öncesi sınırları üzerinde bir Filistin devleti kurulmasını kabul etmesi barış için ödeyeceği ufak bir bedel olacaktır. Bunların alternatifi ise tek devletli kanser urunun büyümesine izin vermek ve bir sonraki savaşa hazırlanmaktır. Bu savaş için de çok uzun beklemek gerekmeyeceği anlaşılıyor...''

'İsrail aklanmak zorunda'

İsrail'de kurulan soruşturma komisyonunun Mavi Marmara baskını konusunda İsrail ordusunu aklayan raporuna ilişkin haber ver yorumlar da gazetelerin dış haber sayfalarında dikkat çekiyor.

Financial Times, soruşturmanın İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkileri onaracağı umutlarının, varılan sonuçla birlikte ortadan kalkmakta olduğuna dikkat çekerek, Türkiye ile İsrail'in olaya ilişkin raporlarının birbiriyle tamamen zıt değerlendirmeler içerdiğini kaydediyor.

Independent ise İsrail'in raporunu sert dille eleştiren bir başyazı kaleme almış bu sabah.

''İsrail, ordusunu aklayarak kendi ideallerine ihanet ediyor'' başlıklı yazıda yalnızca Mavi Marmara baskını ve saldırıya ilişkin raporda değil, İsrail'in iki yıl önceki Gazze saldırıları sırasındaki Filistinli 759 sivilin öldürülmesine ilişkin soruşturmada da ciddi bir sonuç alınmadığı anımsatılıyor. Independent, şöyle devam ediyor:

''Bu yaklaşımdan ilk anda zarar görenler Gazze saldırısı nedeniyle adalet beklentileri karşılanmayan kurban yakınları olacak. Eylemlerinin hesabını ikna edici bir şekilde vermesi için İsrail'in bir baskı görmesi düşük olasılık. Amerika'da İsrail'e yönelik hafif eleştiriler bile siyasi açıdan tehlikeli. Avrupa ve çok sayıda Arap başkentinde ise, Gazze'deki İslamcı rejimin imdadına yetişiyor olma korkusu öncelikli kaygı. Avrupa, başka yerlerde olsa büyük tepki göstereceği davranışları İsrail Gazze'de sergileyince görmezden geliyor.''

Independent, ''ama'' diyor ve ''İsrail Gazze ve yardım konvoyu saldırılarında kendini temize çıkarmadıkça ne kendi ideallarine ne de bölgede barışa katkıda bulunacaktır'' diyerek sonlandırıyor başyazısını.

İngiltere'de telekulak skandalı

Independent, Başbakan David Cameron'un iletişim direktörünün, başbakanlıkta göreve başlamadan önce bir gazetenin editörü olduğu sırada karıştığı telefon dinleme skandalının genişlemekte olduğunu manşetinden duyuruyor okurlarına.

Andy Coulson geçtiğimiz günlerde başbakanlıktaki görevinden istifa etmişti. Ama Independent, dönemin başbakanı Gordon Brown'ın kendi telefonlarının da dinlendiği kuşkusuyla polisi devreye soktuğunu, emniyet birimlerinin iddiaları örtbas ettiğini iddialarının bulunduğunu, bu nedenle konuda bir soruşturma komisyonu kurulması çağrıları yapıldığını kaydediyor.

Coulson, skandalın yaşandığı dönemde medya devi Rupert Murdoch'a ait News of the World'ün üst düzey yöneticisiydi. Aynı haberde, Cameron'un Murdoch'un oğlu, medya devinin veliahtı James Murdoch'ın da bulunduğu özel bir yemek davetine katıldığı kaydediliyor. Murdoch grubu parçası olduğu şirketin tamamını satın almak istiyor.

Milyarlarca dolarlık bu girişim için son sözü hükümet söyleyecek. Cameron cephesi, yemek bir seçmenin özel davetiydi savunmasını yaparken, Independent yemeğin evsahibi olan seçmenin Murdoch grubunun en üst düzey yöneticilerinden biri olduğuna dikkat çekiyor.