BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  GÜNCEL

1926 Ankara Antlaşması maddeleri ve Musul kararı

1926 Ankara Antlaşması ile Musul ve Kerkük'ün statüsü düzenlenmiş, Türkiye bu anlaşma ile her iki kenti kaybetmiştir.

Abone ol

Musul ve Kerkük'ün statüsünü belirleyen 1926 Ankara Antlaşması Türkiye'ye 'bir şartla' askeri müdahale hakkı veriyor.  

TÜRKİYE'NİN MUSUL'A ASKERİ MÜDAHALE HAKKI

Ortadaki tabloya bakıldığında Türkiye'nin Musul ve Kerkük'e müdahale etme hakkı doğmuş görünüyor. Hukuki olarak ise bu müdahalenin temelini 1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması sağlıyor.

Mısak-ı Milli sınırları içinde kalan Kerkük ve Musul, 1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması ile birlikte toprak bütünlüğü sağlanması şartıyla terk edilmişti.

Irak'ın toprak bütünlüğü esas alınarak yapılan İstanbul Anlaşması'na göre, bugün bölünmüş yapısı ve bölgenin illegal örgütlerin kontrolüne geçmesi Türkiye'nin haklarını gündeme getirdi.

Buna göre, otorite boşluğundan kaynaklanan kaos ortamı, Türkiye'nin Kerkük ve Musul'a girebilmesi için uluslararası hukukta meşru zemini hazırlıyor.

Yani Türkiye eğer isterse, Kerkük ve Musul'daki haklarını gündeme getirerek bu iki şehri kontrol altına alabilir.



1926 ANKARA ANTLAŞMASI - MUSUL'U NASIL KAYBETTİK!

Musul Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalandığı sırada Osmanlı Devleti'ne bağlıydı. İngiltere, Mondros Ateşkes Antlaşması'nın 7. maddesine dayanarak, antlaşmanın imzalanmasından birkaç gün sonra Musul'u işgal etti. Milli Mücadele'nin zor koşulları içinde TBMM Hükümeti bu bölgeyle ilgilenemedi.

Türkiye, Lozan Konferansı'nda Musul ve Kerkük'ün Misak-ı Millî sınırları içerisinde yer aldığını söyleyerek İngiltere'den Musul'un kendisine bırakılmasını istedi. İngiltere, bu bölgenin Milletler Cemiyeti'ne götürülmesi kararlaştırıldı.

Musul sorununun çözümlenmesi için İngilizlerle ilk kez 1924 yılında İstanbul'da Haliç Konferansı'nda görüşmeler yapıldı. Bu görüşmelerde İngilizler'in Musul Vilayeti'nin yanısıra Hakkari'yi de talep etmelerinden ötürü anlaşmaya varılamadı.

Bunun üzerine, 1926 yılında Musul Sorunu Milletler Cemiyeti'ne götürüldü. Sorun burada da çözümlenemeyince Yüksek Adalet Divanı'na verildi. Burada da olumlu bir sonuç alınamadı. Nihayet, İngilizlerle Ankara'da bu konu üzerinde yapılan görüşmeler bir anlaşma ile sona erdi.
Sonuç olarak 5 Haziran 1926 tarihinde Ankara Antlaşması imzalandı.

1926 ANKARA ANTLAŞMASININ MADDELERİ

-Musul vilayeti Irak'a ait olacak.
-Türkiye ve Irak arasındaki ateşkes hattını belirleyen Brüksel Hattı sınır olarak kabul edilecek.
-Irak Musul'dan elde ettiği petrol gelirinin %10'unu 25 yıllık bir süre için Türkiye'ye verecek.
-Türkiye bu parayı 4 yıl boyunca almış, kalan 21 yıllık hakkından ise 500.000 Sterlin'e İngiltere lehine vazgeçmiştir.


MUSUL VE KERKÜK MİSAK-İ MİLLİ SINIRLARINDAYDI


Musul ve Kerkük, Türkiye'nin kuruluşunda Misak-i Milli sınırları içindeydi. Mustafa Kemal Atatürk Musul vilayeti ve Misak-i Milli sınırları tarifini 1923 yılında yaptığı konuşmada şöyle vermişti;

-"Bu hudut İskenderun körfezinin güneyinden, Antakya'dan, Halep ile Katma istasyonu arasında Carablus köprüsünün güneyinde Fırat nehrine ulaşır. Oradan Deyrizor'a iner, oradan doğuya uzatılarak Musul, Kerkük ve Süleymaniye'yi içine alır."

misaki-milli-haritasi.jpg

TÜRKİYE'NİN İÇİNDEKİ UHDE

Türkiye'de yıllardan beri var olan Kerkük hissiyatı, Kürtlerde de "Türk - Kürt federasyonunun" bir parçası olarak mevcut. Mustafa Kemal Paşa, Misak-ı Milli sınırlarını tanımlarken "bu hudut ordumuz tarafından silahla müdafaa olunduğu gibi aynı zamanda Türk ve Kürt unsurlarıyla meskun vatan parçasıdır" diye konuşmuştu. Mustafa Kemal'in bu sözlerinden hareketle, Kerkük ve Musul hassasiyeti Türkler'de olduğu gibi Kürtler'de de bulunuyor.